bugün

normal hayatta yaşanması imkansız sahnelerdir. hele hele türk filmlerindeki zengin-fakir, güzel-çirkin, güzel-fakir zıtlıklarının reel hayatta yok denecek kadar az örneklerinin hala türk dizilerinde ve filmlerinde dayatılmaya çalışılması geçmişten kalan bir hastalık olarak ve yakında miladını doldurmuş senaryolar olarak raflarda yerini alacaktır. umarım 70'li yıllarda türk sinemasında tutulan aile filmlerinden sonra halkın artık yeter hep aynı şeyler demesiyle düşülen boşluğa (o dönem ki seks filmleri furyası) düşülmez.
Rahatsız edici derecedeki fazla yağan yağmurun altında geçen romantik dakikalar. Gerçekte asla böyle bir şey olmaz. Yağmurdan gözünü zor açıyorsun, donuna kadar sırılsıklam olmuşsun ve suratında aptal bir ifadeyle hiçbir şeyi umursamadan sevgilinin gözlerinin içine bakacaksın. Öyle bir dünya yok maalesef.
Bence aşk; o yağmurda ıslanan kişiyi gel şu duvarın altına amk sırılsıklam oldun diye çekmektir. Sevdiğinin yağmurun altında ıslanıp, hasta olmasına göz yumamaktır aşk.