bugün

hiçbir şekilde kendilerini kasmadan, ve hiçbir şekilde bir beklentileri olmadan verdikleri selamın, ortaya saçtıkları gülücüğün ve sordukları halin-hatırın, sırf kişisel iletişimin, insan benliğinin, ruhun bir ihtiyacını olduğunu hissedip o yüzden hiçbir kişiye esirgemeyenlerin yüreğidir.
tutamaz, her insan. yanar elleri. uzaktan izlemekle yetinirler o muhteşem insanlardaki muhteşem sadeliği.

kimisine göre rezilliktir yaşadıkları hayat. kimisine göre ise muhteşem bir sadelik. paradan, hırstan, gündelik yaşamın tüm rezilliklerinden soyutlanmış, kendi halinde, ama bencil olmayan. toplumun içinde ama sosyal olmayan bir yaşam stilidir o.

şıktır. her insana yakışmaz. bazıları, çöp bidonları dibinde verirken son nefesini bazıları gülücüğünü hiçbir zaman eksik etmez. bazıları, sadece çiçek satarken insanlara. bazıları, avuç açıp, para ister.

güzeldir her biri. zengin olup da b.ktan bir kalbe sahip olan diğerlerine göre hepsi katbekat güzeldir.
para insanlığın ve ruhun törpüsüdür sözünün ispatçısı söz öbeği. para denen kancık-tanrı insanı zalimleştirir. hırs, parayla doğru orantılıdır. trilyonlarca param olacağına, göğsümde bir elmas taşımayı tercih ederim.
hırsız yolsuz tiplerin hepsinin fakir insanlar olduğu gerçeği ile çürüyen önerme.
sokakta çöpleri karıştırarak geçimini sağlayan,gerçek çevreci kişi (A) ile balkonda gelen geçen insanları gözlemleyen teyzecik (T) arasında geçen konuşma bu kişilerden birinin örneğidir.

T: Oğlum çöpleri karıştırıyon bari kapağını kapat!
A: Açık kalsın anne kediler yemek yesin, onlarda canlı.
(bkz: elmasa su değdikçe kararır)
yaşadığımız dünyada her şeyin bir ölçü dahilinde verildiğinin en basit kanıtlarından birisi olan önermedir. kimisi doğuştan şanslıdır , ailesi zaten kendini kurtarmış üstüne üstlük o yeni doğan can hayatı boyunca hiç çalışmasa bile hayatı garantidedir... kimisi ise doğuştan 1-0 yenik başlamıştır hayata. bırakın kendini kurtarmayı , ailesi canla başla çalışsa ancak karınlarını doyurmaktadır...

bütün bu olumsuzluklara rağmen , işte o mizan , işte o ölçü devreye girer. zenginden alıp fakire verir. para mı? değil tabi ki... verdiği tek şeyler , tevazu , şükran duygusu , umut ve yine de yaşayabilmek için çırpınma hevesidir. zenginde bu yoktur büyük ihtimalle. çünkü ihtiyacı da yoktur... bütün bu duyguların toplandığı bir kalp ise elmas gibi olmaya makumdur zaten arkadaşım. başka şansı da yoktur.

dediğimiz gibi o denge sağlanmıştır öyle ya da böyle. kiminin parası , kiminin duası vardır hep... bazıları vazgeçer , kendisine verilenler az gelir , daha fazlasını ister. yolunu şaşırır. hem fakir , hem de kötü damgası yer... ama keyfinden de yapmaz belki... açlıktan ekmek çalan bir çocuğa kim ne diyebilir? kim ona sen kötüsün damgası yapıştırabilir? böylesine bir durumda empati yapmadan , hayalinde bile fakir olmaktan korkan bir insan olarak o çocuğa hırsız yaftasını yapıştırıp , kendi konumunun saygınlığını sorgulamama hakkı da nerden gelir insana?

öyle bir hakkı yok kimsenin...
fakir insanlar o elmas yüreği gerekirse söker alır ordan! verir sana!
ama zengin bir züpper sahip olduğu o taş kalbini öyle bir saklar ki , onun bir değersiz taş olduğunu belki de ölünce bile anlayamacaktır...

genelleme yaptım , mutluyum. bıdı bıdıcılara selam ederim...
fakir insan, hayatına fazla para girmediği için değer yargıları ve kişiği üzerinden para sebebiyle ödün verme ikilemi içinde kalmamış insandır o kadar.

ama insanların bir kişilik ile doğduğu ve bu kişiliğin, yetiştiği ve yaşadığı çevre ile biçimlendiği gözönüne alınınca, her fakir insan iyi kalplidir demenin mümkün olmayacağı ortaya çıkacaktır.

fakir insanın zengin insandan farkı, kişisel bozulmasının üzerinde fazla paranın etkisi olmaması ve bu sebeple bir artıya sahip olmasıdır.

ancak kişiliğinde kıskançlık ve hırs bulunan fakirlerinde bu duyguları sebebiyle bozulma ihtimalini de unutmamak gerekir.
iç egenin susuz,kurak,aile başına ortalama 30 dönüm tarla düştüğü fakir topraklarında yaşayan,yazları tarlaya hergün gelip gitmek çok mazot yaktığı için ve Erdoğan'nında hala mavi mazot projesini gerçekleştiremediği için tarlasında dört çubuk üstüne bir tutam çalı atıp altında gecelediği (zaten tütün yetiştirmenin esasının gece çalışmak olduğuna göre gündüzleri altında serinleyip dinlenmek için kullanıyordur muhtemelen)bir yörüğün dünyayla arasındaki tek bağlantısı elindeki pilli radyosundan duyduğu bir adrese şunları yazması:dünya büyüktür herhalde,herkese yetecek kadar toprak vardır.yoksa eğer ben paylaşırım amerikalı bir arkaşımla.yeterki savaş çıkarmasın orda burda.savaş kötüdür kardeşler.ben her yaz tarlamı sürerken pulluğun ucuna takılan kemiği şehit dedemin mezarını bozuyorum diye alır bir yere biriktiririm.savaş kötüdür kardeşler.yemeyelim birbirimizi.
fakir insanların kalbinde fesatlık olmadığı için kendisini nasıl biliyorsa karşısındakinide öğle bilir işte sahip oldukları elmaz böğle oluşur.
külliyen yalan.

insanın şerefli, onurlu, temiz, dürüst, asalet sahibi, saygıdeğer olmak için fakirlik yeterli bir nedense ben tüm malvarlığımı köpeğime devredeyim ve übermensch olayım.

edit: hadi genelleme değil diyeceğim de, genelleme bu yav. "fakir insanların elmastan bıdıbıdı.." düperdüz genelleme.
zengin insanların çok şerefsiz olması kadar saçma ve kabul edilemez ön yargı, genelleme.
(bkz: bu dahil tüm genellemeler yanlıştır)
taklit değildirler, özlerinde kalmışlardır bir nevi. zenginliğin, paranın, lüks hayatın gerektirdiği davranışları, yaşam tarzını, hal hareketleri sonradan benimseyip uygulamak zorunda değillerdir. elmas gibi bi kalbe sahip oldukları genellemesinin kaynağı da, sahibi oldukları tek şeylerinin duyguları olması olabilir. ayrıca bu durum zenginleri şerefsiz yapmaz..
ancak gazetelerin ucuncu sayfalarini hayatinda 1 kez bile olsun okumamis bir insanin onermesidir. ABi zahmet acin bakin bakalim gazetelerin 3. sayfalarini 15 aylik bebege tecavuz edenler, hirsizlar, katiller, gaspcilar, fahiseler vs kimlerdir ogrenin. ben bugune kadar o sayfalarda bir holding ceosunun ve yahut bir fabrikatorun bu tarz bir olaya karistigi hic gormedim, duymadim. tabii ki fakirler arasinda da helal sut emmis insanlar da vardir, hatta belki de cogunluktadir. ama tum fakirlerin elmastan kalbi vardir demek komunist edebiyatindan baska bir sey degildir.
türk filmlerine ve romanlarına hakim olan abartılı durum.
tüm fakirlerin incelendiğinde doğruluğu şüphe götürmeyen iddia.
zengin insanların kaya gibi bir yüreğe sahip olması gibi normal bir haldir.önemli olan insan sıfatını taşıyan bir yüreğe sahip olmaktır.
kömürden bir yüreğe sahip fakir insanların yüksek sıcaklık ve basınç altında kalmaları sonucu atom dizilişlerinin değişip elmastan bir yüreğe sahip olmuş halleridir.
(bkz: teselli mükafatı)
sözlükte fakirleri ele alan başlıklar arasında ki en adam akıllı başlık.
son dönemlerde sıkça gördüğümüz "satılık böbrek" ilanlarından sonra satılığa çıkarılmasını beklediğimiz, zengin insanların satın alması durumunda "aaa bak bu çok fakir ama gururlu bir gencin yüreği, özel zıttırı pıttırı yöntemiyle işlettirdim, nasıl olmuş şekerim?" vb. cümleler kuracakları vücudun parçası.