bugün

güzelim filmden soğutur.
koro halinde hasstt!! cekilen reklam, toplu mekan da elektrik kesintisi versiyonu icin ; (bkz: aaaaaaaaaaaaaa!!!)
yırtık donla eşdeğer muamele gören reklamdır.
izleyici için en gereksiz reklam, fakat para kazanmak isteyen televizyon kanalları için en gerekli reklamdır.
bende bir yayın kuruluşunda, yayın operatörü kimliğim dolayısı ile reklamları ekrana taşıyan kişi olarak, izleyiciler tarafından çok küfür yediğimi düşündüğüm olay.
ama o küfür eden insanlar sadece kendi seyir zevkini düşündüğü için,
bu adamlar maaşlarını nasıl alacak diye düşünmezler.
genellikle filmin reklamdan sonra ki en heyecanlı bolümünü kacırmama neden olan hadise. digitürkte film kanallarında asla başınıza gelmeyecek olay.
(bkz: araya değil sona reklam sokarım)*
seyirciye reklam izletme politikasıdır. *
(bkz: reklamı gören şahsın zap yapması sonra başka kanala takılıp filmin sonunu izleyememesi)
talihsiz bir durumdur, kanalların reklamlarına kurban gitmek diyede adlandırılabilir. belli bir süre sonra insan tv deki filmleri "şimdi bunlar reklamın gözünü çıkarır" diyerek vcd, dvd gibi farklı izleme şekillerine itilir.
eğer çok iyi bir filmse ve televizyonda ilk kez gösteriliyorsa, film arası reklam değilde reklam arası film seyretme durumudur.
dizinin son dakikalarinda girip ustelik bide bir sonraki bolume ait reklamsa olayin tum heyecanini kaciran reklamdir. misal bugun binbir gecede son anda cocuga ne olacagini heyecanla beklerken* sonraki bolumde cocugun hayata dondugunu gorunce pek bi havasi kalmadi finalin.
zamanin dehlinde bunun bir de futbolcu penalti atarken araya giren reklam versiyonu vardir ki o daha fazla aci veren bir hadisedir.
filmdeki kahramanın özverisine hayran olmuş ve aldığı yaraları kendinde açılmış hisseden sinema seyircisinin isyan ettiği ve olasılıkları düşünmeye başladığı andır.
küfürü hakketmiş reklamdır.
girmemesi, girdirilmemesi gereken reklamdır.
5 dakika ihtiyaç molası
acaba reklamdan sonra ne olacak düşüncesiyle tv başından kalkılamamasına yol açan olaydır.
girilecek bütün entry lere artı oy verilesi başlıktır.
bazen de tam bitti denilecek yerde giren ve sonrasında 1 dakikalık kısacık bir sahne göstererek,"bunun için mi kestiniz yani vermesen ne olurdu şu reklamı.." dedirten reklamdır.isyan edilerek tv kapatılmalıdır.*
RTUK ne yapar sorusunu akla getiren olaydir. Kurtlar vadisiyle, sigarayla, bilmem neyle ugrasacaklarina, izleyiciyi cileden cikaran yersiz reklamlarla ugrassinlar. Herseyin bi yeri zamani var diyorum.
beni dizi izlemekten vazgeçiren atraksiyonlar.
2000 yılında, olağan bir okul sabahıydı o gün...

servise binmiş engebeli, taşlıklı, toprak yollardan, bir yıl öncesinde deprem nedeniyle hasar gördüğü için onarımda olan eski asıl binamızın yerine kullandığımız çayırovadaki okula doğru gidiyorduk. okulumuzun adı gebze anadolu lisesi merak edebilecekler için. gebze merkezde değildik o yıl, çayırovadaydık. hatta çayırova bile değil lan, yeni mahalle. neyse özel hayata niye giriyosam, konuya devam edelim.

lisede okuyorduk ya o yıllarda, damarlarımızda gençlik ateşi falan vardı. şimdiki gibi yorulma nedir de bilmezdik. en önemlisi hayattan keyif almasını bilirdik. servis, engebelerde bir önceki yıldan kalma hatıralar veren zelzelelerle ilerlerken, hışırtıyla çalan radyoda bir an, bir ses yükseldi. o sesi tarif etmek imkansız birşey. ama ben içimden geldiği gibi söyleyeceğim. anlamazsanız çok da ...

dıııt dınn dınnnnn.... dınn dınn! dınn dınn! ...

evet ses buydu. bir girişti bu, bir şarkının girişi. sonra servis, engebelerde hoplaşırken, servisteki herkes büyülenmiş gibi önce şarkıya kilitlendi, sonra birbirine bakmaya başladı; ben dahil. herkes ilk defa duymuştu şarkıyı, ama sanki yıllardır biliyorlarmış da adını unutmuşlar gibi, hani olur ya, "neydi bu şarkının adı?" dermiş gibi birbirine bakıyordu. kimse bilmiyordu, ama herkes aşka gelmiş dinliyordu. şarkının bir yerinde "cnt fight the moonligt" diyordu, sadece orayı anlayabilmiştim. sonra her radyo açılışında o şarkıyı bekler oldum. sonra araştırdım, buldum, bilgisayarıma attım falan. şimdiye kadar elimden ne kurtulabilmişti ki zaten?

sonra iki yıl sonra, izmirde üniversite hayatını öğrenmeye çalışırken, buca da parke kaplı dar bir sokaktan geçerken, bir cd cinin camındaki poster gözüme ilişmişti. "coyote ugly" yazıyordu bir kaç kızın resminin olduğu posterde, altında da türkçe adı: çıtır kızlar...

ulan bu ne saçma çeviri diye düşünüyordum o sırada. coyote deyince aklıma, road runner da acme aletleri ile planlar kuran tilki tipli yaratık gelir aklıma hep. bir de çirkindir ya o yaratık. al sana coyote ugly. saçma mı oldu? ya tamam peki saçma kabul ediyorum, ama onu çıtır kızlar diye çevirmek daha saçma değil mi? biraz insaf...

sonra ben bu saçmalığı düşündüğümü zannederken aslında neyi düşündüğümü hatırladım bir an! coyote ugly... yıllar önce indirdiğim cant fight the moonlight şarkısının önünde şöyle yazıyordu ya: coyote ugly soundtrack!

wuuw, ulan bu film o filmdi işte. heyecanlanma ama hemen, gidip de almadım. izmirde bilgisayarım yoktu benim. izleyecek ortamım da yoktu. ya zaten filmi alasım da yoktu be. sadece kafamdaki bir puzzle çözüme kavuşmuş gibi hissetiiğim için mutluydum. zaten sokağı dönünce unuttum gitti.

ama yıllar yıllar sonra, 2007 yılında zapping yaparken, birden atv de bir film reklamıyla karşılaştım. çıtır kızlar, bu akşam atv de... dıtdıı nıt nıt nıı nıt nınını

yine sallamadım oğlum lan, hemen de heyecanlanıyosun, hele bir soluklan. anlatıyorum. kanalı değiştirince unuttum yine. dedim ya zapping yapıyodum.

sonra akşam oldu babuşlar. evde yapacak hiçbirşey yok, sıkıntı diz boyu. baktım arkadaş açmış bu filmi izliyor. ulan dedim tamam, büyüklük bende kalsın, izleyeyim hadi. oturdum başladım izlemeye. film gerçekten de "cant fight the moonlight" şarkısının üzerine kurulu, bilenler bilir. neyse esas oğlan, esas kız, öpüşmeler falan izliyoruz filmi. filmin en can alıcı noktasına geldik, evet artık esas kızımız sahnedeydi ve karşıdaki kalabalığa o harika şarkıyı söylemeye başlamıştı, filmin sonlarıydı. arkadaşıma kolumu gösterdim, tüylerim tiken tiken olmuştu. o da bana gösterdi, al ulan benimkiler de ereksiyon oldu der gibi. o maneviyatla, keyifle dinliyoruz şarkıyı. tam ruhsal doyuma ulaşacağız (müzik ruhun gıdası ya o bakımdan), çaaaaat atv reklam...

evet bana buraya kadar sabır göstermiş siz değerli okurlar, o anda o odada havada uçuşan cümleleri tahmin edebilirsiniz belki.

- vay orrospu çocukları
- sizin ben gibi var ya, taa sülalenizi sikiym
- o reklam götünüze girsin
- ...

yaklaşık birbuçuk saatlik emeğimizin içine sıçılmış gibi hissettik. biz de napalım, boynu bükük, sinirler tepede çıktık odadan. 2 gün öncesinden kalma makarnadan atıştırdık, internetten spor haberlerini okuduk, youtube dan video izledik falan. ama işte yüz vermedim o kadar filme, böyle oldu yüz verince...

yazının ana fikri: Erkeklerin aklı, ev kadını arar, ama kalbi ve hayal gücü başka özellikler peşindedir GOETHe *
an itibariyle show tv'de ıssız adam filminde filmin son ve bana göre en can alıcısı sahnesi olan sarılma faslından sonra sinemadan dışarı çıkıp yolunu şaşırıp bir yukarı bir aşağı giderken çalan anlamazdın anlamazdın melodisi eşliğinde son bulan sahneyi izlemek varken show tv yine yapmıştır yapacağını.
en iyisi dvdrip, ne reklamı var ne zartı var ne zurtu.
hiçbir şeye konsantre olamama hastalığına zemin hazırlar.
güncel Önemli Başlıklar