bugün

kadın şairler aşktan bahsettikleri zaman,
mangalın küle mahcubiyeti artar.
divitlerin ucu eğrilir akıtmaya başlar hokkalar.
ayırır denizin kibrini bin parçaya ünlü keman.
fly pan-am
drink coca-cola

şaka şaka *

"bilmem insan nerenin yerlisidir" der ve susarım.
"insan, iddiasından vurulur."
Gülüşüne yağmur damlası çarpsa, şiir olur.
Bunu bir ben bilirim bir de gökyüzü.
En mutlu insanlar belki de
baca temizleyicileridir
öyle dar, öyle kara karanlık bir yerdedirler ki
yüreklerini geniş, dayanıklı
aydınlık tutmak zorundadırlar
buna yükümlü sayarlar kendilerini.
Baca temizleyicileri başkalarını sevmekle kalmaz
başkalarınca sevilirler aynı zamanda
çünkü herkesi düşünmeyecek kadar mutlu
herkes tarafından düşünülmeyecek kadar mutludurlar.
görsel
yolumuz birbirimizi anlamaktan geçmiyorsa
hiçbir yere varamayacağız demektir.
Her çıkmaz sokağın çıkmaz olduğunu anlamak için sonuna kadar yürümek zorunda bırakıldık...
"bir ses değdi minarelere: Tanrı uludur Tanrı uludur!
polistir babam. Cumhuriyetin bir kuludur."
Biz dünyaya cehenneme gitmenin yolunu bulmaya gelmedik.
"Insan
eşref-i mahlûkattır derdi babam
bu sözün sözler içinde bir yeri vardı."
Kendini bilen insan yardımın insanlardan gelmeyeceğini de bilir.
"Elbet bir hinlik vardır seni sevişimde."
gönendi dünya bundan istifade dünya bayındırladı.
"Benim adım insanların hizasına yazılmıştır.
Her gün yepyeni rüyalarla ödenebilen bir ceza bu"
sabaha bir şiir bıraklım.

acının omuzlanışı

Kadını bir gürültüye sapladılar.

Evler tıkırtıydı, tıkırtıydı, tıkırtı

kahkahamın düşürdüğü çiçekleri bulamadılar

fırtınalı bir geceydi çünkü bulamadılar

bombalar, bö sesleri, savaş alaborası…

Yaşamak bir tıkırtıydı, aldırmadılar.

Çocukların düşlerinde bir Markut

bir kurbağa zıplıyor yaşamamızdan

hergün zıplıyor, hergün eksiliyor, hergün

Markuuuut! Torbanı sarkıt.

Her doğal güzelliğin bir ucunda aptallık

öbür ucunda o kambersiz geçen düğün.

Kadın. Kadını bir dilime katık ettiler

Markuuuut! Torbanı sarkıt.

Siz büyüyün kan kuşları siz büyüyün

güzün gelişi bir öğürtüdür korkmayın korkmayın

ölüm bir başka ağzıdır yarasaların.

Aşınmış eşikler, aşınmış yaygaralar

aslan gibi bir kocası var mıydı bu kadının?

Gömleğimi zorlayan kuş sesleri.

ismet özel
Simdiiiii tekraaaar ne yapsaam dedirtme yarabbi.
Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak...
yürek elbet acıyor esvap değiştirirken
bizden artık akması beklenilen kan da aktı
kovulduk ölümün geniş resimlerinden.
unutulacak diyorum iyice unutulsun
neden büyük ırmaklardan bile heyecanlıydı
karlı bir gece vakti
dostu uyandırmak.
Google-->ismet özel şiirleri-->siirantolojisi.com-->amentü...

Bu çaba içine giremedim. Ama buraya yazanların hepsi girdi, neyse.
murat bardakçı'nın ayar verdiği şair.
yazılmamış hayret;

haytanın biriyim ben, bunu bilsin insanlar
ruhumun peşindedir zaptiyeler ve maliye
kara ruhlu der bana görevini aksatmayan kim varsa
laboratuvarda çalışanlara sorarsanız
ruhum sahte
evi nepal'de kalmış
slovakyalı salyangozdur ruhum
kendisini sahsi olarak tanima fırsatım oldu ama yalan soyleyemem siirlerini sevmiyorum.
her şey ben yaşarken oldu, bunu bilsin insanlar

ben yaşarken koptu tufan

ben yaşarken yeni baştan yaratıldı kainat

her şeyi gördüm içim rahat

gök yarıldı, çamura can verildi

linç edilmem için artık bütün deliller elde

kazandım nefretini fahişelerin

lanet ediyor bana bakireler de.

sözlerim var köprüleri geçirmez

kimseyi ateşten korumaz kelimelerim

kılıçsızım, saygım kalmadı buğday saplarına

uçtum ama uçuşum

radarlarla izlendi

gayret ettim ve sövdüm

bu da geçti polis kayıtlarına.

-celladıma gülümserken çektirdiğim son resmin arkasındaki satırlar-


çok derin anlamları var bu şiirin

fikirlerini sevmeyebiliriz lakin açıktır ki şairlik dediğimizde nokta olacak adamdır.