bugün

(bkz: belki de paraları yoktur dostum ha)

tanım: maddi durumu kötü olan insanların, olanlar kadar iyi giyinememesi durumudur. muhtemelen maddiyattandır.
tiksinc bir durum. bazen igrenc kokarlar boyle, boouugghyyk!

ek: ab onundeki tek engeldir bunlar. hatta ergenekon soylentileri bile dolasiyor.

edit: bir daha ironi yapanin kafasina sicayim.
ilginç bir şekilde benim de dikkatimi çeken olay. niyeyse çok kötü giyiniyor bunlar. hayır piyasada onca moda dergisi var; git, al, oku, sınıf atla di mi? neyin peşindeler bazen hakikaten anlamıyorum!

(bkz: yok anam yok yaşanmaz istanbul da)
Başlık bir facia içeriği ayrı bir facia, isviçrede mi yaşıyoruz? Yemek için ekmeği olmayan halk açlıktan kaburgaları sayıldığı için,üzerlerine en şık markayı da giyseler yakışmayacaktır. Millet açlık derdinde açılan başlığa bak, resmen rezalet. Ha bir de derler ya ne elbiseler gördüm içinde insan yok,o geldi bir de aklıma nedense başlığı görünce.
zengin insanların çok kötü giyinmesinden daha beter olmayan durumdur.

niye her şeyi maddiyata yoruyoruz ayrıca? zevk denen şey parayla alınsaydı süreyya yalçın kişisi düzgün giyinirdi en başta.
(bkz: t-shirt bulamıyorlarsa tuvalet giysinler) *
fakirlik başka pislik başka. insan fakir olsada temiz giyinmelidir. giyim bir bakıma insanın karakterinin belirtisidir. giyim ayrıca zevk işidir. fakir insanların elbiseden önce yeme ve barınma ihtiyacı vardır. güzel giyinmek marka giyinmek değil. önemli olan elindeki elbiselerden güzel bir nüans oluşturmaktır. sadece giyimde insanları değerlendirmeye yetmez...
"yoksul insanların çok iyi giyinecek parası olmadığından dolayıdır." herkes anasının karnından zengin doğmuyor. birileri yoksulluktan parasızlıktan giyinemez, diğerleride paranın çokluğundan saçmalar durur işte..
-fetiii, olım çok rüküşün laaa, heheee
-yuh, daha yeni 10 senesi oluyo lan, ne rüküşü, gıcır gıcır evelallah...kendinkine bak sen!
-olım ben bunu nerden aldım biliyon mu! bit pazarının en daşşaklı seyyarı sansar necmiden *
-kaça aldın ki?
-vala o zamanın parasıyla 5 kuruşa
-ne zamanki o zaman?
-bizim rahmetli sansarın bıyıkları yeni terlemişti...öldü işte yaşlılıktan, avaz avaz bağırmaktan, sen hesap et işte...

öyle iğrençler işte bu fakirler, ıyyy, öldürcen hepsini, kurtulcan kötü giyinenlerden...
nasıl giyindiklerinden önce, ellerine ayda kaç para geçiyor diye sorulması gereken kişi. ayrıca realiteden de bahsedildiği üzere, o insan için ne giydiğinin bir önemi yoktur, onun için önemli olan akşam ne yiyeceğidir, evine nasıl yemek götüreceğidir asıl önemli olan. kötü giyinmelerinin asıl sebebi, giyimini düşünene kadar, düşünmesi gereken birçok şey olduğudur.
nasreddin hoca boşuna dememiş, ye kürküm ye diye, sözlük bile böyle düşündükten sonra. biraz empati.
fakir acisindan bakarsan (bkz: hangi giyim)dir... * * * *
son dönem modernizm açılımlar incelendiğinde, aslında yanlış bir saptama yapılmış olan genelleme. zira yeni modern gençliğin, çıkış noktası itibariyle postmodern dış görünümü yenilik olarak dayattığı, bunu da kapital pazarlama mantığı ile gözümüze soktuğu bir yanılgıdır. çarşıda, pazarda o kadar rahatsız edici görüntüler ile karşılaşmaktayım ki bu durum artık farklılaşmanın benzeşmesi ile tikyy-yozlaşmış bir şekilde normalleşmiştir. tam olarak anlayamadığım bir başka durum ise elit kesim şeklinde tanımlanan zümreler ile al tabaka arasında, aynı şeyler giyinilse dahi ortaya konulan farklılaşma. yoksa parası var diye o her b.ku yiyecek alt tabaka da b.k yemese de sürçülü ihsan eyleyecek. yok öyle yağma tikyy can...

(bkz: kıt beyinlerin tikyy olması)
(bkz: tikyy jargonu)
hayatta ev geçindirme sorumluluğunu almamış dar bakışlı bünye zırvalaması.yurdum insanının yüzde doksanı ay sonunu getiremiyorken, millet borçla yaşıyorken, evinde yiyecek ekmeğe muhtaç kalmışken nasıl gidipde eline geçen üç kuruş parasını pahalı kıyafetlere ve kaliteli parfümlere versin ki.
(bkz: uzaktan davulun sesi hoş gelir)
(bkz: ne insanlar gördüm üstünde elbise yok)
kime göre kötü olduğunun ciddi anlamda sorgulanması gereken iddiadır.

kötüyle kastedilen kiç* olma durumuysa, fakir bir insanın sosyokültürel arkaplanında "aman da estetik oldu mu bu" tarzı bir soruya pek yer olduğunu düşünmüyorum. fakir insanlar ister istemez giyimlerini daha pragmatist* bir kaygıya dayandırarak belirler. üstelik kırsal ve kentsel farklılaşmalar vardır, ve fakirlik kavramının sosyolojik** tanımı ile sosyal alanda belli grupların ve sınıfların algılayışı arasındaki uyuşmazlık da dikkate alınmalıdır. sosyolojik olarak fakirlik, kişilerin ve grupların toplumsal kaynaklardan yoksunlukları olarak algılanabilir, ama burssuz bir bilkent öğrenci grubu için renault lagunası olan bir arkadaşları da fakir olarak tanımlanabilir.

yani toplum içinde fakirlik, ekseriyetle yukarıdan, kendini zengin görenler tarafından tanımlanır. bu yüzden "fakirlerin kötü giyinmesi" yaklaşımı fakirlerin mahiyetinden çok, zenginlerin fakirleri nasıl düşündüğüne yönelik bir çıkarıma izin verebilir, eğer böyle bir genelleme mümkünse.
Sevgiyle bakardık,tüm insanlara
Nefret, kin bilmezdik, böyle değildik.
Düşkünü kollardık, kucak açardık.
Garibe gülmezdik, böyle değildik.

Yalan riya yoktu, sözler senetti.
Selam her kapıyı açan biletti.
Sevgi, saygı vefa aynı niyetti
Dostluğu silmezdik, böyle değildik.

Sabır vardı, şükür vardı, sır vardı,
Edep vardı, haya vardı, ar vardı,
Gönül vardı, sevda vardı, yar vardı,
Sevgiden yılmazdık, böyle değildik.

mustafa yıldızdoğan
zevklerinden değil maddi durumlarından kaynaklanan durumdur.
asıl gerçek bir zevk faciası duymak istiyorsanız şuna bakın:
(bkz: milyarlarla oynayan yurt kantincilerinin çeşitli bölgelerinden rengi atmış pantolon, pislikten geçilmeyen ayakkabı ve çirkin hırkaları)
(bkz: şakaysa komik değil)
(bkz: ciddiyse biri bana parmak atsın)
öncelikle kendimi tutamıyorum kusura bakmayın *
(bkz: aferin çok iyi düşünmüşsün)

eveet sözlük. işte yurdumun en büyük sorunlarından birisini daha dile getiren başlık. öncelikle bu müthiş tespiti için arkadaşımıza teşekkürü bir borç görürüm kendime. neden şu fakir insanlar pardon insan dedim fakirler modaya uymaz ki. hay allahım anlayamıyorum yani bir insanın modaya uygun giyinmemesinin sebebini. paran mı yok tamam olmayabilir ama sonuçta yemeğe, suya , çocuğunun ilaçlarına para harcıyosun demi ,kes ordan, git cevahir e. hay allahım bu fakirler beni çıldırtacak. alfonso viskim nerde kaldı yavrucum .

ilginç bi şey tabi aylardır sözlüğü rahatsız etmeden duran bu entrymin birden başlığı tanımlamıyor diye silinmesi. tanımlayalım o zaman;

kişinin kendine yakışanı giymesidir.
mecburiyettir.

çünkü o insanın güzel giyinip güzel gözükmek gibi bir amacı yoktur. geçim derdi denen illet tarafından yönetilmekte olan düşünceleri, ev giderleri, çocukların giderleri, borçlar morçlar derken kişinin kendini güzelleştirme gibi bir hissiyat içinde olması mümkün değildir! kimse de kalkıp:" ama efendim insanın kendine, çevresine saygısı olur, biraz şık giyinir değil mi ama..." demesin, cevap veririm:

(bkz: siktir lan)
"cok kotu" diye açlar için tasarlanmış kendinden sıkılmış kemerli pantolonla ilgili durumdur.

(bkz: fakir insanların düşük bel cok kotu giymesi)
ikinci el kiyafet giydikleri icindir.
dedikodusunu yapip uzmeye degmez.
ulan o da bi şey mi ne insanlar gördüm içinde elbise yok, ne elbiseler gördüm amına koyum acayip pahalı. fakir adam giyinmesini bilmez. iki tişört iki pantolon bütün bir yaz geçer gider. hayır niye gidip yeni bi şeyler almazlar hiç anlamam. onu geç de hacı geçenlerde bi arkadaşı gördüm acayip fakir amına koyum. öyle böyle değil. ayakta barnak arası terlik, üstte aloha mavi-turuncu kapri, onun üstünde göt desenli metal tişörtü, onun üstünde fötür şapka, onun altında cenaze namazı gözlüğü. onun hemen sağ ve sol taraflarında bilimum metal alet edavata benzer küpeler. yuhh amına koyum dedim ya insan bu kadar mı fakir olur. cebine üç beş kuruş bi şi ler verdim. git adam gibi bi şeyler al dedim üstüne başına. amına kodumun fakirleri hiç iyi giyinmez ki zaten. madem giyinemiyorsun giyinme amına koyum. giyinme yani, doğal ol azıcık.
(bkz: fakir cardin)
"nice insanlar gördüm üstünde elbisesi yok. nice elbiseler gördüm içinde insan yok."
(bkz: mevlana)*
güncel Önemli Başlıklar