bugün

Sosyolojinin cevap vermesi gereken en kral sorudur.

Bana göre cevap anarşiden korkulması. Anarşi en geniş sınıfın üstünde durduğu zeminin çökmesidir. Zenginler bu durumda bir çıkış bulabilir ama fakirler o göçüğün altında kalır korkusu.
babana sor diye cevaplanması gereken soru.
Allah kızar
Devlet kızar
Din adamları kızar.
Olmayınca aramıyorsun.
Ama ben ederim hakkım olanı almayı isterim bu hayattan en azından.
Isyan ederler tabi ki kimse onları takmadığından farkedilmiyor. Ya da güclü olmak zorunda oldukları için..
Şu devirde isyan etmek geçerli olan başlıca dayanak yoktur ellerinde: para.
Fakirler mücadeleyi sever. Sabırlıdırlar. Mütevazidirler. Yardımseverdirler. iyilikseverdirler. Ayrıca genel olarak mutludurlar. Siz süper zenginleri mutlu mu sanıyorsunuz? Hayır pek çoğunun elinden parasını alsan sudan çıkmış balığa döner.
Azla yetinirler. Aç gözlü değillerdir bazı milyonerler gibi.
cesaret yoksunluğu, tembellik, yolunmaya alışmış olmak vb birçok nedeni var. hiçbiri geçerli olamaz bana göre. halkın birbirine kenetlenmesi lazım. gerisi gelir zaten.
Safkan fakir oldukları için.
Çünkü her zaman bir yerlerde kendinden daha kötü durumda olan kişilerin olduğunu bilir.

(bkz: şükretmek)
Kimse ay başında alacağı parayı kaybetmek istemez zira.
içten içe güce karşı derin bir korku ve saygı besledikleri için.
fakirliği geçici sanarlar.
elhamdülillah müslümanım Ama Sorunun cevabı tabi ki Din.

Oysa ki Allah'ın gönderdiği din bu değil.
isyan bile belirli bir maddi kaynağa dayanir. Bir fikir 3 sekilde basarili olur. Inancli bir kadro, maddi guc ve fikrin kendisi.
Aptaldırlar, aptal oldukları için fakirdirler zaten. Toplumun çoğunu oluşturup da azına köle olabilmek için aptal olmak gerekir.
Bunu konuya değinmek istiyorum umarım bu entryim anlaşılır.

16,17,18,19 yy baktığımız zaman alt tabakanın ayaklandığını hep görürüz. Misal Osmanlıda celalili ve yeniçeri ayaklanmalarıyla karşılaşırız. Bunlar sadece padişah otoritesine karşı ayaklanmıyorlar. Çoğu ekonomik ve sosyal yaşam koşullarından dolayı ayaklanmadır. Halkta bir karşılığı varsa bu isyan büyür. Eğer yoksa padişahlar tarafından kolayca bastırıldığını görürsünüz.

Bizim sorumuz şuydu Neden "şu an " ayaklanmıyorlar ? Bu soru geçmişe bakıp bugünü sorgulamaktır ama geçmişin yaşam koşullarını ele almayız bana göre;

Fakir dediğimiz zaman sosyal koşullar aklımıza gelmiyor... aklımıza direk ne geliyor ? ekonomi tabi ki. 21yy fakir tanımlaması elinde bulundurduğu para miktarı hatta 2000 yılından sonra küresel ekonomi yüzünden bu tanım değişmiş elinde bulundurduğun mal miktarı yani araba,ev,arsa, iletişim araçları telefon bilgisayar vs...

Daha iyi anlamak için şunu örnek vereceğim. Misal sende range roverin en yeni kasası var. Güzel bir telefonun var. Ahali sana "cebinde ne kadar para var ?" diye sormaz. Nasıl aldın der ? Günümüz borç sisteminin yarattığı birşeydir. Belki o arabayı o telefonu banka kredisiyle aldın yada başka birşey... yani olmayan parayla bir mal sahibi oldun. insanlarda karşılığı şudur "ulan bunun range rover var kesin zengindir " gibi bir ithamda bulunur yani keseni sorgulamaz. Orta sınıf için range rover doğru bir örnek olmayabilir buna renaultun orta sınıf arabasınıda ekleyebilirsiniz anlamak maksadıyla verilen örnektir. Yani çıkartacağımız sonuç şudur. Paran yok ama malın var bu da zenginlik göstergesidir. Herkes zenginler kulübünde olmak içinde borç batağına girer. Bu da modern köleliğin doğuşudur.

Şimdi totalde şöyle bir değerlendirme yapalım eskiden kafe,araba,telefon, bilgisayar gibi olaylar yoktu. Yani insanların elinde kaybedeceği fazla birşeyde yoktu. Bu nedenle kaybetme korkusu olmayan insanlar çıkar yolu arar halk değimiyle "ya herro ya merro " diyerekten kendine bir çıkış yolu arıyordu. Kaybedecek birşeyi olmayan insan ne yapar ? Aklımıza bu soruyu getirdiğimiz zaman o zamanın koşullarını anlayabiliriz.

Misal 21yy artık herkesin eline kaybedilecek birşey verilmiştir. Birde sosyal koşullar çok elverişlidir. Aylık maaşınla bir araba alabilirsin ? Yada bir telefon ? Her kesimin elinde mutlaka bir telefon,bilgisayar,araba vardır. fiyatına göre değişir ama vardır. Bundan mütevellit kaybedecek çok şeyide vardır. Aylık aldığı parayla kısa bir gezinti yapabilir yada başka şeyler. Yani oyalanacağı kafasını meşgul etmeyeceği mutlaka birşey vardır.

Şunu diyebilirsiniz ulan zaten fakir maaşı az yaşam koşullar düşük neden isyan etmesin ?

Etmez azizim etmez... üretim ekonomisinden dolayı herkes kendi hayalinin kapasitesine göre birşeylerin sahibi olmuştur. Fakir denilen insanın bile illa ki kaybedeceği birşey vardır. Belki zor bulduğu işi ? belki karısı ? belki çocukları ? hatta zorla aldığı o evindeki küçük eşyaları ? Bazen fakir dediğimiz insan "başlarım ulan bu hayata " diyebilir ama sigarasını yakar (düşüncelerden kurtulma isteği) acılı bir türküsünü açar (tesellisi) düşünür. Yarın kalktığı zaman hayatına kaldığı yerden devam eder bu da kısır döngüyü getirir. velhasıl bunca kurulu düzen karşısında kim isyan eder ? etmek istese şöyle arkasına bakar kaç kişi bu kölelikten çıkmak ister onca korkusu karşısında....
Çok ses ederlerse atom bombası yiyeceklerini bildikleri içindir.
sistem fakire her zaman zengin olabileceği umudunu verir de ondan ve bu örnekleri insanların gözüne gözüne sokar.

fakirin en nefret ettiği kesimlerde yine fakirlerdir.

aslında sistemin bütün ötekileri kendi dahil olduğu sınıftan bir yandan da nefret eder.

onların içinde değerli olanın kendisi olduğunu iddia eder hep.

bu kadınlar için böyledir.
aleviler için böyledir.
elbette kürtler içinde böyledir.
çünkü tamahtkardır. dünyadaki fakirliğin sebebi fakirleri doyuramadığımızdan değil zenginleri doyuramadığımızdan kaynaklanıyor.
çünkü hepsi çomardır. bir iki çuval kömüre kanarlar ve çomaristan liderlerine oy verirler.
dinle afyonlanmışlardır.

dünyada bulamadıkları adaleti ahirette bulacaklarını sanırlar.
çünkü zengin(sorumsuz ve kötümser) şerefsiz insanlar, zenginliğin yanı paranın mutluluk getirmediğini, her şeyin para olmadığını, toplumsal ve ailesel değerlerin paradan daha önemli olduğunu, çok paranın maneviyatı bozduğunu fakirlere ezberletip beyinlerine yerleştirmiştirler. fakire sorsan çok paran olsa ne yaparsın diye. çıkar kendime ev, araba alırım der. yani fakirliği bu denli alıştırmış ve zenginliği bu denli uzaklaştırmışlar. Yani demem o ki “Fakire şükretmeyi öğrettiler ki zenginin düzeni bozulmasın”
mide boş gece hurda toplamış köşede bir yerde yorgun oturuyor. Belki de şanslarını farklı dünyada aramak istiyorlardır ?