bugün

yadsınamaz bir gerçektir. apayrı iki dünyanın insanının bir arada yaşaması imkansız. ne zengin fakire, ne fakir zengine asla ayak uyduramaz. her konuda fakir, zenginin hayat ve yaşam standartlarını fazlasıyla aşağıya çekecektir. fakir istese de zenginin yaşam hayat ve yaşam standardına çıkamaz. zenginde fakirin, hayat ve yaşam standardına inmez, istese de inemez. çünkü bolluğun ve ferahın tadını fazlasıyla almıştır.
Fakirlerin hayat kalitesinin yükselmesi için ve bir avuç zenginin fakirleri sömürüp lüks ve şatafat içinde yaşamalarına son vermek için tek çare sosyalizm'dir.

Tüketici hakları derneğinin hesaplamalarına göre, 2021 yılı Haziran ayı itibarıyla Türkiye'de 16 milyon aç, 50 milyon da yoksul insan yaşıyor. Yani bir yıl önce bugün Türkiye'de 66 milyon yoksul yaşıyordu.

Şimdi bu sayının daha yüksek olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

Nüfusu 84 milyon olan bir ülkenin 66 milyonunun yoksulluk içinde yaşaması o ülkede zaten hayat kalitesinin yüksek olmadığını gösterir.

Bu arada,

Türkiye işçi Sendikaları Konfederasyonu'nun Mayıs ayı raporuna göre türkiye'deki yoksulluk sınırı 19 bin 602 TL.

Peki kapitalist sistem fakirlere neyi düşündürtüyor? Neyin hayalini kurdurtuyor? Onu da John stainbeck söylesin.

“Fakirler, kendilerini sömürülen bir sınıf olarak değil, geçici olarak sıkıntı yaşayan milyonerler olarak görmektedir.”
Ya bıkmadınız şu çarelerden. Şu "tek yol sosyalizm" diyen arkadaşların kaçı eline geçen parayı bölüşüyor, gidip bir fakire yardım ediyor merak ediyorum. Onlar sadece zenginden alınsın fakire verilsin diyorlar. O zaman sen de bu ülkedeki çoğu kişiden zengin sayılırsın, önce sen ver.
(bkz: kapitalist sistemde komünist gibi yaşanmaz)