bugün

boş bekleyişdir. çocuk gavur gibi yetişmiştir, bu yüzden gavur sevgisi vardır çocukda.

ülkemizde bir ton sorun olabilir. ama en kötü sorun vatan ve din sevgisinin verilmemesidir. niye mi? sonra büyüyen çocuklar ne türk oluyor, ne müslüman. necip fazıl kısakürek'in değişiyle "marka müslüman" olan bir nesil yetişiyor. peki bunun arkasında kimler var? kimler sorumlu bundan? tabiiki gereksiz medya ve en önemlisi cahil "doğurdu bırakdı" insanlar. evet anne veya baba değil, "doğurdu bırakdı".

yılbaşı, yılbaşı ne lan? alttarafı yıl başı işte! neden çam ağacı veya noel baba koyuyonuz işin içine? hamburger, hamburger ne lan? sen şuna ekmek arası köfte desene! çünkü öye abi, tek farkı yarım ekmeğe değil, yuvarlak süslü püslü bir ekmeğe koyulması. daha fazla para verincede peynir, salata filan ilave ediyorlar. bu, başka bir esprisi yok. normal bildiğin hamburgerede sevabına "fakir şimdi üzülmesin." diyerek turşu koyuyolar. her şeyi geçtim, adamların doğru düzgün kültürü yok ki. neyine özeniyorlar?

lisede gavur medyasıyla büyümüş bir çocuk, türk gibi değil, gavur gibi büyüyor. geçenlerde okulda siyasi bir muhabbet ediyorum, siyasetten zırnık anlamayan (zaten muhabbet sırasında o yoktu) bir çocuk geldi ve "ben bu ülkeyi hiç sevmiyorum" dedi. şaşırdım, çünkü çoğu liseli kendini amerikada filan hissederdi, ama bunu dile dökmezdi. çoğu "marka türk vatandaşı" idi, ama bu çocuğun dürüstlüğü şaşırtmıştı beni. "hangi ülke sence en iyisi?" dedim, cevabı biliyordum oysa... "amerika birleşik devletleri" dedi. "hayır, amerika filmlerde gördüğünüz gibi bir yer değil, orası pis, ö kaka bir yer" derdim, ama diyemedim. çünkü liseliler anne, baba ve medyadan ne duyarlarsa onu alırlardı. ve çoğu bunlarıdüşünce süzgecinden geçirme gereği duymazdı. babam bana "galiba insanlar maymundan gelmiş" dediğinde dahi, bunları süzgeçten geçirip, "olur mu canım öyle şey" demiştim. babam ikna olmuştu, çünkü cevabım ne kadar gereksiz ve boş olsa bile, babam süzgeçten geçirme gereği duymamıştı.

aslında bu çocukların hayat, duygu şekilleri küçüklükten itibaren verilir. türkiye'de bir çocuğa küçüklükten itibarn kodlanan şey şudur;

adı: xy, ama siz gavurlar gibi ismini kısaltıp x deyin.
ülkesi: gavuristan, ancak gerektiğinde bir bok bilmeden türkiye'yi savunma potansiyeline sahip.
dini: yok, ancak gereksiz yerlerde allah'ı ve peygamberi savunma potansiyeline sahip.
medeni hali: cinsel arzular aşırı, ancak her hafta başkasına aşık olma potansiyeline sahip.
eğitim durumu: disney channel, nickeledeon, cartoon network, sonrası kanal d, atv, show tv, vs. vs. vs.
yetenekleri: akıllı olup, çalışmamak.

bir genç neden abd'de yaşamak istesin? neden? çünkü işlerin filmlerdeki gibi güzel gittiğini sandığından ötürüdür. bir genç doğuştan günah işleme potansiyeline sahipdir (bu potansiyel kelimesinide çok kullandık). özellikle bir genci kandırmanın en iyi yolu karşı cinstir. amerikan gençlik dizilerinde "bak, bizim ülkemizde gençler rahat rahat sevişiyor, aileler karışmıyor. ama sizin müslüman ülkenizde bu tabu." diyor. genç zihin o an sadece eğlenme ve doyasıya haz alma isteği duyduğu için, doğru ve yanlışı ayırt edemiyor. bir genç için, genci eğlendiren ve onu o an mutlu eden her şey doğrudur, bu yüzden genç köpek gibi sevişmenin iyi bir şey olduğuna inanıyor. okullarda sevgililik başlıyor, erkekler kızlarla anı yaşamaya çalışıyor. kızlar buna hiç karışmıyorlar, ama sorsanız hepsi (!) sütten çıkma ak kaşık.

şöyle bir bakınca "vay amına koyim, ne moderniz lan! herkes birbirine giriyor!" denilir değil mi? ama kimse o an gelecek psikolojisini hiç düşünmüyor. nasıl işin ruhsal kısmını düşünmüyorlar anlayamıyorum. küçük yaşta o kucakdan atlayıp, öbür kucağa gitmek?! bu insanların anne veya baba olacağını bilmek insanın miğdesini bulandırıyor. kimse böyle annesi ve babası olsun istemez.

mutsuz, huzursuz, umutsuz. bu üç kelime günümüz gençliği. hani her allah'ın günü onun bununla sokuşan ve gavur gibi yaşamanın "mutluluk" getireceğine inanan gençlik. en küçük bir hoşlanma belirtisinde içkiye sarılan gençlik. hayır, aşık olsalar valla bir şey demeyecem, ama aşık değiller, sadece "bu kız/erkek iyiymiş, bunla çıksam güzel olur" diyen bir iç sesin aldatmacasına kanan bir gençlik. bir insan manevi duyguları, manevi bir yere bağılığı olmadan yaşayamaz. bunu da "aşk" ile kapamaya çalışır. biriyle sevgili oldu mu, hooop ötekine, çünkü artık onun bir değeri yoktur. ortada manevi hisler yoktur çünkü, maddi hisler vardır. kişi, karşı cinsin ruhuna değil, götüne aşık olmuştur çok bariz. bilmezki o göt kendisinde de var.

insan, insana aşık olarak manevi duygularını doyduramaz. doydurduğunu sanır, ama hep mutsuz olur. manevi duygularını doyduramayan insan, asla mutlu olamaz. şöyle bir etrafınıza bakın, gavurlar ve ateistlerden farksız hayat süren insanlar mutlu mu? hayır, asla değil! kast ettiğim kişiler marka müslümanlar tabiiki. facebook'da dini sayfaları beğenip, sadece süphanekeyi bilerek cennete gireceğini sanan, ayyaş ve azgın marka müslümanlar. boşuna heveslenmeyin giremeyeceksiniz. eğer adam gibi araştıran, kendini aramayan, allah'dan daha çok karşı cinse önem veren biriyseniz, ne bu hayatta, nede öbür hayatta mutlu olabilirsiniz. sakın bu dünyada da mutlu olacam diye heveslenmeyin. o da yok size! siz hala mutluluğu içkide ve apış aranızda arayın, daha çok ararsınız...
(bkz: çocukdan)
(bkz: çocukdan)
uyardık ama düzeltmedi yazarımız.