bugün

"fransızca çok seksiiiğğğ" kadınlarını bilirsiniz. illa vardır etrafınızda. işte bunların ekseriyetinde "ulan bir kere olsun taş gibi bir fransıza versem" düşüncesi mutlaka vardır.

tabi bizimkilerde fransız hayali, jilet, romantik, yakışıklı tipler. öyle fransızların türkiyede ne işi var amk. onları yurtdışına bile çıkarmıyorlar tohum karışmasın diye.

yine de zaman ilerledikçe "amaaan fransız olsun jötem jötem yapıştırsın yeter" seviyesine gelen kızlarımız olabiliyor. yazları çantalarını alıp otostopla gelen fransular, benim ilik gibi melislerimi, bernalarımı, sinemlerimi ayıklıyor. üzülüyorum, kırılıyorum. keşke böyle olmasa. keşke kendi kendimize yetebilen bir ülke olsak. biz istiklale bile takım elbiseyle inerdik önceden. nerelere geldik be azizim.

hee erkeklerde de hep şey var;

"aga bu yaz çinliye kayıcam"

"olm şu dünyadan zenciye kaymadan göçüp gidersem gözüm açık kalır"

düzüz biz.
1.5 sene önce annesi fransız babası türk olan bir adamla tanıştım.
ciddi manada hayatımda tanıdığım en yakışıklı ve en naif insandı.

çocuk ciddi şeyler düşünürken ben salak gibi çocuğu reddettim... salak gibi... hem de bir türk için.
ama geçerli sebeplerim vardı.

o yüzden bana fransız demeyin.
güncel Önemli Başlıklar