bugün

kendilerine uymayanları bir bir aldılar içeri.
erol manisalı'yı.
erol mütercimler'i.
ergün poyraz'ı.
şener eruygur'u.
doğu perinçek'i.
hurşit tolon'u.
tuncay özkan'ı.
erhan göksel'i.
mustafa balbay'ı.
ilhan selçuk'u.
mustafa özbek'i.
fatih hilmioğlu'nu.
mehmet haberal'ı.
ve onlarcasını.
ve seni.
beni.

bağımsızlık, antiemperyalizm ve mustafa kemal atatürk diyen, başka da birşey demeyen art tv'yi, kanal b'yi, ulusal kanal'ı 'pişman' etmek istediler.
doğru ya, batının ve hükümetin yalakalığını yapan onlarca kanaldan biri olmayıp türk topraklarına, türk devletine sahip çıkmak da neyin nesiydi!
kendilerine muhalif basını yok etmek istediler.
türk metal-iş sendikasını bastılar.

her kim ki mustafa kemal'in yolunu kendisine yol bildi;
bir bir aldılar içeri.
kıvranan bir kahpe celladın son çırpınışları gibi.
damarlarından kan çekiliyordu celladın kan.
gittikçe hırçınlaşıyordu.
geberişinin ağır çekimiydi yaşananlar.

arkasında cemaatler de olsa, kandırılmış yığınlar da olsa, abd de olsa,
bilenler bilir ki bu topraklar ne cellatlara mezar oldu.
mustafa kemal'in evlatları, halkı, askeri, mustafa kemal'in bağımsızlık ve kardeşlik kokan bu toprağı, bu hainliklere dur demesini bilecektir.
tersi olarak, yenen her herzenin arkasına saklanılmak için Atatürkçülüğün bir kılıf olarak kullanılması şeklinde düşünülebilecek düşünce yapısı.
(bkz: mustafa balbay 300 gündür tutuklu)
(bkz: doğru sandığın her şey yanlış)
tuncay özkan 4 kere suçum nedir diye dilekçe vermesine rağmen hala suçunun ne olduğunu öğrenemesi veya daha önce 7-8 ay yatıp, delil yetersizliğinden serbest kalanları düşünürsek en koyu faşizimdir; islami faşizmdir.
zira apo denen it bdp'ye emir verir, ahkam keser, belediye başkanı gibi her gün bir demeci gazetelerde görünür ama ne hikmetse mustafa balbay köşe yazısı yazamaz, gazetelere biriki kelam söz söyleyemez.
hala bu rezaleti, faşizmi, hukuksuzluğu ve adaletsizliği asıl nasıl savunur insanlar anlamak güç.
biz söz vardır; " haksızlığın karşısında susan dilsiz şeytandır " diye.

ha akla şamil tayyarı getirir.
devam eden davada insanları iftira atarlar, bok atarlar falan; hukuk var, yaşasın hukuk derler ama ucu kendilerine dokununca ellerindeki lolipop alınmış bebe gibi zırvarlar; hukuk yok, yargı siyasi derler.
bir küçük emrah albümüdür.
(bkz: adım adım bop)
bir ülke düşünün ki kuruluş felsefesi resmi ideoloji tarafından 1923 yılında yaratılmış gibi gösterilsin. bu topraklarda doğan ve henüz küçücük olan bizler ilkokuldayken her sabah millete bağlılık kisvesi altında aslında devlete bağlılık yemini edelim. tarih bilgimiz sadece tahrif edilmiş resmi tarih bilgisiyle sınırlı olsun. aradan 86 yıl geçsin ve biz hala aynı şeyleri tartışıp, aynı hataları yapıyor olalım. işte böyle bir ülke düşünün ve resmedin kafanızda. tanıdık geliyor mu? hoşgeldiniz türkiye cumhuriyetine!

bu ülkenin kuruluş felsefesi, temel aldığı dünya görüşü zaten faşist eğilimlidir üstadım. tek vatana sıkıştığı düşünüp o tek vatanda yaşamanın yegane çaresinin tek millet olmaktan geçtiğini kabul eden zihniyet. planlı bir şekilde eriten, asimile eden; hatta bazı azınlıkları asimile etmeye bile gerek görmeksizin yaşadığı topraklardan kaçmak zorunda bırakan. iktidar yandaşı değilim, hele ki kemalist hiç değilim. ama bildiğim tek bir şey var o da şu:

isimleri zikredilenlerden bir kısmını zamanında miting meydanlarında izledik, dinledik. oportünizmin ne boyutlara varabileceğini tattık, insanların sınıfsız bir toplum ve yüce bir önder miti altında nasıl uyutulduğunu gördük, gözlerimizle şahit olmadıklarımızı da okuduk; yaşayanların tecrübelerini dinledik. antiemperyalist olmak için milliyetçi olmak gerekmez, zamanında vatan savunması vermiş olmak da yetmez. emperyalizm sadece sınırları dışındaki ulusları sömürmek, onları tahakküm altına almak değildir, pekala bunu sınırlarınız içerisinde de belli bölgelerde icra edebilirsiniz. isimleri sayılan adamlardan kaç tanesi ülkesi içinde sömürülenlerle ilgilendi, onları dikkate aldı? kaçı 1915'de yaşananları açık yüreklilikle konuşmaya tenezzül etti? hrant için yürürken bizler, kaç tanesi yanımızdaydı? 6-7 eylülden sonra ellerini ovuşturup " muhteşem bir organizasyondu." deme çiğliğini gösteren zihniyetten ne farkı var bu adamların? kaçı "kürt" denen varlığı dikkate aldı? "güya" sosyal demokrat olan gazetelerinde yazılan yazıları yanlış mı okuduk yoksa; kafatasçı olduğu cümle alem tarafından bilinen bir partiyle 2007 seçimleri için ittifak yapmaya kalkıp adres göstermedi mi bu insanlar? sizin sol sandığınız şey sosyal demokrasi. sosyal demokrasi de neo liberalizmin ezilen kitlelerin ayaklanmaması için ağıza çalınan bir parmak bal değil de ne?

şimdi bu güruh çıkar ortaya der ki: " şartlar o an ne gerektiriyorsa onu yaptık." işinize geldiği zaman diyalektiği kullanmayı biliyorsanız eğer; şunu da düşünün bakalım:

hayatta asıl olan ilişkilerdir, ve her ne kadar o an için önemsiz görünse de birşeyler geçmişi ile bağlantısı olduğu kadar bugünü ile bağlantılıdır; ve elbette yarını ile de bağlantılı olacaktır. ergenekon süreci muğlak, bir hukukçu olarak söyleyebilirim ki dosyada çok fazla boşluk var. hakimlerin gelen telefonlarla tutuklama kararı verdiği bir dava açıkçası. dolayısıyla yargılananlar sanık değil, şüpheli. suçları sabit oluncaya kadar da hukuki açıdan bu nitelikte kalacaklar.

ama bu vatan,millet , mustafa kemal naralarını geçiniz efendim artık, baygınlık verdi. bu süreç eğer faşist bir süreçse bunu tahlil etmeye çalışın. çalışın ki iktidara sahipken faşist olmanın ne menem bir şey olduğunu görün. çünkü sizin iktidarda olduğunuz zamanları unutmadık. dürüst olun ve söyleyin: mevzilerimizi kaybetmemek için savaşıyoruz deyin.

yeter ki bozuk bir plak gibi tekrarlar yapmayın.
(bkz: okan bayülgen e verilen ceza)
(bkz: suriye ye demokrasi götürmek isteyen diktatör)
güncel Önemli Başlıklar