bugün

Pazara kadar değil mezara kadar
Gelirim senle Fizan'a kadar
Ayrılmak yok en son gün bile
Tarih bizi yazana kadar.
libyada bulunan, en yakın merkeze yüzlerce kilometre uzakta olan bölge. çarlık rusyası nasıl kendisine muhalif aydınları sibiryaya yollamışsa, osmanlı da aynı şekilde muhaliflerini fizana sürgüne göndermiştir. ancak o dönemin libya yöneticilerinin bu muhaliflerin kaçmasına çoğu kez müsaade ettikleri bilinmektedir.
(bkz: libya)
Fizan (Latince:Phasania), Libya'yı oluşturan üç eski bölgeden biridir. Diğer ikisi Trablusgarp ve Sirenayka'dır. Merkezi Sebha'dır. Bugünkü Libya'nın güneybatısında bulunur. (osmanlı devleti'nin en uzak bölgelerinden biri ve sürgün yeri olduğundan "ulaşılması çok zor, çok uzak yer"i tarif eden deyimlere de konu olmuştur.)

Bölgenin adı bazı kaynaklarda Fezzan geçmektedir. Fizan'da kurulan ilk devlet Fizan Sultanlığı'dır.Bu devlet daha sonra Mısırlıların egemenliğine girmiştir.

Tarih
1551'de Turgut Reis, Trablusgarp'ı fethedince Fizan da fiilen Osmanlı Devleti'ne katılmış veTrablusgarp Beylerbeyliği'ne bağlı Fizan Sancağı kurulmuştur. 1556-1577 yılları arasında Türk askerleri Fizan'daki şehirleri de ele geçirerek bölgedeki Türk hakimiyetini kesinleştirmişlerdir. Bu sayede Sahra ticaret yollarının Akdeniz'e açılan bölümü de Osmanlı denetimine girmiş, bu da Trablusgarp eyaletinin gelirlerini önemli ölçüde artırmıştır. Osmanlı Devleti'nin sınırlarının güneye doğru genişlemesi bu devletin Çad Gölü Havzası'nda hüküm süren Bornu Sultanlığı ve Nijer Nehri Havzazı'nda kurulu Songhay Devleti ile komşu olması sonucunu doğurdu ve bu devletlerle ilk kez diplomatik ilişki kuruldu.

17. yüzyılda Cezayir ve Tunus vilayetleri gibi Trablusgarp vilayetinin de merkezi yönetim ile bağlarının gevşemesi neticesinde, Fizan'daki Osmanlı hakimiyeti de şekilsel bir hale geldi. 1711'de vilayetin istanbul'a sözde bağlı ama fiiliyatta özerk Karamanlı Hanedanı'nın eline geçmesiyle bölgenin devletle bağlantısı iyice koptu.

II. Mahmut döneminde (1808-1839) başına buyruk hale gelmiş bulunan eyaletlerin tekrar merkezi idareye bağlanması çabaları çerçevesinde 1835'te Trablusgarp'a gönderilen Osmanlı donanması Karamanlı Hanedanı'na son vererek vilayeti tekrar doğrudan istanbul'a bağlanmıştır. Eyaletin XVI. yüzyılda olduğu gibi gelirlerinin giderlerinden fazla olabilmesi için Sahra ticaret yollarının denetim altına alınmasına ihtiyaç duyan Osmanlı yönetimi 1850'li yıllardan itibaren güneye yayılma siyaseti takip etmiş, 1875 yılında Fizan'ın en güney ucundaki Gat kasabasının da zaptedilmesiyle bölgenin yeniden fethi tamamlanmıştır. Bu çerçevede Fizan ve Güney Cezayir'de yerleşik Tuareg (Osmanlı kaynaklarında Tevârik) kabileleri de denetim altına alınmıştır.

II. Abdülhamit döneminde (1876-1909) ise devletin en uzak vilayeti olması bağlamında, siyasi sürgün yeri olarak da kullanılmıştır. Günümüz Türkçesinde bile, bir diğer uç vilayet olan "Yemen" gibi, "Fizan" sözcüğü de uzak mekanları anlatan bir ifade olarak kullanılmaktadır. II. Abdülhamit döneminde Fransız sömürgecilerin Sahra Çölü'nü hakimiyet alma niyetlerinin karşısında daha güçlü durabilmek için Osmanlı Devleti yerli halkın da desteğini almaya gereksinim duydu. Bu bağlamda, bölgedeki en geniş teşkilatlanmaya sahip Sunusi Tarikatı ile Osmanlı Devleti arasında ittifakı andıran bir dayanışma ilişkisi kuruldu.

1911 yılında italya'nın Trablusgarp'a asker çıkarmasıyla bölge savaş ortamına girmiş, Fizan'da Sunusilerin de yardımıyla bir avuç Türk subayı tarafından örgütlenmiş yerli kuvvetler italyanların sahil kentlerinden güneye doğru yayılmasına direnmişlerdir. Ancak başarılı direniş sürerken 8 Ekim 1912'de Balkan Savaşı'nın patlak vermesiyle Osmanlı Devleti'nin tüm dikkati Rumeli topraklarının müdaafasına yoğunlaştı ve 18 Ekim 1912'de italya ile apar topar bir barış anlaşması imzalandı. Uşi Anlaşması ile tüm Trablusgarp vilayeti italya'ya bırakıldığı için Fizan da Osmanlı Devleti'nin elinden çıkmış oldu. Buna rağmen bölgede kalan Türk subaylarının yerel kuvvetlerle birlikte italya'ya karşı direnişi devam etti.

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti Şehzade Ömer Faruk Efendi'yi bölgeye göndererek direnişi sürdürdü. italyan işgal bölgesi sadece birkaç limanla kısıtlı kaldı.

Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'nda yenilmesiyle itilaf Devletleri ile 30 Ekim 1918'de imzaladığı Mondros Mütarekesi'nin 17. maddesi "Trablus ve Bingazi'deki Osmanlı subayları en yakın italyan garnizonuna teslim olacaktır" ifadesiyle Osmanlı Devleti'nin Fizan'ı da boşaltmasını öngörmekteydi.

Sözkonusu maddeye rağmen direniş devam ettiyse de kendi canının derdine düşen Türk devletinin Fizan'a herhangi bir şekilde yardım etmesi mümkün olamadığından bölge ile ilişkileri de koptu.

10 Ağustos 1920'de imzalanan ancak hiçbir zaman yürürlüğe girmeyen Sevr Anlaşması'nın 121. maddesi Osmanlı Devleti'ni Libya üzerindeki tüm haklarından feragat etmeye mecbur etti. Anlaşma yürürlüğe girmese de Fizan'da fiiliyattaki durum esasen buydu.

24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Anlaşması'nın "Türkiye, (...), 18 Ekim 1912 tarihli Lausanne Andlaşması (Uşi Anlaşması) ve bu Andlaşmaya ilişkin senetler uyarınca, ne nitelikte olursa olsun, Libya'da yararlandığı bütün haklarının ve ayrıcalıklarının kesin olarak sona erdiğini tanıdığını bildirir." hükmünü amir 22. maddesi ile Türkiye, Libya (dolayısıyla Fizan) üzerindeki haklarından kesin olarak vazgeçtiğini kabul etti.

Fizan'daki Arap birliklerinin italyanlara direnişi ise 1930'lara kadar devam etti.

italyan ve Fransız işgallerinden sonra Trablusgarp, Fizan ve Sirenayka birleşip Libya Birleşik Krallığı'nı kurdu.

(kaynak : wikipedia)
-fizan ne demek biliyon mu?
-ne demekmiş?
-sonsuzluk demekmiş..
-hadi ya çok güzelmiş
-salak mısın ya.
(bkz: fener sana bir koysam fizan dan duyulur mu)
bugün libya olarak anılan eski trablusgarp vilayetinde, kıyıdan yaklaşık 600 km içeride sahra çölünün doğu kısmında yer alan vahalar topluluğuydu.

hem siyasal suçluları, hem de merkezden uzaklaştırılmak istenen devlet görevlilieri için bir sürgün yeri idi burası.

özellikle sultan ıı abdülhamit tahttan indirilme korkusu yüzünden jön türkleri en emniyetli yer bulduğu, gönderileceği yerde etkisiz olacaklarını düşündüğü fizan'a sürmüştür. yani bugünün libya'sının bir köşesine.

(bkz: fizan denilen şu yer).
muammer kaddafi tarafından 35 haneli olmasına rağmen bu bölgeye * yüzlerce kilometre yol yaptırmıştır, sonrasında ralli ve hız tutkunlarının mekanı haline gelmiştir. *
Osmanlı Devleti'nin son donemlerinde surgun yeri olarak kullanılan, Libya*'nın guneyinde Sahra Colu'nde yer alan bolgedir.
gidilebilecek en uzak yer anlamında kullanılan kelime.
güncel Önemli Başlıklar