bugün

hannah arendt'in görüşüne göre, enteresan bir şekilde amerikan devrimi'nin alacağı versustur.

arendt'e göre; amerikan devrimi, tabanında bir ulus olmaksızın, sivil ve siyasal birliğin de olabileceğini kanıtlamış bir devrimdir. bu anlamda ulus maskesinden sıyrılmış, çoğulcu toplumsal yapıyı benimsemiş güçlü bir irade bütünlüğü sergilemiştir.

fransız devrimi ise ulus-devlet modelinden yola çıkarak güçlü bir monarkın karşısında durmuş ve bir imparatorluk devirmiştir. fakat zamanla fransız cumhuriyet rejimi, azınlıkları görmezden gelen baskıcı bir yönetim şekline dönüşmüştür. ''çoğunluğun tiranlığı'' dediği bu yönetim şekli amerikan devrimi'nde görülmez.

ne var ki zamanla; abd'deki kamusal mutluluk ve kamusal refah seviyesinin yüksekliği insanlara, bu devrim ruhunu unutturmuştur. diye de ekler.

T: sözlük yazarlarının düşünceleri merak edilen bir versus.
amerikan devrimi diyorum ben..

ama artik bunun da bir ustune ihtiyacimiz oldugunu dusunuyorum.. biz tostoparlak dunyanin insanlari olarak..
alayınınnn diyorum bende...
Daha yakın zamana kadar köleliğin yasal, ırkçılığın üst düzeyde olduğu amerikan topraklarında devrim ancak bilginin hızlı yayılması ile beraber teknolojik gelişme ile olmuştur. Halen ulusalcılıktan uzak sadece beraber yaşamayı 'becerebilen' bir çok uluslu bir devlet durumundadır. Fransız devriminde ise günün şartları düşünüldüğünde insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamış, yönetimini kendini tanır ve kabul hale getirmiş, üretmiş, geliştirmiş ve kendini gerçekleştirmiştir.

Fransız devrimi düşünceyle, akılla ve mantıkla topyekün olmuştur. Amerikan devrimi ise hazıra konmayla olmuştur. Bu yüzden Fransız devrimi bu kıyaslamayı yarattığı değerler açısından uzak ara alır.

Bir çağı kapatıp yeni bir çağ açmış, daha ne yapsın bu devrim.
Amerikan devrimi ne ara oldu aluminyum? Ekmek bulamayınca zenci mi yediler?
Amerikan devrimi > Fransız ihtilâli.

Amerikan devrimi, devrimler çağını başlatmıştır. Onun etkisiyle, sadece Fransız değil Lâtin amerika bağımsızlık devrimleri de gerçekleşmiştir.

Fransız etkisiyle yayıldığı kabul edilen mikro siyasi milliyetçilik- ulus devlet modeli, aslında Fransız devrimiyle ilgili olmamasına rağmen devrimler çağının başlatıcısının ismiyle değil de Avrupa'daki ardılının ismiyle beraber anılır olmuştur.

1800'lerin başındaki Lâtin amerika isyanlarının baş aktörlerinden simon bolivar, Fransız devriminden değil amerikan devriminden etkilenmiş, hatta tıpkı kuzeydeki birleşik devletler fikrini güneyde de uygulamayı hayal etmiş ama kolombiya, brezilya, ekvador arızalardan dolayı bu hayalini gerçekleştiremedi.

Amerika'nın ilkesel olarak açıkladığı ama ic savaşın sonuna kadar uygulanmadığı insan hakları fikirleri de yine Fransız devriminden sonra genişletilmeye çalışıldı.

Yani birisi büyük bi etki yapan baba, öteki bu etkinin yarattığı ortamda belli başarılar kazanan oğul. Miras yedi gibi.

Fransız devriminin 25 koca yılının çok karanlık, inanılmaz vahşi, sefaletle geçtiğini de unutmamak gerek.