bugün

yaptığı her film küçük çapta birer başyapıt olan yönetmen.

trabzonspor taraftarı olduğunu öğrenmemle birlikte daha bir hayran olduğum ilerde bir trabzonspor belgeseli çekmeyi düşünen aşmış yönetmen.

ayrıca filmerinde ufak roller almayı sever.
mümkünse aile fertlerini de oynatır en çok da abisini.
yaşamın kıyısında isimli filmi bu yıl almanya adına oscar a aday olan iyice coşmuş yönetmen.
filmlerinde türk kültürünü elinden geldiğince yansıtmaya çalışan, insana bir çok farklı duyguyu bir film içinde yaşatabilen ve çok daha büyük başarıların sahibi olacağını düşündürten yönetmendir.
basit bir yönetmen ve daha çok ensaftır.
duvara karşı'da sibel kekilli üzgün bir şekilde güven kıraç'a konuk olur. iki ayrı odada yata bu iki kişi. sibel'in hırçıkırklarını duyan güven kıraç türkü söylemeye başlar.
bana gerçek hayatta böyle bir şey gösterenin kırk yıl kölesi olurum. bu kültür elçiliği filan değil, açık bir şekilde yereli pazarlayıp evrensel'de yer bulma çabasıdır. çok basittir.
askerlik yaparsa eger ziyadesiyle rahat yapacagi kendisine garanti edilebilir. eline dogru duzgun silah da almayacagi bariz bir gercek. yapacagi tek $ey bulundugu bolugun tanitim videosunu cekmek olur heralde. ne lan bu anti-militarist tavirlar, prim kazanimlari anlamiyorum. yok oyle red med hadiselerine girmek. vatanda$lik borcudur bu, neyden cekiniyorsun ulan?

aliden olma ay$eden dogma, ben gibiler ne yapsin peki? arada askerlik gibi bir konu varken okul, i$ guc, para pul, evlilik gibi hadiseleri du$unmekten 24 ya$inda sac dokmeye ba$ladik ki bu konular yuzunden tamamen kel olan arkada$larim var. ama cikip hicbirimiz askerlik $oyle boyle, ben elime silah almam demedik. fatih akin'in hayati bizim hayatlarimizdan daha mi degerli? memlekete faydasi varsa bizim yok mu? binbir zorlukla okuyup sonunda askere gitmek bize zor gelmiyor mu ulan sanki? ses ettik mi? etmedik. edecek miyiz? en azindan vicdandan ve humanizmden dem vurup kacmaya zemin hazirlamayacagiz.

ve kimlik bu kadar kolay vazgecilebilecek bir $ey olsaydi yuzyillardir insanlar neden bazilarinin deyimiyle bir kagit parcasi ugruna geberdi gitti? vatanda$ligi sadece bir kagit parcasi olarak gorenlerin zaten gercek humanizmden bahsetmesi gotle gobekle gulunecek bir olay. vatanda$lik = bir kagit parcasi. aferin cok iyi du$unmu$sun.
(bkz: hanım koş düzeyli bir kavga var)
bu ülkede kendisiyle aynı şeyleri dile getirebilecek çok fazla insan vardır. ancak kendisi göz önünde bulunan ünlü birisi olduğu için, askerlik konusundaki fikri herkes tarafından öğrenilmiştir.
kalıplaşmış normlar ve üstünde konuşamadıklarımızın ötesinde, kim ne düşünürse düşünsün, ülkemizi kana boğan teröristlerden ne kadar nefret ederse etsin * bir silah tutma düşüncesi bile bazıları için iç burkucudur, karşı taraf ne kadar zalim olsa da...
antin kuntin üniversitesinde zilyon yıl sürecek bir yüksek lisan yapıyorum yalanı söyleyen bir dolu korkağa karşılık askerlik yapmak istemediğini delikanlı gibi ortaya çıkıp söyleyen adam. zaten çok seviyordum kendisini, şimdi iyiden hayran oldum.

her türk asker doğar diye bir yalan uydurup bu yalana tüm memleketini inandıran, askerlik yapmayana kız ya da iş vermeyi zul sayan bir ülkenin evladı çıkıp delikanlı gibi söylemiş askerlik yapmak istemediğini. anti militarist olduğunu söylemenin hayattan soyutlanmak ile aynı anlamı taşıdığı bir ülkenin çocuğu olarak gurur duydum kendisiyle.

en güzel laf ise en sonda. "askerlik yapmıyorum diye vatandaşlıktan çıkabilirim ama bu benim istanbul çocuğu olduğumu değiştirmez." şimdi bunu yanlış anlayacak bir dolu sivri zekalı var. onları bir köşeye koyuyorum kafadan. zaten bu memlekete bu lafın özünü anlayanlar lazım. vatandaşlığın aptal bir mavi kağıt ve üzerine yazılan 10 küsür haneli bir rakam olmadığını, onun daha içsel birşey olduğunu özümsemiş bir adam olduğunu görmek daha da hoşuma gitti açıkçası.

anlayanlar gittikçe çoğalıyor ama daha da çoğalması lazım. birilerinin artık bunu kavraması lazım.

her türk asker doğmaz.
yaptığı bir filmle türkiye'yi milyonlarca insana tanıtabilecek potansiyelde bir adamı 15 ay alıp bir albayın karısını kuaförden eve götürme işine verirsen, hollywood'dan ihrac ettiğin gerizekalı filmler gençliğinin beynin ziker, kültürünün de anuna goyar tabi. sonra sende sınırda silahla bekleyip vatanı kurtarırsın.

kültür empozesine birliklerle, silahlarla karşı konulmaz örümcek beyinliler, sanatla karşı konulur...
yaptığı açıklamadan dolayı vatansever(!) kesmin tepkisini, benim de içinde bulunduğum vatan hainlerinin de(!) desteğini almış, yetenekli ve adam gibi adam olabilen sinema yönetmenlerinden birisi.
son yaptığı basın açıklamasında, önceki konuşmasının yanlış anlaşıldığını belirterek şöyle demiştir:

"Yabancı basında çıkan bir röportajımda yeralan açıklamam , benim ifade biçimimdeki eksiklikten dolayı son derece yalnış bir biçimde anlaşılmış olabilir. Hayata bakışımda silaha ve şiddete yer yoktur. Bu söyleşide vurgulamaya çalıştığım da budur.
Yalnızca Türkiye'de değil, dünyanın hiçbir ülkesinde herhangi bir sebeple elime silah almaya karşıyım. Benim tek bir silahim var, kameram ve kalemim... Kendimi daha iyi ifade edebilmenin yöntemi olarak senaryolar yazıp, filmler çekiyorum. Bu filmlerde Türkçe diyaloglar yazıp, Türkiye'den değerli oyuncularla çalışıyorum. Türkiye ve Almanya'dan insan hikayeleri ile Dünya Sinemasına seslenmeye çalışıyorum. Gördüğüm herşeyi en estetik biçimde gösteriyorum.
Bu açıklamada silaha ne kadar karşı olduğumu vurgulamak için abartılmıs bir ifade kullanmış olabilirim ve Türk vatandaşlığından çıkmak gibi bir niyetim de kesinlikle yoktur. Ben bir hümanistim ve Türkiye'yi çok seviyorum."

kaynak: http://www.hurriyet.com.t...1.asp?gid=180&sz=2797

(bkz: artık önümüzdeki kıvırmalara bakıyoruz)
almanya'da sivil askerlik hizmeti hakkinin bulundugunu göz önüne alirsak, türkiye'de silahli askerlik yapmamak istemesi gayet hümanist bir tutum olarak göze carpan film yönetmeni.
(bkz: auf der anderen Seite)
esrar kullandığını söyleyen yönetmen.
berlin film festivaline almanya adına katılması, hiç alakası olmamasına rağmen askerlik hakkındaki görüşleriyle bağdaştırılan ünlü yönetmen.

berlin film festivaline 2. sınıf ülkeler (ki türkiye'de buna dahildir) sadece toplumsal mesajlı filmlerle katılabilir sevgili sanatseverler. yani zengin ülkeler sanat yaparken fakir ülkeler sadece dertlerini anlatabilirler sinemayla. fatih akın filmini türkiye adına yarışmaya soksaydı bile film festivale kabul edilmeyecekti yani.
askerlik yapmamak için gerekirse türk vatandaşlığından çıkabilirmiş. çok ta meraklıydık.
askerlik yapma onuruna ulaşamayacak ve bu onuru asla anlayamayacak bir sanatsal(!) kişilik.
*yani bizim şehitlerimiz ve gazilerimiz boşuna mı...
Fatih Akın "elime silah almaktansa bir parça kağıttan feragat eder vatandaşlıktan çıkarım" demiş, ideolojik olarak askere gitmek istemediğini söylemiş.biz de bu milletin evlatları olarak senin filmlerine gitmeyiz güzelim.eh biz de ideoloji yapalım değil mi?*
--spoiler--
"türkiye'de askerlik maskerlik yapmam. Çok zorlarlarsa, vatandaşlıktan çıkarım. türkiye'de askerlik yapacağıma, bir parça kağıttan feragat ederim"
--spoiler--

fatih akın'ın medyada çıkan bu beyanatı doğru ise (ki artık ne doğru ne değil belli değil), bu adama denilecek tek şey "yapma kardeşim! yapma! askerlik yürek işi, vatan işi" zaten bunu diyen adamların yani "vicdani redçilerin" de askere zorla alınması iyi bir şey değidir, hatta kötüdür de! bu düşünceyi benimsemiş adama ne bir yere emanet ettirilip nöbet tutturtulur ne de eline silah verilir. zira güvenilmezdirler! o yüzden "vay hain, s.ke s.ke askerliğini yapacaksın" lafları da gereksizdir, türk ordusunun korkaklara da ihtiyacı yoktur. kaldı ki bu adam türkiyeye gelse 19-20 günlük bir askerlik yapacak! tatil, öğrenci kampı şeklin de burdur ilinde vatani görevini tamamlayacak! sonra sormazlar mı adama: "neyin derdindesin be adam" diye! yok silah almazmış da yok onu-bunu yapmazmış da... oğlum zaten sana silah veren kim! 19-20 gün boyunca kendin gibi gurbetçilerle birlikte burdur'da göl manzaralı taburunda yiyip-içip-zıçacaksınız, bunu adı da "askerlik yaptı olacak"!

edit: yurtdışında 5 yıl ve üzerinde bulunan ve çalışan erkekler tükiye'de burdur'da 1 ay bile sürmeyen bir sürede askerlik yapıyorlarmış. tabi ücreti karşılığında. herhalde fatih akın bu parayı vermeyecek kadar da fakir değildir ?
eline silah almak yerine vatandaşlıktan çıkmayı göze almış yönetmen. şimdi böyle bir açıklama yapmanın mantığı nedir. *
bildiğin asker kaçağı.
im july filmi cherry 2000 adlı bilimkurgunun konusuyla oluşturulmuş filmdir. ilham alınmıştır diyelim...
--albert einstein--
Eğer bir insan marşla uyum içerisinde yürüyebiliyorsa, o değersiz bir yaratıktır. Kendisine yalnızca bir omurilik yeterli olabildiği halde, her nasılsa yanlışlıkla bir beyni olmuştur. Uygarlığın bu kara lekesi en kısa sürede yok edilmelidir. Emirle gelen kahramanlıktan, bilinçsiz şiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nasıl da nefret ediyorum. Ben savaşı öylesine tiksinti verici ve aşağılayıcı buluyorum ki, böyle iğrenç bir eyleme katılmaktansa kendimi parçalayıp yok ederim daha iyi. Benim anlayışıma göre sıradan bir cinayet savaşta adam öldürmekten daha kötü değildir.
---

düstura uyma imkânı olmuş, ve uymuş.
avrupa sinemasinin son dönemlerdeki en önemli isimlerinden. benim icin oldukca sasirtici bir durum bu, ama öyle. bu bir gercek ve ben bunu kabul ediyorum. kendisine iki ülke de sahip cikiyor. hem almanya, hem türkiye. kendisi de, tahmin ediyorum, birini tercih ederken, digerini üzmek istemedigi icin ikisine birden sahip cikiyor. kendisinin iki kesime de ait oldugunu söylüyor. bu noktada onu illaki bir tarafa mal etmekten vazgecmek onun icin en iyisi olur saniyorum.

bu kadar iyi bir yönetmen olmasina ragmen nedense bende, yönetmenlik hususunda yeterli begeniyi kazanamamistir. o kadar güclü senaryolar gördüm ki, fatih akin'inkiler hep bunlarin yaninda bastan savma pacavra senaryolara benzer. son filmini harci tutuyorum. onu henüz görmedim. yalniz "im july" olsun "gegen die wand" olsun senaryo acisindan bir yigin eksiklik ve mantik atlamasiyla doludur. solino'nun senaryosu biraz farklidir, ama onun senaryosunu da kendisi yazmamistir zaten.

fatih akin'in entelektüel derinligi yetersizdir, daha dolgun daha vurucu hikâyeler yazmak icin. bu eksiklik biraz da bundan kaynaklaniyor.

almanya'daki türk iscilerinin dertlerini, sevinclerini, hüzünlerini, mutluluklarini her ama herseyini basarili bir sekilde islemesi ve anlatmasi konusunda tevfik baser'in eline su bile dökemez bence.
memleketi trabzon/sürmene de çamburnu beldesinde yapılmak istenen çöp depolama tesisinin yapılmaması için canla başla çalışan,"Osman Pepe bana 'Sen işini yap' demişti, ben de Çamburnu belgeseli çekiyorum" diyen

ayrıca taraftarı olduğu trabzonspor içinde "Trabzon'a her gelişimde eşime ve çocuğuma Trabzonspor ile ilgili forma ve hediyeler alırım. Kendi evimde bu sevgiyi yaşatırım. Trabzonspor 24 yıldır şampiyon olamıyor. Gerçek sevgi özlemden kaynaklanan bir hadisedir. Gençlik şampiyonluk gelmiyor diye bunalabilir. 'Trabzonspor neden şampiyon olamıyor?' diye kızabilir. Ama insan sevdiğini bırakmaz. Trabzonspor'u bırakanlar ise gerçek Trabzonsporlular değildir. Gerçekten takımını seven, iyi zamanda da, kötü zamanda da sabırla destekleyendir. 25-30 sene geçmiş olabilir. Biz yeter ki temiz futbolumuzu oynayalım, eninde sonunda şampiyonluk kupası bizim olacaktır" demiştir Akın ayrıca trabzonsporun şampiyon olması halinde Trabzonspor Belgeseli çekeceğini söyledi.
yeni günah keçisi seçilen büyük yetenek, sinema adamı.

(bkz: fatih akın ın türkiye anlayışı)