bugün

aşka doğrudan dalmayıp sevgilinin metafiziğini yapan ilişkide bolcana dialektik kullanan ''nereden geliyorsun,o yanındaki erkek kimdi,telefon neden kapalıydı sabah....'' diye racon kesen erkek modelinin 'hayatın anlamını düşündün mü hiç,bir ırmakta iki kere yıkanmak sana ne ifade eder,evren sonsuz mudur...'' sorgu manyağı şeklinde filozofik yaşayan ve yaşatmaya çalışan versiyonudur.

binlerce yıl önce şehir meydanlarında turlayan yani agoralarda vakit geçiren beyaz ağırlıklı tek parça elbise giyen düşünce atalarına bir anlamda riayet eder.tabiki ayrıldıkları yönler vardır,mesela ekonomik anlamda onlar kadar rahat değildir;devir ekonomi devri düzen sömürüdür,yani felsefe minübüste ayakta beklemekten,bakkala veresiye yazdırmaktan,ütüsüz gömlekleri ütülemekten,elektirik su faturalarını yatırmaktan daha önemsizdir,tali niteliktedir.filozof kavramıysa tamamen farklı iki cinsiyetin birbirini kaş göz yaparak kesmesiyle başlayan bir sürecin ortalamasıdır.

yaşadığımız çağın materyalizminden bir nebze de olsa uzaklaşmayı başarabilen tek sevgili modelidir bir bakıma.örneğin;kariyer(latin kökenli bir kelime olup fransızcada taş ocağı anlamına gelir) kelimesinin anlamının nereden geldiğini bilip ölesiye kariyer derdinde koşmamaktadır zira kariyer onun için taş ocağında kırbaçla çalıştırılan işçiden farksızdır,ya da örf ve adetlerinden utanmayıp aksine onlardan esinlenip ahlak ilkeleri çerçevesinde yaşamaktadır; popüler yaşamak ve tatil yörelerinde köpüklü suyun altında hedoist pozlar vermek için yavşamamaktadır!geceleri hep bir özlem ve bekleyişle geçer.varlığın anlamını araştırarak doldurmaya çalışır.bazen formata aykırı da olsa saatlerce pencereden kuşları ve gökyüzünü seyreder,sigara eşliğinde;kimi zaman yattığı yerden tavana bakmak başlı başına sanrıdır,nihilizimdir...

nasıl ki her doğan canlının bir tözü vardır;onun da sevgilisine yüklediği bir öz vardır.onu arayıp bulup sorgulayıp özünde iyi bir insan olduğuna inandığı an dogmalarından sıyrılmış konfüçyüs protipinde ilişkisine adım atar.zamanı geldi diyerek teoremlerini sevgilisiyle paylaşır,aslında yalnızlığın tabula rasa (boş levha) dan farksız ve zorlayıcı bir şey olduğundan bahseder,koyar kaptırır kendini...
ayrı bir karizması olan ama ses çıkarmayandır.
Nerede yaşıyolar acaba diye merak uyandırdı gece gece.
(bkz: Varsa bir kase alıyım)
+askim sinemaya gidelim mi?
-hayat bir sinema degil mi degil mi zaten askim.
+yine mi basliycan?
-hayat bir tekrardan ibaret degil midir?
+neyse tv de ne var o zaman?
-varlik var midir sence riza?
+basliycam ama simdi...
-sahi. hayatin baslangici nereye dayaniyo sence?
+allah belani versin necla!
-tanrinin varligini kabul ediyosun yani.
nerede hani..
*
(bkz: aa bu benim lan)
(bkz: hangimiz ben değiliz ki)
en azından size recep ivedik espirileriyle cevap vermeyeceği için, klasiklemiş sevgi cümleleri kurmayacağı için, en azından sizi düşündürebilecek şeyler söyleyeceği için kimi zaman baş tacı edilebilecek bir sevgilidir. ancak gerçeği kabul etmek gerekir ki bu zamanda, bu çok modern çağda pek fazla rağbet görmezler.
genellikle istenmeyen tiptir[her ideal gibi somut olarak bir anlamı yoktur, hali ile bir sanat eseri ile sevişilemez. temaşa nesnesidir, sadece güzelliği takdir edilerek temaşa edilebilir, vertigo'da scotty'nin kim novak'a duyduğu aşk bunun kanıtıdır]. her ne kadar kadınlar entellektüel ağırlığı fazla olan erkekler ile konuşmalarında dinleyen ve onayan konumda olslar da, diyaloğun salt bu çok bilen filozofil karakter tarafından yönlendirilmesi kadını rahatsız eder. diyaloğun akışı tek kişi tarafından güdümlenen bir oyun haline getirilir.

kadınların çoğu-genelleme yapmanın dayanılmaz hafifliği-bu tip bir diyaloğu sevmezler. aslında konuşma en çok egoların ve kendini bir şekilde ifade etmenin yoludur[bu bilgilerin ifşası karşıdaki karakter erkek ya da kadın olsa dahi-pasif kişinin varoluşunu şüpheli hale getirir. bu minvalde sadece bir kişi konuşup sürekli kendisini varoluşsal anlamda onaylatmaktadır]. bu durumda kendini gerçekleştiremeyen kadının durumu hegel'in köle efendi diyalektiğini andırır bir fark ile[diyalogda hakim olunan obje[kadın] genellikle kendini erkekten fazla gerçekleştiremez. onun özgür olması için tek başına doğayı kendi düşüncesine dönüştürmesi...onun efendiyle ilişkisini olumsuzlaması olan efendiye kendini kabul ettirmesi de gereklidir

"filozof sevgili" ise bazen zararlıdır. küçümser ve istikrah eder kadını mesela ne diyebilir;".. kadınlar herhangi bir şeye minhasıran nesnel ilgi duyma yetneğinden yoksundur.." ya da eğer bütün kadın cinsinin en seçkinlerinin güzel sanatlarda hiçbir zaman büyük, hakiki, özgün ve sahici hiç bişey başaramadıkları ya da hangi türden olursa olsun dünyaya kalıcı değere sahip hiçbir eser veremedikleri akılda tutulursa, kadınlardan farklı hiçbir şey beklenilmemesi gerektiği kendiliğinden anlaşılır.."[aşk ve kadınlar üzerine, schopenauer] ya da napolen'dan alıntıyla "les femmes n'ont sont pas de rang[kadınların mevkii yoktur].."ikiyüzlülük ya da riyakarlık kadınlarda doğuştan vardır, ve neredeyse kurnaz kadının olduğu kadar ahmakların da ortak özelliğidir..." ya da..."ne türden yemlerle erkekleri oltaya takabileceklerini çok iyi biliyorlar.. bir tek biz erkeler bilmiyoruz bunu. kadınlar ise en yüce aşkın şiirsel dediğimiz aşkın bile doğulunda ahlaki değerlerden çok bedensel yakınlığın sonra da saç tualetinin ve elbisenin renginin ve biçiminin rolü olduğunu bilirler. bir adamı kendine tutsak etmeyi görev edinmiş yosmaya asıl neyi tercih edeceğini söyleyin..."[kreutzar sonat, tolstoy]..
benim için idealdir. saatlerce konuşabilecek, ve bundan sıkılmayacak olan sevgilidir. demokritosun haklı olup olmaması, arkhenin su mu taş mi olduğu gibi konularda tartışma çıkaran sevgilidir.
olmakta olduğumu düşündüren insanımsı modeli ama sevgili miyim orası tartışılır aslında sevginin varlığı ve gerçekliği kişiye-zamana-mekana kısacası koşullara bağlı olduğundan kimse sevgili olamaz çünkü kimse sevemez. aşk ta bunun gibi bir yanılsamadır(hormon oyunudur) her şey yanılsama zaten bu dünyada algılarımıza güvenerek hata ediyoruz çünkü gerçeklik koşullara göre değişkendir, gerçekliğe ulaştığımızı ancak ve ancak tanrısal boyutta bir kesinlik sayesinde kanıtlayabiliriz bu yüzden algılarımızın çevresindeki gerçeklik yanılsamadır, insanız ve basitiz ama bunların farkındaysak tanrıdan bir parça taşıyoruz belkide o biziz bu dünyada...
-mahmut gene erken boşaldın
+doğru bir hareket için yanlış zaman yoktur necla...