bugün

bir felsefe mezunu olarak, koskoca eğitim-öğretim yılında ne vizede ne de finalde sıradışı bir soru ile karşılaşmadığım için normal bir durumdur.
ineklerde mantık var mıdır? (bkz: hababam sınıfı)
biraz da ilgili akademisyenin tembelliğinden kaynaklıdır. işin kolayına kaçmıştır bir nevi.
zira felsefe birden fazla egzantrik sorunu (sandalye sorusu gibi) barındıran bir alandır.
(bkz: aşağıdakilerden hangisi aşağıdadır)
binlerce hikaye vardır, ünlü felsefe hocalarının sınavlarında sorduğu sorular ve öğrencilerin ilginç cevapları falan filan.

ulan hayatımda girdiğim hiçbir felsefe dersinde hoca derste sandalye yok etmeyi anlatmadı ve sınavda da bana bu sandalyenin var olduğunu ispatlayın gibi sorular sormadı.

onlar hangi felsefe hocaları merak ediyorum?

sürüden ayrılmayı felsefi akımın temeli olarak gören hocalar neden müfredatın dışına çıkamaz bu da düşündürücüdür.

bize salak salak filozofların temsil ettiği düşünce akımlarını sordular durdular. bu muydu felsefe dersinin amacı? bir adamın ne düşündüğünü anlamak mı, bir adama bir şeyler düşündürmek miydi amaç anlamadım gitti.

bu anlayışla gide gide felsefeyle uğraşanlara deli damgası vuruldu. tabii vurulur. aynı şeyleri tekrarlayıp durana deli denir, farklı şeyleri düşünenlere değil. sonra da insanlar hayatında bir kez nietzsche okumadan adamı dinsiz diye yargıladılar.

nietzsche "tanrı öldü." dediğinde aslında tanrı'yı insanların içindeki kötülüğün öldürdüğünü söylemeye çalışmasını kim anlayabilirdi? geçmiş olsun felsefe...