bugün

bir ulusu medeniyet ile tanıştıracak ve o ulusa daha da ilerisi sunacak olan fen bilimleridir. bu bilimler olmadan bırakın dünyayı, yaşadığınız bu evrende bir noktadan sonra çürümeye ve yok olmaya mahkum olursunuz.

fen bilimini ortaya çıkaran insanın aklıdır. ne ilginçtir ki zamanında bazı insanlar fen bilimlerini ve hatta en başta felsefenin kapılarını aralayan bu aklı şeytan olarak görmüşlerdir. akla olan yaklaşımınız ona nasıl baktığınız düşüncesi ile şekillenen bir şeydir. akıl bir yerden sonra kurcalanılmaması gerektiği düşünülen bazı şeyleri kurcalamaya başladığı vakit bir takım insanlar çıkıp elbette aklı şeytan işi olarak görebilir, görmüştür, görecektir de.

baktığımızda fen bilimleri yapısı itibari ile sosyal bilimlerden de ayrılır. bu şekilde ayrılmasının sebeplerinden en önemlisi ise fen bilimlerinin sosyal bilimlere göre daha objektif, yani öznellikten uzak oluşudur. örneğin psikoloji biliminin insana olan yaklaşımını içeren konular veya tarihe bakış mutlak bir doğruluktan öte ülkeden ülkeye, kültürden kültüre, insana değişiklik gösterebilirken bir fizik formülü gözlemlenebilir tüm evren için geçerli ve subjektif olmayan bir kanundur.

bu dörtlüde fiziğin ve matematiğin yeri gerçekten önemlidir çünkü evrenin işleyişine dair deneysel yöntemlerden önce geliştirilen ve her zaman olmasa bile çoğu zaman deneyselliğe öncülük eden teorik yaklaşımların ana kaynaklarıdır. yeri geldiğinde ise birbirlerinden faydalanmaları mutlak bir zorunluluktur.
(bkz: fen edebiyat fakültesi).
Lisedeyken zorlandığım fakat üniversite sevmeye başladığım bilim dalları.
anamızı ağlatan dörtlüdür. bilgi çöplüğü haline getirirler zihnimizi. bilimler ile sıkıntım yok ancak müfredatı düzenleyen her kim ise buradan kıllı köprüye kadar diyorum.
Yeneceğim sizi!
güncel Önemli Başlıklar