bugün

sanat gibi harika bir şiire sahip şairdir.
bir diğer beş hececi için: (bkz: yusuf ziya ortaç)
şiirleri:
han duvarları,
çoban çeşmesi,
bir ömür böyle geçti,
akıncı türküleri,
dinle neyden,
suna halkalar.

tiyatro:
canavar,
akın,
öz yurt,
kahraman,
yayla kartalı.

roman:
yıldız yağmuru.
(1898- 1973)
beş hececilerindendir.
şiire aruzla başlasada hece ölçüsüyle yazdığı şiirleriyle başarılıdır.
halkın yaşayışını anlatan, aş, memleket, düşünce konusunu işleyen şiirler yazmıştır.
şiirleriyle ve tiyatrolarıyla ünlüdür.
nasıl bir şairdir sorusuna
Senin için kandiller tutuştu kendisinden,
Resmine sürme çektim kandillerin isinden
mısrasını okumak olacaktır...
beşikten mezara kadar şiiri:

Seni istikbal için önce gelmek cihana,
Ve başkasından almak sonra geliş müjdeni.
Bir nefes dinlemeden yıllarca koşmak sana
Aramak her tarafta...Bulmamak asla seni.

Suda, rüzgarda, kışta senin sedanı duyup
Seni beyaz çiçekli dallar içinde sanmak.
Vuslatın rüyasını görmek üzre uyuyup
Hasretin azabına ermek için uyanmak

Başka bir şekle koymak hergün güzel yüzünü
Boyamak gözlerini bir siyah, bir maviye,
Tek seni hayal için süzerek batan günü
Gece mehtaba dalmak, sen de dalmışsın diye.

Seni anlatmak üzre yazıp her gün bir gazel
Geçirmek ömrü yalnız sana dâir eserle.
Saçlarını çözerek hülya dizinde tel tel
Bugün güllerle örmek, yarın menekşelerle...

Tesadüf ümidinin butiği müthiş anda
Dudağa kanla çizmek yeniden tebessümü:
Seni istikbal için artık öbür cihanda
Dosta el sallar gibi davet etmek ölümü.
yapraklarla dökülen acı bir güz yağmuru
beni gözyaşı içmiş çevrem kadar ıslattı
sensin diye inledim kim gelse bana doğru
kim gitse sensin diye yüreğim hızla attı

bütün bir gün bekledim sığınıp bir serviye
esen rüzgarlarla döndü yarı yoldan dileğim
son geçen yolcu sordu: beklediğin kim? diye
beklediğim mi? ben ah onu nerden bileyim

bir kaldırım taşını bağrına basıp yatan
çıplak adam soğuğu nasıl içten duyarsa
nasıl aç yavrusuna binbir masal anlatan
dul ananın içinde dinmez bir ağrı varsa

benim de ufkum geniş benim de kollarım dar
çekiyorum varılmaz güneşlerin yarısını
çekiyorum aç kadar çıplak kadar
gönüllüsü olmayan bir gönül sıtmasını.

faruk nafiz in en beğendiğim şiiridir.
haşmetmeaplarının emriyle adı fazıl hüsnü dağlarca olarak değiştirilecek şair.
ya da sanat adlı şiiri bundan sonra dağlarca külliyatında geçecek.
"Sana çirkin dediler, düşmanı oldum güzelin,
Sana kafir dediler, diş biledim Hak'ka bile.
Topladın saçtığı altınları yüzlerce elin,
Kahpelendin de garez bağladım ahlaka bile..." *
beş hececilerden biridir ,şairliğinin ilk yıllarında aruzla şiir yazan şairin mazlum tiyatro eserleridir mevcuttur
veraset adlı şiiri güzel eserlerinden birisidir:

Ninem beşyüz altına satılmış bir esirdi,
Dedem beşyüz altını sayan bir derebeyi:
Köpek kanı, kurt kanı biri birine girdi,
ikisinden meydana çıktı bir kurt köpeği.

iki zıt cevheri var nabzımda vuran kanın,
Biri elpençe duran, öteki durduranın.
Duygum sana taparken düşüncem bir hayvanın,
Sırtında bir kadınla aşar karşı tepeyi.

Ben ninemden muhabbet, dedemden kin almışım,
Çini bir kase kadar başkadır içim, dışım.
Elini öpmek için yalvarsa da bakışım,
Isır diye tepinir gözlerimin bebeği...
şairiyle adaş bir de mimardır. ytü eski proflarındandır.
pendik ilçesinde adını verdiği her sene öss'de 0 çeken serseri yuvası okul.
onuncu yıl marşının sözlerini, behcet kemal çağlar ile birlikte yazmışlardır...
Bin fersahtan duyarım kimle gülüştüğünü,
Alnından öz kardeşim öpse ben irkilirim.
Değil yalnız ardına kimlerin düştüğünü,
Kimlerin rüyasına girdiğini bilirim.
kızıma

vücut, akan bir sudur,
adem,bir umman, kızım.
hayatın aslı budur,
gayrısı yalan kızım.

mademki bir ırmaksın,
çağlayıp akacaksın,
niçin derdiyle aksın,
seni bu devran, kızım?

gönlünü sal sevince,
düşünme fazla ince.
oku, vakti gelince,
bahtına meydan, kızım.

ömründe dört fasıl var,
üçü kış, biri bahar.
çalış ki görmesin kar
sendeki nisan, kızım.

gül mateme uzaktan,
ne çıkar ağlamaktan?
sen ayrılma şafaktan,
geceler zindan, kızım.

neş'eli ol neş'eli,
varsın desinler deli!
eğlenmeli, gülmeli
her gün, her zaman, kızım.

gençlik tutulmaz elle,
geçirme boş emelle.
sen bunu böyle belle,
güzel kızım, can kızım.
1927
keşke daha üretken olsaydı denilebilecek şairlerdendir.
" akin " isimli milliyetciligi muhafaza eder bir piyes yazmistir. Lakin bu eseri kendi istegiyle degil ismarlama ve emirle meydana getirmistir. komunist egilimleri olan bir zevattir haddi zatinda. Tum hayati boyunca kandindan ve hovardaliktan bahsetmis, hatta zaman zaman isi daha ileri goturerek ahlaksizliga vardirmistir. Bakalim bu degerli bir buyugumuz! su assagidaki misralarinda ne demis ;

Duymadim kimsede asla etinin lezzetini
dislerim gecti de kac yuz kadinin kalcasina..

daha fazla soyleyecek birsey birakmamistir bu misralariyla..
önde gelen şiirleri;

SEN NERDESiN
KISKANÇ
HAN DUVARLARI
ÇOBAN ÇEŞMESi
ALi
ERiYEN ADAM
FiRARi
SON AŞIK
HÜSN-Ü AŞK
18 Mayıs 1889'da istanbul'da doğdu. 8 Kasım 1973'te Akdeniz'de seyreden Samsun gemisinde yaşamını yitirdi. Türk şiirinde "hecenin 5 şairi" diye bilinen şairlerden. Bir süre Tıp Fakültesi'nde öğrenim gördü. Kayseri, istanbul ve Ankara'da uzun yıllar öğretmenlik yaptı. istanbul'dan milletvekili seçildi (1946-1950). 27 Mayıs 1960'tan sonra bir süre Yassıada'da tutuklu kaldı. ilk şiirlerini aruz vezniyle yazdı. Sonra heceye ve serbest şiire döndü. Anayurt adlı bir dergi çıkardı. Yenilikçi edebiyatımızın geçiş döneminde Anadolu gerçeğine açıldı. Türkçenin gelişmesine büyük katkıları oldu.
(bkz: ali)
han duvarları ve intizar adlı nadide şiirlerin şairi
Faruk Nafiz,1898 yılında istanbul'da doğdu. Babası Hazine-i Hassa Nezareti ser müfettişi Süleyman Nazif Bey; annesi,Fatma Ruhiye Hanım'dır.
Faruk Nafiz ilk tahsilini Bakırköy Rüştiyesi'nde yapmış,orta tahsilini Hadika-i Meşveret idadisi'nde tamamlamıştır. Yüksek tahlil içinde bir müddet tıp fakültesine devam etmiştir.
Daha tıp fakültesinde talebe iken neşrettiği şiirleriyle dikkati çeken şair,kısa zamanda şiir ve sanat çevrelerinde tanınmıştır. Onun ilk şiirleri Peyam-ı Edebi'de,Edebiyat-ı Umumiye mecmuasında,Yeni Mecmua'da Ümid mecmuasında,Şair,Büyük Mecmua,Nedim mecmualarında;Birinci Kitap,ikinci Kitap gibi isimlerle,sekiz kitap halinde çıkan,şiir-nesir ve hikaye kitaplarında ve Yarın mecmuasında neşrolunmuştur.1917-1918'de ileri gazetesi yazı heyetine katılan Faruk Nafiz,1922'de bu gazetenin temsilcisi olarak Ankara'ya gitmiş,aynı yıl Kayseri Lisesi edebiyat öğretmenliğine gönderilmiştir.1924'te Ankara Erkek Muallim Mektebi, 1925'de Ankara Kız Lisesi edebiyat öğretmeni olmuş,ayrıca Ankara Lisesi'nde edebiyat okutmuştur. 1932'de istanbul'da Kabataş Lisesi edebiyat öğretmenliğine atanan şair,bu lisedeki öğretmenliği sırasında ayrıca Amerikan Kız Koleji'nde yıllarca edebiyat dersi vermiştir.
Faruk Nafiz 1946'da Demokrat Parti'den istanbul Milletvekili seçilmiş ve onun mebusluk hayatı 27 mayıs 1960 ihtilaline kadar devam etmiştir.Bu ihtilalde bütün milletvekili arkadaşlarıyla birlikte tevkif edilerek Yassıada'ya gönderilen şair, Haziran 1960'tan eylül 1961'e kadar burada kalmış ve daha sonra beraat etmiştir. Bu hadiseden sonra siyasi hayatına devam etmek istemeyen şair, sadece Yassıada'da arkadaşlarıyla birlikte maruz kaldığı acı baskıyı çok kuvvetli ve çok manalı dörtlükler halinde namzederek, vaktiyle yazdığı Han Duvarları şiirine mukabil, Zindan Duvarları adıyla yassı bir kitap halinde neşretmiştir.
Ankara ve istanbul'da edebiyat öğretmenliği yaptığı yıllarda, Güneş, Tavus, Hayat, Yedigün ve bizzat çıkardığı anayurt mecmualarından başka, Ankara ve istanbul'un çeşitli gazetelerinde şiirler, fıkralar ve makaleler neşreden Faruk Nafiz yine istanbul'da Akbaba ve Karikatür gibi mizah mecmualarına Deli Ozan ve Çamdeviren takma adlarıyla mizahi ve satirik manzumeler yazmıştır. En son şiirleri isimsiz kıt'alar başlığı altında Kubbealtı Akademi Mecmuası'nda yayınlamıştır.Faruk Nafiz 1973 yılında öldü.

ESERLERi:

Faruk Nafiz'in belli başlı eserleri,şiir kitapları ile,manzum ve mensur tiyatrolardır. Şairin ayrıca roman ve mizah vadisinde yazılmış ve kitap halinde neşrolunmuş eserleri de vardır.

Şiir Kitapları: Şarkın Sultanları(1918), Gönülden Gönüle(1919), Dinle Neyden(1919), Çoban Çeşmesi(1926), Suda Halkalar (1928), Bir Ömür böyle geçti (Seçme Şiirler,1933,4 defa basılmıştır.), Elimle Seçtiklerim (1934), Akarsu(1936), Tatlı Sert(Mizahi şiirler,1938), Akıncı Türküleri(1938), Heyecan ve Sükun(1959), Zindan Duvarları(1967), Han Duvarları(1969)

Tiyatro Eserleri: Canavar(1965),Akın(1932),Özyurt(1932),Kahraman(1933),Yayla Kartalı(1945). Şairin bundan başka ilk Göz Ağrısı isimli,bir piyes adaptasyonu vardır.

Mektep Temsilleri: Bir Demette Beş Çiçek(1933),Yangın(1933)

Roman: Yıldız Yağmuru(1936),Ayşe'nin Doktoru(1949).
Faruk Nafiz Çamlıbel
istanbul'da doğmuş (1898), ilk ve orta öğretimini Bakırköy Rüştiyesi ile Hadika-i Meşveret idadisi'de tamamlamıştır. Daha sonra Tıp Fakültesi'ne girmiş, ancak tamamlamadan ayrılmıştır. Ati gazetesine girerek yazı işlerinde çalışmıştır. (1917 - 1918). Aynı gazetenin temsilcisi olarak Ankara'ya girmiştir (1922). Çamlıbel sonraki yıllarda Kayseri (1922 - 24), Ankara (1924) ve istanbul'da (1932 - 1946), çeşitli okullarda edebiyat öğretmenliği yapmıştır.

Daha sonra politikaya atılan Çamlıbel DP'de istanbul Milletvekili olarak parlamentoya girmiştir (1946). 27 Mayıs 1960 askerî müdahalesine kadar aralıksız milletvekilliği yapan Çamlıbel, müdahale sonunda öteki DP milletvekilleriyle birlikte tutuklanarak Yassıada'ya gönderilmiştir. 15 ay tutuklu kaldıktan sonra suçsuz görülerek serbest bırakılmış, sonraki yıllarını Arnavutköyü'ndeki evinde geçirmiştir. Faruk Nafız Çamlıbel, bir gezi sırasında Samsun vapurunda ölmüştür (8 Kasım 1973).
en son niran unsalın söyledigi

''sakın bir soz söyleme yuzume bakma sakın,
sesini duyan olur sana goz koyan olur..''die devam eden intizar şiirininde yazarıdır.
han duvarlarinı ve coban cesmesini yazan sanatçıdır.