bugün

bu konuşmanın tam metni arşivlerde mevcut.
bahsedilen konu uyduruk hadislerle kitleleri yönetmek/yönlendirmek. tıpkı menemen olayı gibi nakşibendi tarikatına mensup giritli derviş mehmet'in kendisini mehdi ilan edip şeriyat isteriz diye ayakllanıp şehit kubilay'ın kafasını kestiklerini hatırlayın.
şeyh sait isyanı'da bunlardan bir diğeri.
ayrıca atatürk'ün gerçekten sizin anlamak istediğiniz şekilde bu konuşması olsaydı, günümüzde bu konuşmayı medya da orada burada kullanan çok yandaş görürdünüz.
ne güzel demiştir, zavallı köylüleri cennete gideceksin deyip tüm ömrünü çalıp istediği gibi yönetmek, yönlendirmek daha kolay tabi.
yobazlara dert olan söz. evet.
Saçmalıktan ibarettir.
görsel

en birincisi; "sakın sorgulama" olan dogmalar bütünüdür.
Gökten inen olsa sıkıntı yok da gökten indiği sanılan deyince biri uydurmuş yazmış anlamına geliyor. Bu arada Atatürk'ü çok seven bir insanım ama atatürkü dini bütün bir insan olarak göstermek kadar saçma bir şey yok.
facebooka atınca bir şekilde facebookun da kendi sitesinden attıgı atatürke ait sözlerin yer aldıgı videodur.

bunu çevirmeye çalışan iki yaşam formu var bu ülkede biri hapiste diger arada ulusal tvye çıkıp havlıyor ipleyen yok.

mevzu ortada halbuki.
mustafa kemal atatürk'ün, islam denen karanlık hakkındaki naif yorumu. nokta atışı bir tespittir aynı zamanda.
Göğe yere takılmayın, atatürk dinlerin insanlığın ürünleri, üretimleri olduğunu çok genç denecek yaşta anlamış ve hayatını hayallerle bulandırmamış gerçeğe gözlerini açmıştır.

gerçeğe sonunda size acı verecek olduğunu bile bile gözlerinizi açabilmeniz kolay bir mesele değildir.

Dinler tanrıyı kılıktan kılığa sokmuş, tanrıyı bir çok yönüyle insanileştirerek tanrılıktan uzaklaştırmıştır.

Tabi burda uzaklaştırılan, 'inanılan yani kurgusal' tanrıdır.

Kendisinden uzak olduğumuz ise 'inanılmayan/bilinmeyen yani olgusal' tanrıdır.

Yine de burdaki Tanrı olgusu sana göre bana göre ile açıklanamaz. Biz onu adalet kaynağı olarak tanıyacağız, ki dinlerdeki tanrılar adaletsizdir.
Biz onu beyana yani inanca göre değil davranışına göre insanı değerlendireceğine inanacağız, ki yine dinlerdeki tanrılar hiç böyle değildir.

Din tanrıyı kendi davasına alet edenlerin ürünüdür. Peygamber, yoktan var ettiği tanrısıyla kimi insanları bir araya getirirken yine o bir araya gelenleri mecburen digerlerinden koparandır.

Dinlerin hepsi hem bir birliktelik hem bir bölücülüktür. Bu alışıldık ve sarsılmaz bir yasa gibidir adeta. Zira Hep böyle olmuştur. Dinler Hem dostluğu hem düşmanlığı doğurur. Ayrica yeryüzünde Hiçbir şey Dinlerin verdiği zarardan daha büyük bir zarar verememiştir insanlığa.

Bu bölünme meselesi bırakın dinler arası bir mesele olmayı dinlerin kendi içinde mevcuttur zaten. 'Geniş çerçeveden' bakıldığı zaman dinlerde insanlık için hayır yoktur.

Ama biz hep dar bakanlardanız. Öyle huzurluyuz, avunmamızı sağlayan şey bizim için iyidir çünkü. iyi ki vardır öyleyse o.

Yani sen diyebilirsin ki bu benim iç dünyama iyi geliyor, beni rahatlatıyor, bana güven veriyor, psikolojik olarak kendimi iyi hissediyorum.

Ama koca insan bunun nedeni sadece sensin. Senin de benim de hala daha büyümemekteki ısrarcılığımızdan, zayıflığımızdan. Biz zayıflıklarımızı düşününce dinlerin daha bir gerçek olması gerektiğine inanıyoruz. Bu onları yaşatıyor. Yaşamaları bize bağlı.
Bizim onlara bağlılığımız kadarlar. Atfedeceğimiz anlamlardan ne azı ne çoğu olabilirler.

insan zayıftır, o halde zayıflık, sınırlandırılmışlık içinde olan insanın, gücü sonsuz ve sınırsız olana sığınma mecburiyeti vardır. Gibi bir mantık yürütebilir insan. insanın kendinden yola çıkarak inandığının doğruluğunu desteklemesi aynı zamanda insanın kendisini aldatmaya gönüllü oluşundandır. insan kendisi için konforlu olanı tercih eder.
Öyle bir konforu, kafa rahatlığını kaybetmek istemez insan kolay kolay.

Neden inanıyoruz? Sorusunun cevapları dedigim gibi aslında insanın kendisiyle alakalıdır.
Bu açığı, yani kendisinde de olanı dolayısiyle insanların hepsinde olanı keşfedene peygamber denir. Peygamberlere aldatıcı, sahtekar demek yerine,(ki niyetleri bu degildir en azından onların) onlara, insanların iç dünyalarındaki eksikliklerle, cevap aradığımız sorularla fazla meşgul olmuş olan kişilerdir. demek daha uygundur.

Hatalar ve ayrılıklar, sorulara her peygamberin kendince yanıtlar bulmasından kaynaklanır.

Daha fazla uzatmadan keselim.

Atatürk haklıdır. Kimsenin gücüne gitmesin. Fikrine saygı duymak yakışır aklı selim olana.
Peki küçük kadın

Evrenin, bedenimizin, aklımızın/ruhumuzun mükemmel bir şekilde tasarlanışına kör olan bizleriz de

Bu tasarının islam dinini doğruladığını ya da bunu görebilenlerin sadece islama inananlar olduğu sonucuna nereden varıyoruz?

Siz dininizin gerçekliğine neden arıyorsunuz ve sonrasında bu nedenleri inandığınız şeylere dayandırıyorsunuz hepsi bu.

Ve çocukca bir akıl yürütmedir bu.
Bunu diğer din mensupları da yapıyor zaten.

Bu bahsettiğiniz muhteşemliklerin sizin öne sürdüğünüz koşullara bağlı olmasını gerektiren bir şey yok.

islam ve islamın tanrısı yüzünden değil bana kalırsa bunca güzellikler.

Nietzsche ne güzel demiş bakınız,

Bizi farklı kılan şey, tarihte, doğada veya doğanın gerisinde hiçbir tanrı'yı tanımamamız değildir. Bizi farklı kılan şey, tanrı diye hürmet edileni tanrı'ya benzer bulmamamızdır.

Siz tabiatın harikalıklarını bir şeylere bağlayarak kendinizi aldatacaksınız ve bunu yapmayanlara kör ve aldanmış diyeceksiniz.

Hayır esas körlük, anlamı dinler ve dinlerin tanrısında aramaktır ve onlarda aldanmaktır.
ama efendim meclisin açılışında dua etmiş...
Felsefenin dibine vurup dogmadan dem vur! Valla süper kafa.
atatürk'ün lafı gediğine oturtuğu açıklamasıdır, bugün bile bu dincilerden oy alabilmek için bu din adına yapılan zamlara,haksızlıklara, gereksiz harcamalara ses çıkarmayan chp, atatürk'ün bu duruşunu örnek almalıdır. ayrıca atatürk o kadar haklıdır ki bugün türkiye'de ilhamlarını gökten ve gaipten alanların durumları ortadadır.
Sebeplerin bilimsel izahları var.

Ve sizin sonuca bağladığınız sebeplerle çelişiyor pek çok gerçeklik ne yazıkki.

Dinler bilim karşısında kaybetmiştir artık.

insanın ve dünyanın yaradılış hikayesi için diyeceğimiz şey, öyle bir şeyin olamayacağıdır.

Kimlerle akraba olduğumuz artık ortada. ilkel insanların hemen her bir aşamasına ulaşıldı gelişimimiz yani evrimimiz hakkında artık çok değerli bilgilere sahibiz.

Birer adem ve havva olana değin hayvandan ayırt edilemeyecek kadar hayvan olduğumuz, konuştuğumuz dilleri hazır bulmadığımız zamanla bir bebek gibi geliştirdiğimiz hem bilimsel hem mantıken ortada.

Çiğ et yiyen kaba çenelilerden/dişlilerden, kürklü kıllılardan bugüne yine pek çok neden sonuç ilişkisiyle nasıl ulaşabildiğimizin izahını islamiyette değil bilimde bulabiliyoruz.

Bilim gelişmeseydi biz halen daha izahlarımızı dinler vasitasıyla yapıyor olacaktık. Ve geçmişteki geri kafalılardan farkımız kalmayacaktı.

inançlarımızda evriliyor. Gelişim değişim hayatın yasasıdır.

Hiçbir şey bu dünyaya hazırdan doğrudan inmemiştir.

Ne dünya sayılı günlerde yaratılmıştır ne de insan kendisine dil, bilgi, inanç, davranış kalıpları yüklenerek doğrudan dünyaya indirilmiştir.

Her şey aşamalara bağlıdır. Dinler bu bakımdan da çelişkidir.

Edit; her şeyin başlangıcında tanrı olsa ne olur olmasa ne olur? Neden böyle dediğimi de izah edeyim.

Her şeyin dayandığı temel tanrıysa da, o tanrının sizin tanrı dediğinizle yakından uzaktan ilgisi yoktur.

Buna sarılarak islamın tanrısını gerçek kılamazsınız.
Mustafa kemalin müslümanların kitabı kuranı kerim hakkında görüşleri.