bugün

alış veriş ile faizin ne olduğunu ayırt edemeyen bireyin hezeyanı.

faiz düzeninin ne kadar tehlikeli olduğundan bahsedelim önce: faiz düzeninde faizi sağlayan kişinin kaybetme olasılığı yok. faiz sağlayan kişinin de banka olduğuna dikkat edersek şu sonuca varırız: x bankasının para hacmi bu yıl 150 milyon lira. 2019 da 170 milyon, 2022 de 200 milyon, 2025 de 300 milyon. şimdi bu bankaların 20 adet olduğunu ve ülkemizde dolaşımda olan paranın toplamını düşünün. hadi bir zahmet düşünün. evet şu sonuca varacaksınız ki günden güne bankalar zenginleşirken halk fakirleşecek. çünkü dolaşımda olan para artık dolaşımda değil bankaların kasasında olacak.

ticarete gelince; bugün aldığınız evin fiyatı bir kaç yıl içerisinde artabilir, artan sadece ev fiyatları olmadığı gibi ev fiyatlarının da artması normaldir. arz / talep ilişkisine dayalı bir konu. paranızla ticaret yapıp ev almanın türlü türlü handikapları var. eviniz doğal afetlerden zarar görebilir, yangın çıkabilir, şirret bir kiracıya denk gelebilir, yakınlarında bir tesis kurulup fiyatı yerle bir olabilir ve bunların dışında eviniz günden güne yaşlanacak ve artık eskisi kadar rağbet görmemeye, eski ederinde fiyatlara satılamamaya başlayacak. zamanın yıpratmasından o da nasibini alacak.
ilk olarak kimse faiz haram ama konut fiyatlarının 3 kat artması helal demiyor. serbest piyasa bu. konut sektöründe de taban-tavan fiyat gibi bir uygulama yok. alıcı varsa hiçbir fiyat yüksek değildir ki alıcı da var.

ikinci olarak türk halkını beyinsizlikle suçlayanlar var. türk halkı acayip kafa yoruyor para işlerine. demir fiyatlarındaki artışlar, mütahitlere binen mali yükler, bitmek bilmez daha çok kazanma hırsları petrol-dolar fiyatlarına bakıp sıfır evde fiyatı arttırıyorlar. bir noktaya kadar bu mantıklıdır çünkü kullanılan malzemeler ağırlıklı olarak ithal. bu noktada sade vatandaş oyuna giriyor. bakıyor dağ başında ki ev x tl hemen tavana gözlerini dikip hesap yapmaya başlıyor. merkeze şu kadar dakika, markete okula polise yakın falan filan hop sıfır daireden daha yüksek fiyat istiyor evine. bankalarda 20 yıla kadar vatandaşı borçlandırdığı için ev arayan ailemiz diyor ki kira ödeyeceğime şu kadar taksit öderim bankaya evim olur. işte böyle böyle ortaya manyak bir döngü çıkıyor. bende evliyim ev almak istiyoruz çift maaşlıyız ama gözümüz korkuyor almıyoruz.

banka kredi veriyor 10 yılda ana paraya yakın bir faiz alıyor. istediğimiz muhitte gücümüzün yettiği evler dökülüyor. e bizde izliyoruz kenardan ne zamana kadar dönecek bu devran. nerede patlayacak bu iş.
dostum o evin fiyatının 3 kat artmasınında sebebi faiz.
adam ev yapıyor kumu çakılı alıyor faizle krediyle evin yapım maliyeti oluyo 1 birim iken birim. aradakı 1 birim artış faizin geri ödemesi.
evi satarkende zaten bu adam zaten krediyle alcak taksit taksit öder diyor 2 olan maliyete 4 şatış fiyatı koyacakken 2 de kendi koyuyor 6 birim satış fiyatı koyuyor.
6 birim olan fiyattan satılsn evi sen çekiyorsun konut kredisini o evin fiyatı oluyor yani bankaya ödeyeceğin miktar 10 birim oluyor.
yani sen normalde faiz olmasa insaatci 1 birime yaptigi evi 2 birime satar sende 2 bilemedin 3 birimden alirdin evi. saeece faiz var diye o evin fiyatı 10 birim oluyor. bunada biz borçlandırıp sömürme diyoruz.

faiz/kredi kullanıldıkça aradaki fiyatlar artmaya devam eder. taki bir
kriz vurana kadar. kriz vurdu mu banka milletten havzettiklerini satmak için kredileri düşürür elindekileri satar yine aynı döngü devam eder.
o donsuz dincinin dinciliği

işine nereden geliyorsa

oradan okur

faiz yaptığı katakulliye engel oluyorsa

çok günahtır

ama

rüşvet ve arazi rantı konusunda

gıkı çıkmaz.

donsuz dincinin dini

yoktur bir doğru işi.
benim en çok kızdığım mevzu şudur aslında; tamam inançsız olabilirsin, hay hay din düşmanlığı da yapabilirsin ama şu chp tarzı muhalefetten (iyi kötü her şeye muhalefetten) vaz geçin amk. eğer işe yarasaydı chp kurulduğu günden bu güne bir kez olsun seçim kazanırdı. şu beyinizi bıraktığınız yerden bir alın ve evet kullanmaya çabalayın.

mülkiyeti kuru fasülye gibi düşünüyormuşum, falanmış filanmış (bkz: #38624162). bütün bu entry'den (bkz: #38624045) çıkarabildiğiniz ana fikir bu kıyaslama ise eğer bi siktirin gidin amk.

dünyayı kendi yaşadığı zaman periyoduyla kısıtlayan beyine bir şeyler sokmaya çalışalım; bundan 4 asır önce birilerinin mülkiyetinde olanlar şuan başka insanların mülkiyetinde. doğal olarak dünya döndükçe mülkiyet el değiştirecek ve nihayetinde sona erecek. eğer yeterince çabalar klavye başında göt büyütmezsen sende mülkiyetten payına düşeni elde edebilirsin.

tüzel kişiliklere sahip olan banka kuruluşlarının ellerinde olanlar da aynı akibete mi sahip peki? her şeyden önce parayı ticaret aracı olarak mı kullanmak doğru yoksa ticaret metası olarak kullanmak mı? tabi hoşuna giden varsa gidip çeşit çeşit bankanın kucağında hop hop hoplayıp zevk çığlıkları atmakta özgür.

he bir de sanki hayatı boyunca faizsiz düzende yaşama şansı bulmuş, bir süre yaşamış ta beğenmemiş gibi bir haller bir tavırlar. haspama sorsan şu anki finansal düzen kötü, tabi din düşmanı olduğundan ilahi düzen de kötü. he amk. bu kafayla yeni bir finansal düzen icat edin de buralar yeşillensin.

edit: din düşmanısın diye "zekat vermek kötü bir hareket, sadaka vermek yanlış bir şey, infak etmek topluma zararlı" gibi akıl almaz zırvalarsan aklı başında her insan azından başka götüyle güler. iyiye iyi, kötüye kötü demeyi bilin önce. bağnazlığın lüzumu yok. bağnazlığın her türlüsüne karşıyım.
valla o evlerin hepsi banka kredisi ile alındığından zaten en baştan haram, otomobiller, kredi kartı ile alınan giyecekler, yenen yemekler de farklı değil. samimi bir müslümanın bırakın kredi kartı olmasını, bankadan kredi çekmesini, şubenin önünden dahi geçmemesi gerekir.