bugün

bunca senedir film izlerim, hala şu sahneleri görürüm ve hala aynı şekilde sonlanır: birisi birinin anlına silah dayamıştır ve öteki kıç korkusuyla konuşmaya başlar ama ne hikmetse hep kurtulur: "çek hadi tetiği, durma, çek. vur, hadi vur beni. eğer şimdi vurmazsan bir daha hiç vuramaycaksın, vur benii!!"

arkadaş bir filmde de "sen iste yiğidim" deyip de tetiği çeken birini görmedim. hep vazgeçiyorlar. ulan niye vazgeçiyon, adam istiyor işte. senin de istediğin bu değil mi, vur gitsin işte. neyi düşünüyorsun hala. pişman olmanın sırası mı? bir tane de vurduktan sonra pişman olan görmedim:

+vur beni, şimdi çek tetiği ve beynimi dağ..
-çattt.. n'oldu ibiş, vurdum işte. ahaha. aman Allah ım , ben n'aptım.

bir kere de böyle bir sahne görelim ya. burdan senaristlere sesleniyorum: vurun şu kancıkları artık.
birkaç dakika geçmeden aynı silahı kendi kafalarında bulan korkaklardır..
türk filmlerindeki feci aşık adam yada kadındır. kıyamamış affetmiştir sevdiceğini. eğreti gelinde şevket çoruh, dila hanım'da türkan şoraydır.
-çeksene leeyyn tetiği,neden vurmuyorsuuun!!!
+abi buramam,ben filmlerde tetiği çekemeyen korkağım.
-öyle desene dingill!yırtınıyoz burda iki saattir.
çok acımasız görünen ve fakat içinde gerçeklik payı olan; acıma yoksa acınacak hale gelirsin özdeyişini hatırlatan korkaktır.

aslında korkak da değildir. adam öldürmek ya da cana kıymak ona göre değildir, o hayattan, insanlıktan, affetmekten yanadır, karşısındakinin tüm hataları ile bir insan olduğunu düşünür yahut öldürmeyi kendine yakıştıramaz ya da o hakkı kendinde görmez... ve silahı yavaşça indirir...

fakat filmin sonunda ya ölür ya da yaralanır, sevdiklerini falan kaybeder en azından, bu korkak olmayan hayattan yana salak!
(bkz: draco malfoy)
(bkz: harry potter ve melez prens) **
(bkz: korkak robert ford un jesse james süikasti)
filmden gidici ilk kişidir. şu filmlerde ki korkak şişkolar gibi bişi işte.