bugün

bazı septistlerin "lan!? acaba olabilir mi gerçekten?", ampiriklerin "bakalım mukayese ile kıyas sonucu ortaya çıkar" diyeceği ve felsefeden bihaber, cahil, sadece enteresan kelime saplantılı kişilerin de "oksimoron" diyeceği önerme.-daha önce karışılaştım böyle bir tiple. basit bir önlem alıyorum.-

felsefe bir fasit dairedir, kısır döngüdür ve paradokstur biraz da; "civciv mi yumurtadan... " sorusu bile felsefi yaklaşımla tavuk ve yavrusu ilişkisinin didiklenmesinden mütevellit düzenlenmiş ibnece bir şakadır. maddeciler, ruhcular, karanlık boşlukçular, iradeyi tanrılaştıranlar, tesadüfcüler deriiiiin araştırmalarından, in ne ise onun peşinden, out ne ise ondan kaçar görünen trendy yavşaklar da ucundan dinledikleri ile "felsefe iyi bir şey" kanısına varırlar.

bir kanıya duyum ile vardıran bir merettir felsefe. daha sonra varılan kanıdan bir başka duyum ile cayılan, daha sonra ondan da vazgeçilen, mantıklı diyerek bahanelerle çelişkileri sıralayan, daha sonra tutup çelişkisine de felsefik argümanlarla kompleks giderme gibi felsefeye yakışmayacak mantıksız nedenlere sarılan ve bu nedenleri de ego besleme, hatırlanmak, değerli bir hatıra olarak kalmak maksatlı deşebilir, ortaya bir ist, izm, oji çıkarabilir. %90ı önermelerden müteşekkil görüşlerinin ileride bilimsel yasa, tez, kuram, olarak kabul edileceğini bilen ibnelerdir felsefeciler. ne kadar kafa karışıklığı o kadar şöhret. amına kodumun felsefesi! ne güzel düzen be! söyleyin lan şimdi din mi, felsefe mi afyon; zengin piçlerini söğüşlemek için lonca kuran felsefeciler?

düşünmek, tartmak, mantıklı bir sonuca varmak ha? felsefe bana bunları öğretir, soru sordurur, aklıma mukayyet olup onu daha verimli kullanmamı sağlar ha? demek bu yüzden aynı felsefi görüş üzerinden 15-20 lonca aynı görüşte ama, detaylarda ayrılan bir gruplaşma içerisine girmekte. her hoca kendi loncasını kurup malı götürmekte. 2 süslü kelime et gelsin zengin piçleri. iki üç süslü itiraz gelsin nobel. -1964 nobel'i-

bunlar insanları uyutan, her boka musallat olup sataşan ama, onun varlığına herhangi bir alternatif sunamayan, sunduğu sadece karşı tez olan, karşı tezi eline alıp yoluna devam edemeyen, orada çakılıp kalan, çünkü varlığı ile reaksiyoner olan bu görüş afyonun ta kendisidir. islam felsefenin tüm kollarından çok daha mantıklı. denedim, deney yaptım elimde ampirik kumpirik bulgular var. dileyene verebilirim. diğer dinleri bilmem benim bahsettiğim islam. hristiyanlık ve yahudilik afyon olabilir bak, çünkü her ikisinde de alkol uyuşturucu tüketimi; azizleri onların-hristiyanların- tüm günahlarının cezasını çekip, onları günahsız kıldığı için günah olsa bile serbest. ama, islam öyle değil. direkt boruyu yiyorsun hacım. haramsa haram, helalse helal, yasaksa yasak. öyle ucu açık belirsizlikler yok. felsefe gibi ve diğer dinler gibi değil yani. süper bir din, hastayım kendisine.
felsefe; itiraza ve bir diğer itiraza ve sonraki itirazlara itiraz etmek üzerine bina edilmiş itirazlar toplamıdır. bu sözü benn uydurdum. bence suffer oldu. aksini iddia edene itiraz ederim. zaten aksini iddia eden de itiraz etmiş olur. ve böylece benim önerme belit olur. işte felsefe böyle bir şeydir. çok hoşmuş d'mi?
felsefe bütün olmayan kavramlar silsilesidir. her türlü düşünceyi içinde barındıracağı gibi düşünmeyi geliştirir. fakat ters bir süreç ile felsefe beyinleri uyuşturan bir ilaçtır aynı zamanda.

felsefeye tek bir açıdan bakmak elbette bir sığlığın göstergesidir. ancak gelişmemiş beyinler olaylara bütün şeklinde bakar ve değerlendirir. dünyadaki prensiplerden habersiz, her şeyin karşılıklığı olduğu bilmeyenler din ile felsefeyi yani elmayla armutu karşılaştırabilirler. bu onların görüşüdür fakat bu onların düşüncesinin sığ olmadığını göstermeyecektir.

felsefe bir disiplin bütünüdür. bu istenildiği yer çekebilir. dinler felsefesi gibi iyiyi güzeli öğütleyebilir. ya da pragmatizm gibi sığ fakat ararlı düşüncelere yol açabilir. bir felsefe tez sonucunağı gibi, tezine karşılık antitez de yorumlayabilir.

felsefe uyuşturabilir fakat bu neresinden baktığınıza bağlı. buna karşılık diğer tüm düşünceler felsefeden daha fazla insanların beyinleri uyuşturacaktır. sığ denizlerde yüzmeyi bırakıp, derinlere ilerlesek vücudumuzun kaptanını doğru yönlendirmiş oluruz. yoksa mı? bugünden farksız olur, sözlükte abidik gubiki yazılara neden oluruz.
felsefe insanlari ayakta tutandir. asil afyon dusunmeden "ot" gibi oturmaktir.
meraklılarının 1 paragraftan fazlasını ve bir altındaki önerme belit ayarlı nesiri-entry-okumak tembelliğinden musdarip ama, yine de itiraz edene gıpta edilir zannından yollu boş lafızlar organizmaları oldukları, görülmüş, test edilmiş, değerlendirilmiş ve burada kendi idiaları ile kendileri tarafından belgelendirilerek tescillenmiştir. felsefenin kendilerine bahşettiği nitelikleri embesil örneklendirmelerinde değil daha keyfiyet içerir manalı şekilde görmek isteriz. yani bırak suyu muyu edindiklerinin hepsi bu zırvalamalar mı? tek bir açıdan bakmanın da daniskasıdır felsefe. bu da anlaşılmamış aksine tek bir açı denmiş. açı şudur bak -iyi bak ama-: ")" bu nedir? bir parantez evet. peki bu bir iç bükey midir, yoksa dış bükey midir? al sana açı. "her ikisi de" dersen felsefe olmaz. aaa olur mu hiç her ikisi de demek tek açıdan bakmaktır. yok hocam. zeki adam gelmiştir belki diye geldim ama, olanlar da gitmiş. biri su diyor, diğeri açı diyor. biri arşimet diğeri newton. bana heidegger, kant, erasmus, epikur, hegel, marx lazım. nerdeler lan?
bir şeyleri açıklamakta yarar var. insan beyni zaten uyuşmuş bir halde kendini ifade edebilir. yani şöyle ya da böyle, az ya da çok herkesin beyni zaten uyuşmuştur ve daha da uyuşacaktır. herhangi bir düşünceye ya da felsefeyle ilgisi olmadığını iddia eden kişi bile zaten uyuşuk birt beyne sahiptir. bundan kimse kaçamaz ya da bu durumu kimse yadırgayamaz. hatta bu durumu reddetemez. çünkü eninde sonudna uyuşukluğu bu durumu engelleyecektir. fakat en azından felsefe doğru bir yönde uyuşmayı getirecektir. tabi bu durum her zamanki gibi bakış açısına bağlıdır. bildiğimiz anlamda uyuşturucu kötülemek amacıyla söylenir. fakat gerçekler zaten uyuşuk bir beyinel ortaya çıkacaktır, sığ bir beyin ise uyuşmaya ihtiyaç bile duymaz çünkü kendi yargılarını aşamaz.
evrende kendisi dahil her avantaj kavramın dezavantajının da olduğu düşüncesine ulaştırma potansiyeline sahip başka bir tartışılabilir felsefi düşüncedir.
felsefe insan zekasının kaçınılmaz bir sonucudur. insan düşünebilen, fikir yürüten ve muhakeme yapabilen bir canlıdır. bu nedenle hür iradesiyle kararlar alır. felsefe değil insanı uyuşturmak insanın ufkunu açar aslında. mutlak doğrular ve yanlışlar olmaması sınır zeka insanların felsefeden korkmasına neden olur. onlar uyuşmuş beyinlerinin yönettiği uyuşuk bedenlerinden mutlu olmaya devam etsinler, zeki insanlar da düşünüp kendini geliştirmeye.
sacmalamanin daniskasidir. ayrica felsefe'yi bilmemenin dayanilmaz acisidir. kaldi ki en iyi felsefe'ciler arasinda yer alan karl marx gönderme yapmak için yapılmış budalalıktır.

Lakin bugün matematik, fizik, kimya, biyoloji önceleri felsefe'nin konusudur! daha sonra bir formüle ediliş ve keşfediliş oldukça felsefe konusu olmaktan çıkar ve bu bilimin konusu olur. Hal böyle iken felsefe'ye insanları uyuşturan bir afyon demek abest kaçmaktadır.
nasıl bakıldığı ve değerlendirildiğine göre, din de bir afyondur dedirten şeydir.
(bkz: din insanlari uyusturan bir afyondur)
uydurma tespitlerle ortaya çıkan yanlış cümle. felsefe bilginin peşinden koşmaktır. bak ben böyle tanımladım. oysa felsefe nedir? sorusu bile bugün hala tartışılıyor, herkes farklı yorumlarda bulunuyor, hatta birileri insanların afyonudur gibi saçma bir cümle bile kurabiliyor. Örneğin ideailizmin kurucusu sayılan platon'a göre bilgi soyut olduğu için bilgiye ulaşmaya çalışacak kişide ancak soyut bilginin peşinden koşacak kişi olabilir. Dolayısıyla maddeci bir bilginin peşinden koşan kişi platon'a göre filozof değildir.* aynı şekilde Maddeci bakış açısından da tam tersi geçerlidir. felsefe sürekli araştırmaya dayanır ve tam tersine insanları soru sormaya yönelterek uyuşmaktan kurtarır. "islam felsefenin tüm kollarından daha mantıklı." diyor yazarımız ama aslında dinin de felsefenin teolojik kolu olduğunu bilmiyor. varlığımı sorgulamadan kabul et diyen bir din mi kitlelerin afyonudur, yoksa gerçekliğe ve nedenselliğe dayalı sorgulamaya açık felsefe mi?
bir açıdan da afyoni tavrı "sus lan pis cahil lümpen" demesidir. kant da, erasmus da iş laura'ya gelince raydan çıkmıştır. romantizm sadece duygusallık demek değildir, başka bir anlamı da var. felsefeciler romantiklerdir. hem o türlü romantik, hem bu türlü romantik. akıl, bilim, sınama ruhun ölçülendirilmesi konusunda şaşkaloz bir eda ile terk i diyar eder mevzunun sınırlarını. ve felsefeci determinist ya da indeterminist gözyaşlarına gark olur. oysa akıl ve mantık yolculuğunun müdavimine yakışmaz bu tavır. retorik metinlere gelince: nietzsche'yi anmamak mümkün değil: "sığ suyu bulandırıp bakın burası derin diyenler; hainler, ibneler" -ilave kısmı bennden olsun.- ve dikkat çekmeye uzanırsak: insanların dikkatlerini çekip de ne yapayım. klasik örnek: binlerce yanyana sıfır var, başlarına bir doğal ya da asal sayı gerekli. kuyruk mu? kimin, hangi izmin, hangi şiarların kuyruğu?
felsefe yolda yürümektir, yol da hayattır. felsefe afyon değil, yol göstericidir. yeter ki özüne inilmeye çalışılsın, genellemelere kafalar çevrilsin.
(bkz: felsefe boktur)
Tam tersi uyandırıp rahatsız edendir.
uyuşturur uyuşturur tabii...

düşünmekten, düşündürmekten uyuşturur o!
felsefe bu tür önermelerin bile tartışılabilmesine olanak verirken, dinler ve dinleşmiş, dogmalaşmış düşünce sistemleri, kendilerinin afyon olduğunu öne sürenlere saldırılmasını, onların yok edilmesini emredebilmektedir. fark budur.
kelam ilmi felsefe değildir. islam bir felsefe değildir. islam inananları yaratıcının gönderdiği kitab ı mübin ile yaşar ve ölür.
ben şimdi, yeni öğreniyorum şunları bazı arkadaşlar sayesinde: demek o yüzden bazı felsefeciler kelam ilminin müfessirlerinden biri olan gazali'yi "gazali açıklayıcımdır" diyerek işaret etmiştir. ve kelam ilmi demek bu yüzden avrupa'yı 600 yıl etkisi altına almıştır. endülüs kütüphanelerini de bilmez kimileri. louvre müzesi'ni bilir ama. bir boka yaramayan cehaletleri deşifre eden cümleler burada. buyrun beleş. bilen de ötüyor bilmeyen de. işte felsefenin en tiksindirici yanı da budur: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmak sayesinde kişi karşı tarafı bu bilgisiz fikirden doğan söylemleri kabule zorlar. ego bastırır süperego seslenir: "uslu dur!" felsefe: "araştır" der, araştıran hamlıktan ışık hızı ile yanmaya yol alır. rüşt ispat edilir oysa önce, sonra kemale erilir. artisliğim de bundandır.
o zaman felsefeciler de opiod'dur.
felsefe insanları yaradılışa yanı varoluşa götüren bir yoldur. ne olursa olsun bütün felsefi akımların amacı insanların nereden geldikleri sorusununun cevabını bulmaktır. ve bu neticeye ulaştıktan sonra uygarlığı daha müreffeh bir hayat standardına taşımaktır.
ofyon dediğimiz şey ise ülkemizde boş vakıtlerde kahve köşelerinde oturup dumana boğulmak "ne olacak bu memleketin hali" deyip ah vah etmekle ömür geçirmektir.
felsefe bir insana kendini ifadede "kusuyorum" dedirtiyorsa afyoni tarafını açık etmiş demektir. saçma tasvirler, betimlemelerle vücuda gelen ad hominem, chewbacca defans asla cevap olarak kabul edilmediğinden felsefede; yemezler, kaybol. der egzistansiyalizm misal. öl, kaybol, asıl, karanlıkla buluş, orada kal. seçimler, seçimler. genel seçimler değil; insanların yaptıkları tercihler. islam buna irade-i cuzziye der. birileri de benzer şeyler söylemiş felsefik lezzette. ok vermiş. tercihler seni olacağın kişiye vardırır, sonuçları sen seçersin demiş. demiş ya, tutmuş övmüş nobel vermişler. reddetmiş ödülü de parayı da. bir süre sonra paraya sıkışmış. nobel kuruluna gidip "ödülü değil de parayı alabilir miyim?" demiş. bu kez onlar reddetmişler. reddedilmek üzerine ikna metodolojisi kuramını geliştirmiş. hala işler bu kuram. edebildim mi?
(bkz: acele etme afyonum patlasın)
(bkz: kirk yillik filozofum böyle uyusukluk görmedim)
(bkz: felsefe gercek hayatta ne isime yarayacak)
(bkz: yalanın daniskası)
Rastgele bir felsefe kitabına başlayıp hiçbirşey anlamadığını ve anlayamayacağını farkeden insanın sarıldığı söylemdir.

Felsefe ve sanat güzel ülkemde birazcık itibar görseydi Fazıl Say da çıkıp ben gidiyorum demezdi.