bugün

ercan saatçi'nin spor servislerine müdür olabileceği bir ülke adına normaldir.

zaten frank rijkaard kim ki?
arda bu ülkenin en yetenekli futbolcusu değil zaten. milli takıma hiç lazım değil o yüzden giydiği ceket bile haftalarca olay oluyor.
harry kewell zaten sakattı diye geldi.
milan baros'u kimse istemiyor diye geldi.
keita zaten kovulacaktı.

oysa bu ülkenin futbolunda fatih terim gibi egoist, aziz yıldırım gibi despot kişiler söz sahibi değil. emre belözoğlu gibi siyasi nedenlerle sıfır performans ile türkiye'de büyük paralara transfer olan oyuncular yok. kavga ettiği oyuncuları milli takımdan kovduran bir emre belözoğlu hiç yok mesela. 14 milyon euro'ya transfer edilen golcünün sıfır çekmesine rağmen hala basın tarafından barcelona, milan, real madrid'e transfer edilmesi zaten gündeme bile gelmiyor.
objektiflik dışı yorum ürünüdür. galatasaray'ın kötü; hatta çok kötü olduğu dönemler olmuştur. ancak şu an ki kadrosu ve oyunu ile galatasaray'ın futbolunu beğenmemek futboldan zerre anlamayan insanların yorumu olabilir ancak. maç başına ortalama 3 gol atacaksın, sonra oyunu beğenmeyeceksin. biz ne eleştirmenler gördük adamlar çatır çatır oynayıp uefa kupasını getirirken galatasarayı yerin dibine sokuyorlardı. halkın prim vermesi nedeniyle bir çoğuda hala futbol otoritesi olarak sayılmakta. zira bu tarz yorumcular için denilecek tek bir şey geliyor aklıma:

(bkz: şimdi sakince klavyeni masaya bırak)
(bkz: hıncal uluç) teknik adam tanrı, futbolcular peygamber, top toplayıcılar huri, stadyum cennet olsa adam yine de beğenmez.
galatasaray'ın oynadığı futbolu hiçbir zaman beğenmemek olacak idi lakin gücümüz ancak buna yetti.

yahu bu galatasaray ne zaman eleştirilmeyecek ne zaman takdir edilecek merak ediyorum. medya hangi cenahtaysa artık bir türlü sindiremiyor arkadaş bizim elemanların bu sezonki futbolunu. frank rijkaard'a sallamak için ne zaman bırakacak tetikte olmayı. bilmem kaç tane maç oynadı bu çocuklar bu sene üstelik temmuzun başında başladı sezona, daha bir beraberliği bir yenilgisi var. bu istatistiği neden verdim, dedim belki istatistiki olarak yargılıyorlar, ama hayır yahu şu sonuçlara, atılan gol oranına bakıldığında bunu söylemek de abes oğlu abes. ibnelikten başka bir şey değil.

az önce sergen yalçın'ı dinledim mesela, bu bir örnektir, sanki galatasaray'ın dinamo bükreş'ten sahasında 4-5 tane yediğini ve mağlup olduğunu sandım. arkadaşı aradım lan yendik dimi diye sordum üstelik maçı izlememe rağmen. çocuklar maçı ilk yarım saatte koparıyorlar, rakibi sürkülase ediyorlar, adamları ancak 30 metreden şut atarak gol atmaya mahkum diyorlar, ama medyanın çoğu maç bitiyor, elano'ya sallıyor, bu takım zayıftı amk onu babam da yenerdi gibisinden veletçe muhabbete başlıyorlar. ola ki yenilse galatasaray bu küçümsedikleri rakiplere oalcakları düşünemiyorum. galatasaray 4 atıyor 3 yiyor maçı kazanıyor. başlıyorlar böyle defasns mı olur, başkası gelir adamın amına koyar diye. koysun kardeşim koysun. futbol gol demektir, bu kadar korkmayın yahu bundan. gol güzeldir. ki aynı ekip avrupa şampiyonu yunanistan'a da futbolu çirkinleştiği için söven ekip.

sindiremiyor kimse galatasaray'ı kardeşim. frank rijkaard'ın karizması, sisteminin karizması, futbolunun sistematikliği fazla geldi bizim ülkeye. ne lan bu entel dantel işler minvalinde sesler yükseldi. spor medyasındaki büyük çoğunluğu futbolcu eskisinden oluşan güruh galatasaray'ın bu çağdaş, organize oyununu, hocasını sindiremedi. 2o yıl öncesinde oynananan vizyondan yoksun futboldan başka bir şey bilmiyorlar zira ezberlerini bozdu rijkaard ve ekibi. değişime canlı canlı tanık olmaktan ve ayak uyduramamaktan ötürü de sinirleniyorlar galatasaray'ın her kazandığı maç sonrası. sonra da aç bir kurt gibi bekliyorlar bir şeylerin ters gitmesini.

bir frank rijkaard'ın bile fazla geldiği ülkeyiz. ab filan neyimize , ulusalcı torunlarının hala hüküm sürdüğü bir yerde yaşıyoruz. sporda da siyasette de burnumuz boktan bu yüzden çıkmıyor işte. değişim , değişime alerjimiz var çünkü.