bugün

Artık düşünemiyorum hissedemiyorum sözlük..
verdiğim kararlar doğru mu yanlış mı bilmiyorum
kendime acımasızca sorular soruyorum cevaplayamıyorum. içim daralıyor ağlamak istiyorum.

durup ne yapıyorum diyorum sonra içinde bulunduğum durumu düşününce yeter diye bağırmak istiyorum.

ne istediğimi nereye gittiğimi neden gittiğimi unutmuş gibiyim.
hayatım gençliğim bir bir tükenip giderken,
ihtiyar birinin ölümü hatırlayıp geçmişi düşünüp hissettiği acıyı hissediyorum.

yoruluyorum sözlük.

beklemekten, mücadele etmekten düşünmekten, alıp başını gidememekten, sevememekten sevilmemekten yoruluyorum..

Ait hissetmiyorum bir yere. ben kimim mesela.

olmak istediğim kişi miyim?
olmak istediğim yerde miyim?

neden etrafımdaki binlerce insan gibi hayatın akışına bırakıp gamsızca yaşayıp gidemiyorum.

hani şu evlen çocuk yap çalış emekli ol öl çemberinden bahsediyorum.

tek derdin bazen masadaki bardağın duvarlara uymaması olan kadınlardan bahsediyorum, evlenmek için kimlikte 18i doldurmayı zor bekleyenlerden.
okuduğu son kitap ayşegül piknikte olan insanlardan..

mutlular.

kendi çıkmazlarım çizgilerim kurallarım içinde boğuluyorum. Burası benim özgürlük alanımdı ne ara kendi kendime zindan oldum anlamıyorum ki.

kulaklık takıp uzun bir gece yolculuğu sonrası hiç bilmediğim bi şehirde sahilde oturup ağlamak istiyorum.
Başını alıp dönersiniz.
aslında uzaklara değilde 2km ötede kelle paçacı var oraya gitsem hiç fena olmaz.
edit: bir insan neden buna eksi atar ilginç .
tabi canım. Arada hepimizin çıldırma noktasına geldiği oluyor. insanız nihayetinde. Bizde isteriz biryerlere gitmek yeni yerler görmek..

Ama fakirliğimiz suratımıza bir şamar gibi iniyor, "otur lan oturduğun yerde, senin neyine!?" diyor.
Geceler bir çok şeyi anlatıyor bazen yaşamayı bazen nasıl yaşanılacağı bazen eskileri hatırlamayı anlatır...
Gideceğim yer belli çok mu uzak belki ama içime, içerime bir yolculuk olabilir.
Tam vakitleridir. Çünkü rivayetlere göre sabah 5' e karşı evden çıkan kimse bir daha geri dönmemiştir. Bir denemek lazım.