bugün

biriktirmesi kadar oynaması da zevklidir. asfalt sokağa yanyana dizilen gazoz kapakları bir mermer parçasıyla vurulmaya çalışılır.

(bkz: hey gidi günler hey)
çoğumuzun küçükken yaptığı birşeydir. bunun yanında sporcu kartları,atari salonları, tasolar, misketler de vardır. şimdiki zaman gençliğinin hiç yaşayabileceğini sanmadığım olaydır, ancak gazoz kapağı vurmaca diye bir bilgisayar oyunu çıkarsa ancak o zaman biraz anlayabilirler o güzelliği. çocukluğumdan aklımda kalan bikaç şeyden biridir. 5-6 çocuk bisikletlere atlar otogara, parklara gazoz kapağı toplamaya çıkardık, elinde gazoz içen birini görünce hemen peşine takılır kapağı atmasını beklerdik. kapaklar için standartları sizin koymanızda başka bir güzellikti. kapağın rengine ve şekline puan verilirdi. meyveliler 5 uludağ 10 sodalar 2 puan... sokakta kapakları yere dizer ve çoğunlukla mermer ya da kavanoz kapağına çimento dökülerek yapılan aletleri kapaklara doğru fırlatırdık. mantık miskettekinin aynısıydı, ama misketten daha zevkliydi, misketleri yerden toplamazsınız gider alırsınız belki de gazoz kapaklarını da cazibeli kılan buydu, bedava olması...
cocuktum ufaktım bi b*ktan anlamıyodum ama anladıgım bi şey vardı oda gazoz kapagıydı.annemlerle aksam gezmelerine giderken bile yürüyerek götürüyodum ya yerden kapak bulursam. cebimde herzaman posetimi tasıyodum ya cok bulurda koyacak yer bulamazsam.her hafta babama camcıdan macun aldırıyodum kavanoz kapagını doldurmak için.bi ara apartmanın camının macununu söktüm ne için o gazoz kapakları için.kavga ettim kafamı yardırdım ne için o gazoz kapakları için.*
(bkz: 90 larda çocuk olmak)
akla geldiği zaman gözlerimin dolduğu bir melankoli. hep cocuk kalmak vardı ve hep cocuk olmak.
niye toplardık hatırlamıyorum ama çok toplayanın karizma yaptığını hatırlıyorum. ben misal sıfırdan başladığım bu işi zirveye kadar taşımıştım. tabii bu da çok çalışmaya ve istemeye bağlı*. her gittiğimiz bakkaldan, büfeden fılan kapak isterdik*.kapakların farklı ve az bulunan cinsten olması daha da bi şık olurdu. hatırlıyorum bi tane kapak vardı, ankara'ya gidince bi büfeden almıştım. üstünde kızılay'ın amblemi vardı. zonguldak'ta bulunmadığından amma havam olmuştu*. sonuçta bi sürü kapağı oldu herkesin. böyle 1 ay fılan kapaklarla uğraştık mahallece. ama sonra bi baktık hasan'ın elinde sporcu kağıdı var. kapakları kimsenin taktığı yok. napalım biz de kapakları atıp bu işe girdik. (bkz: sporcu kağıdı biriktirmek)
çocukluğun belki de en renkli anısı.

biriktirmek bile bir statüydü. nasıl mı...
kemeraltı'na giderdi babam pazarları eskiden. ev alışverişi vs. ben de damlardım sırf orijinal kapak bulabilmek ve onu sergileyebilmek için. yere bakarak yürürdüm o yılankavi sokaklarda. ne dükkanlar, ne arabalar, ne tatlılar, ne de kazaklar umurumda değildi. ezik ya da değil, silik ya da değil. okunması yeterdi. (şimdi oradan marka temalı bir eleştiriye girmek yok sayın yazar) toplardım hepsini cebime. mazgal diplerinde, dükkan önlerinde, o ilk özsüt dükkanının sağ köşesinde arar dururdum bu kapaklardan. bulduğum an delirirdim mutluluktan.

ama bazıları daha özeldi.

birlik olanları vardı. onluk. ellilik. yüzlük. en az bulunanlar yüzlük oluveriyordu ve işte bu sokak gezmeleri yüzlük içindi. az bulunan için. daha nitelikli olan içindi. herkeste olmayan içindi. (şimdi buradan sosyalizm-kapitalizm argümanına girmek yok sayın yazar) sergilemek, ifşa etmek içindi. ve elbette nerede bulduğunu merak ettirmek içindi.

işte sonra sonra kazanırken-kaybederken bir şekilde azaldı bu kapaklar. değeri yitti. birlik yüzlük faslı başka mecralara sirayet etti. bu masal burada bitti derken...

yıllar sonra karşıma çıktı hepsi eski sevgilimin evinde bir tablo olarak. babası biriktirmiş "yüzlükleri". onlardan bir tablo yapmış. bir. ender bile değil. o dünyada bir. ilgimi çekti hemen. (kader-tesadüf ikilisine girmek yok sayın yazar) anlattım ona dedim böyle böyle. güldü. ben de güldüm.

sonra unuttum gitti. kapak dedim alt tarafı.
sonra unuttum gitti. sevgili...eski işte...adı üstünde...
binalarin birinci katlarinin camlarindan macun toplar kavanoz kapaklarini doldururduk. macun kokusu geldi burnuma simdi, sonra bi ses duydum BAŞŞŞ.
çocukların yaptığı ilginç hobidir.