bugün

bir memleketin hudutları dahilinde 'sosyal adalet' varsa oluşabilecek durumdur.
her doğan insan yavrusunun doğumundan ölümüne kadar ülkenin sağladığı tüm olanaklardan fark gözetmeksizin yararlanmasıdır.

kuzey avrupa ülkelerine baktığımızda en mutlu insanlar burda yaşıyorlarmış. çünkü ülkede yaşayan insanlar arasında gözle görülür bir gelir dağılımı farkı yok. devletin sağladığı hizmetlerden de benzer şartlar altında faydalanmaktalar.

üçüncü dünya ülkelerine bakıldığında ise en mutsuz insanlar burada yaşamaktalar. ülkelerin en zengini ile en fakiri arasındaki uçurum dağlar kadar. fakir olan vatandaşa sağlanan hizmetle zengin olana sağlanan hizmet nedense birbirinden çok farklı. yani her şeyde bir uyum sorunu var. yeni doğan insan doğuştan şanssız hale gelmekte. eğitim, sağlık, güvenlik gibi temel ihtiyaçlardan faydalanrken bir ayrıma maruz kalmakta. kısacası parası ve dayısı olan düdüğü çalmakta. buradan da şu sonuç çıkmakta "fırsat eşitsizliği".
insanların sağlanan olanaklardan, "adil bir düzen içinde" faydalanmasıdır.

ne şekilde kazanılmış olduğuna bakmaksızın para sahibi insana tapan toplumumuzda, bütün kapıları; eğitim, yetenek, meslek, kültür gözetmeksizin açan anahtar insanların gözünde para oldukça asla sağlanamayacak adalet ortamıdır.