bugün

-hey kaldır o kıçını da hesabı getir bize, tek yaptığınız bu zaten, onu da beceremiyorsunuz?
-bu ne böyle? ben akdeniz portakallı yeşil başlı pekin ördeği istemiştim, bu ördeğin başı yeşil filan değil. allah'ım ne görgüsüz insanlar var.
-ay ne bakıyorsun öyle? yoksa gözün son model telefonunda mı kaldı? patronun kim senin, çabuk söyle, seni şikayet edeceğim.
sonradan görme, zenginliklerini kötü amaçlar için kullanan, cepleri para dolu, kalpleri paranın çokluğu doğrultusunda katılaşmış, kendilerine hizmet eden insanları kötüleyen, aşağılayan, rencide eden, büyük ihtimalle ingiltere kraliyet sarayından çıkma tiplerdir.
Tespitlerime göre bu kişiler asla yanlız değildir. Yanlarında birini aşağılamasından etkilenecek insanları bulundururlar. Bu şekilde onların gözünde daha üst seviyeye çıkıp kendini tatmin edecektir. *
sadece garsonları değil beğenmediği herkesi aşağılayan, büyük gördüğü insanlar karşısında ise küçücük kalan insanlar.
garsonluk yaptığım dönemde benim de bizzat görüp katlanmak zorunda kaldığım tiplerdir. bunlar genelde etraflarındaki insanlardan zoraki saygı gören doktor, bankacı kesiminden insanlardır. bunlara ne yapsan yaranamazsın, içeri girdiği andan itibaren yüzünde böyle bir mutsuzluk, bir gerginlik, bir hasnicktir* ifadesi, bir tavırlar. hayır, anlamadığım adam her seferinde servisin yavaşlığından, yoğurdun ekşi olduğundan, masanın kirli olduğundan şikayet ediyor, her gün de aynı masada yerini alıyor. iyi de kardeşim, burası da en nihayetinde esnaf lokantası, hilton otelinin restaurantı değil ki, ne bekliyorsun. hem madem beğenmiyorsun, niye her gün peşine kendin gibi bir dolu insanı takıp geliyorsun, değil mi? *
kendilerine böylesi bir muamele yapılan garsonların ne yaptıklarını biliyor musunuz? getirdikleri şarap ya da su bardaklarını kaç kere yaladıklarını biliyor musunuz:))
kompleksli insanların yaptığı terbiyesizliktir.
iyi bir gelirleri olsa da mutlaka geçmişte yokluk çekmiş, şimdi bunun intikamını alıyordur.
egolarının altında ezilmiş silik insanlardır. hiç ama hiç adam olmayı haketmeyenlerdir, insan olmayı öğrenmeleri gerekir.
ceplerinde ki parayla dogru orantılı aptallıkları ve ters orantılı vicdana sahip bunyeler.
(bkz: dangalak)
benim de dahil olduğum tiplerdir. aslında maksat sadece eğlence, kimse bunun farkında değil. direkt vicdansız kabul ediliyoruz, olmuyor. dur bak sana bir örnek vereyim, gidip sen de dene, aklın başına gelsin, şöyle ki; diyelim bir restoranta gidiyorsun garson geliyor ve siparişinizi alabilirmiyim diye soruyor, sen de vereceğin sipariş belli olmasına karşın 3-5 dk menüye bakıp karar veremiyormuş gibi yapıyorsun. bunun üzerine canı sıkılan garson size çaktırmamaya çalışarak içinden offflamalar çekiyor *. velhasıl eğlenceyi tadında bırakıp orjinal italyan spagetti istediğini söylüyorsun. garson siparişi not ederken 'yanlış yazma!' diye uyarıp ikinci kez gıcık ediyorsun *. sipariş geldiğinde ise * yemeğe şaşkın bir bakış attıktan sonra garsona sinirli bir şekilde dönüp 'ben spagetti bolonez istemiştim!' diye bağıyorsun. garson ise 'ama efendim kemküm' nidaları atarken 'müdürünüzle görüşebilir miyim!?' isteği onu anında yola getiriyor *.

bu daha uzar gider, fakat fazla uzatmamak lazım, çünkü nitekim onlar da insan. zaten kaç saat çalışıyorlar bir de senin kaprislerinle mi uğraşacaklar!? kızdırmayın beni. hadi.