bugün

çok özgün bir şairimiz. Yirminci Yüzyıl Türk Edebiyatı'nda önemli bir yere sahiptir.
''Utanç Kesiti

Çağlar birbirini görse, Ortaçağ
yüzüne tükürürdü Uzayçağının

Toplarlar ulusu çalışma kamplarına,
Sıra sıra tel karanlık, sıra sıra tel ölüm.
iner karanlıkta bir ak ses;
Yeter gayrı gel ölüm.

Binlerce eri, polisi -ayın parlaması tanık-
Barsak deşer kan içer, organ koparırlar.
Bir yamyamlıktan bir yamyamlığa,
Tarihi görmediği korkunç bir yüzle varırlar.

işte bir köyde, ey analar ey.
Ders olsun diye,
Girdi bıçak elleri Amerikanın,
Gebe kadının karnından içeriye.''

severek okuruz şiirlerini.
Cumhuriyet gazetesinin: "Siz de eski komünistlerden misiniz?" şeklindeki sorusuna; "Bana eski kelimesi fazla. Bunu söyledim, ben komünizmi seviyorum. Biz yapamadık, onlar da yapamadı Zaten büyük şeyler bu kadar kolay yapılmaz. inşallah toplum öyle bir noktaya gelecek, şimdi olmasa da daha sonra benzer bir rejim gelecek." şeklinde cevap veren Atatürkçü kimliği ve Komünistliğini ilginç bir şekilde bağdaştıran, 10 Kasım'ların değişmez ozanı.
antolojilere şiirlerinin alınmasına izin vermeyen şairdir.Edebiyat dünyasında bir dinazordur artık. sağ da sol da her nedense görmezden gelirken, genç kuşak kitap fuarlarında pamuk helvai elma şekeri yazarları kovalamaktadır ki -kendi başına ekol olan dağlarca için olmasa da -benim için yürek yaralayıcıdır
Türk şairi. istanbul'da doğdu. Yüksek öğrenimini Harp Okulu'nda tamamladıktan sonra bir süre subay olarak yurdun çeşitli yerlerinde görev aldı. On beş yıllık hizmet süresi sonunda ordudan ayrıldı. Bir süre Fransa'da kaldı. Yurda dönüşte Çalışma Bakanlığı'nda görev aldı. Daha sonra memuriyetten ayrılarak istanbul'da açtığı kitabevinde çalışmaya başladı.
ilk yazısı 1927 yılında bir hikaye yarışmasında ödül kazanarak yayımlandı. O tarihten bu yana bir çok sanat dergisinde şiirlerini yayımladı, kitap halinde topladı. Yurt içinde çeşitli ödüller aldı. Bunların yanı sıra 1967 yılında Amerika'daki Uluslararası Şiir Forumu tarafından en iyi Türk şairi olarak ilan edildi. 1956 yılında Asu kitabıyla Yeditepe, 1957'de Delice Böcek kitabıyla Türk Dil Kurumu Ödülleri'ni kazandı.
Şiirimize, tanzimattan bu yana hiçbir şairin getiremediği geniş olanaklar getirdi. ilkel insandan günümüzün insanına değin, pek çok tip ve karakterde insanı, özellikle bu insanların iç dünyalarını geniş imgeler ve parlak simgelerle anlattı. Zaman zaman Türk dilinin olanaklarını da zorlama yoluyla şiirimize yepyeni bir hava getirmiş çok verimli bir şairimizdir.

ESERLERi :

Çocuk ve Allah, Havaya Çizilen Dünya, Daha, Sivaslı Karınca, Taş Devri, Üç Şehitler Destanı, Çanakkale Destanı, Çankırın Destanı, Aç Yazı, Türk Olmak, Uzaklara Giyinmek, Dildeki Bilgisayar
(bkz: Mustafa Kemal in Kağnısı)
sevi sözcüğünü türkçe'ye kazandırmış şairdir.
kuleli askeri lisesinden mezun olmuş şairdir.
küçük iskender in yalancıyım, dağlarca bir olaydan dolayı mehmet fuat ı mahkemeye vermiş mahkemeyi kazanmış ve mehmet fuat a evini sattırmıştır. ayrıca kendisine şiirlerini veren genç şairlerin şiirlerini yırtarmış. inanasım gelmiyor ama böyle diyor öteki şair..
ulusun eli

Her ulusun
Bir ucu aydınlığa varırken
Bir ucu karanlıktadır daha

Karanlıktakilerin
Örer gözlerini
Bir örümcek

Karanlıktakilerin
örer kulaklarını
bir örümcek

her ulusun bir eli vardır
yok eder, başını kesseler bile o
örümceği de ağlarını da *
1914'te istanbul'da doğdu. Babası subay olduğu için ilk ve orta öğrenimini Türkiye'nin değişik yerlerinde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu'nu bitirdi. Orduya katıldı. 15 yıl asker olarak hizmet yaptı, Doğu ve Orta Anadolu, Trakya'yı dolaştı. Önyüzbaşı rütbesinde iken kendi isteğiyle ordudan ayrıldı. Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü'nde kısa bir süre görev yaptı. Çalışma Bakanlığı iş Müfettişi olarak istanbul'da çalıştı. 1959'da istanbul Aksaray'da "Kitap" Kitabevini açtı. Yayıncılık yaptı, 1960-1964 arasında "Türkçe" isimli bir aylık dergi çıkardı. 1970'te yayınevini kapattı, sadece şiirle uğraşmaya başladı. Yayınlanan ilk yazısı Yeni Adana Gazetesi'nin 1927'de düzenlediği yarışmada birincilik alan bir öyküydü. ilk şiiri "Yavaşlayan Ömür" 1933'te istanbul Dergisi'nde çıktı.
önde gelen şiirleri;

BiTMEYEN SESSiZLiK
AÇIK
KAFKASDAĞI MAĞARASI YAZILARINDAN
KÖTÜ
ÖLÜ
SULAR BiZDEN AKILLIDIR
TOPLAM
iKi UCUNDAN SEViŞMEK
HAYVANLARIN PADiŞAHI GECEDiR
ELMAS
ÖTELERDE ARAMAK
YABANCILAR
ANIMSAMALAR
AĞIR HASTA
ÇOK OLMAK
DIŞARDAN GAZEL
DOKUNUSUZ
ŞÖLENLER
UZUN ÖPÜ
GÜN AĞARIRKEN
DEĞiRMiLER
Uykusuz'un sayabildiğine göre bugüne dek 138 adet kitap yayımlamış olan usta.
15 Nisan Salı günü Kadıköy'deki Mühürdar Caddesi'ndeki evinde rahatsızlanarak, Marmara Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi'ne kaldırılmış olan şairimiz. kendisine geçmiş olsun diyoruz.

http://www.hurriyet.com.t....asp?gid=229&sz=21072
Akdeniz enginlerde kararmaktadır
Ama
Ben
Öyle maviyim ki.

Akdeniz bir gitmişlikle eski, uzak,
Ama
Ben
Sahibi gibiyim yıldızların.

Akdeniz seni bir daha yaratamaz
Ama
Ben
Seni bir daha sevebilirim.

doğmamış bebeğe don biçmek gibi, ölmeyen birini öldürmek. bu kadar ölümsüzken hem de. sonsuzluğa yavaş yavaş yaklaşırken... nasıl da kokuşmuş mayanız.

acıbadem kadıköy hastanesinden çıkarılmış kendisi fakat muntazaman geliyormuş. tedavisi kapsamında. doktoru mustafa bey çağırdıkça.

kendisini ziyarete gittiğimde,

"Ne korkuyorsun
Uyanıp geceleri
Ölüm yaşayacağını yokedebilir
Yaşadığını değil."

demek istiyorum ellerinden öpe öpe. sen de gidersen kim kalacak bize diye diye. beynime tükürsün isteyeceğim, hayallerime, kalbime. tükürsün ki insan olayım ben de. büyük bir insan ağzına tükürünce şifa bulacağını sananlardan olmak istiyorum sadece bir an. devam ol istiyorum fazıl hüsnü dağlarca. seni görmeden biterse her şey, ruhum açık gideceğim.
asirlik cinar deyimine tam uyan sair. bu yasta cinsel fonksiyonlarinin cok islevsel oldugunu dusunmesem de sozleriyle öleceğine dair bahis acanlarin irzina gecebilecek akla hala sahip kisidir kendisi.
eylem olarak sevmenin, sevilmeye yol açtığı olgusu:
'sevenlerin sevildiği

ben seni
seve seve
seveceksin
sen beni '
15 ekim 2008'de, 94 yaşında hayatını kaybeden şair.
allah rahmet eylesin dediğimiz şiirin büyük üstadı.
allah'tan rahmet, yakinlarina bassagligi diledigimiz buyuk ustad.
" Sanat eseri, hem bir saat gibi içinde bulunduğumuz zamanı, hem de bir pusula gibi gidilmesi gereken yönü işaret etmelidir. "

fazıl hüsnü dağlarca

- nur içinde yatsın...
yatar yatmaz
uyuyuverir çocuklar,
niye ki?
düşüne düşüne buldum bunu.

umduğunu bulamayınca
uyumasın da ne yapsın çocuklar?

mekanı cennet olsun.
Çocuklar korkunç Allah'ım,
Elleri,yüzleri,saçları.
Uyurlar bütün gece
Yok sana ihtiyaçları.

Çocuklar korkunç Allah'ım,
Bebek yaparlar haçları.
Aşina değiller hatıramıza
Severken aynı ağaçları.
Türk edebiyatının çınarı. 15 ekim 2008 tarihinde sonsuzluğa uğurlanan kişi...
Vasiyet niteliğindeki ''ölü'' şiiri:

Hangi mahallede imam yok,
Ben orada öleceğim.
Kimse görmesin ne kadar güzel,
Ayaklarım, saçlarım ve her şeyim.

Ölüler namına, azade ve temiz,
Meçhul denizlerde balık;
Müslüman değil miyim, haşa,
Fakat istemiyorum, kalabalık.
Beyaz kefenler giydirmesinler,
Sızlamasın karanlığım havada.
Omuzlardan omuzlara geçerken sallanmayayım,
Ki bütün azalarım hülyada.

Hiçbir dua yerine getiremez,
Benim kainatlardan uzaklığımı.
Yıkamasınlar vücudumu, yıkamasınlar,
Çılgınca seviyorum sıcaklığımı...

-FAZIL HÜSNÜ DAĞLARCA-