bugün

günün en tatli vaktidir..
ezan sesiyle süslenirse yürekteki ferahligin en üst sinira ulastigi hayirli vakit..
pencereyi acip, temiz havayi ice cekip, bir kez daha her nefes icin sükredip yeni dogan güne baslamanin en güzel yolu..
nerdeyse 1 aydır görmeden yatmadığım ışıklardır.*
(bkz: ferfecir)
sessiz bir akşam üstünü andırır.
Öğrencilik yıllarımızda, bizi "Siktir ya bu günü de sabah ettik, hala proje bitmedi. Teslime de 3 saat kaldı. Acaba ne yapsam?" gibi kaygılara iten o ışıklar.
belirmek üzeredir. güneşin doğuşunun bir yanılsama olduğunu bildiğim halde oluşan ilk kıvılcımlar bana huzur veriyor. ne geceyi severim bu kadar ne gündüzü. aslolan ikisinin birbirine dönüşümüdür.
şu an bulunduğu yerde göz kapaklarımı hedef alan ışıklar.
yine bir şeyler değişmedi.
sabahın körü ve aşk hala şaşı halde kundaktaki bebeklere fısıldıyor.
karanlık ile bütünleşmiş o çelişkili,vakur kötümserlik. iç karartıcı dayanılmazlığınla odama dol,duvarlarımı öp ey mahşeri aydınlığı tastamam var eden tevazu sahibi. aydınlanmasın gün, yanıyor gözlerim. çirkinliklerimin bağışlayıcısı, haşime ömür veren ay karanlık...
ayaklarımın dibinde onlarca ölü, vücutları ve yanıkları.
huzurlandirmasın perdemi günün ilk ışıkları. ademin yalnızlığıyla ve şeytanın ayartıcı cazibesiyle oyala varlığımın tüm ontolojik kaygılarını. aksi halde yarın bugün,bugün dün ve dün tüm diğer bugünler kadar kimsesiz kalır ey ulu yargıç.koşulsuz kabul eden...
ilk isik daima telefonumun hakkidir, buradan uykusuz gecelerime bolca sevgiler.
Bugün de gördük.
(bkz: teletubbies)
Akıllara The Lord of the Rings:Two Towers'daki Gandalfın sözü akla gelir.

Beşinci gün doğuya bakin.
Bazen umut yerine acı verir.