bugün

imgelerin aynı anda gerçekleşmesi, bir yerde, bir platformda değerlik kazanması.

(bkz: senkronize)
(bkz: senkronizm)
(bkz: carl jung)
(bkz: guillaume apollinaire)
(bkz: robert delaunay)
(bkz: iphone) vs (bkz: itunes)

(bkz: eşzamanlanıyor)
birbirleriyle ilişkisiz olduğu, rastlantı eseri aynı anda meydana geldiği düşününülen olayların aslında anlamlı bir düzenleri olduğunu savunan görüştür. carl gustav jung tarafından ortaya atılmıştır.

sanki biraz Edward Norton Lorenzin kaos teorisini andırıyor gibi geldi bana. * *
Eşzamanlılık fikrinin Jung’un aklına, 1920’lerde Albert Einstein’la yaptığı bir akşam yemeği sırasında geldiği söylenir. Böyle bir fikrin; Jung’un iç dünyada, Einstein’in dış dünyada, kosmosta birlik arayışına büyük katkılarda bulunan bu iki adamın aralarındaki benzer bir sohbetten çıkması uygun görünüyor. Bununla beraber, nedensel olarak birbirleriyle ilişkisiz olayların art arda gelişinin anlamı düşüncesi daha da gerilere gider. Jung’un kendisi Schopenhauer’den fikirlerinin ‘vaftiz babası’ olarak söz ediyor.
Zaman ve Eşzamanlılık
Jung, fiziksel olayların açıklanmasında bilimsel düşüncenin sebepsiz bir şekilde nedenselllik kavramının baskısı altında olduğu görüşündeydi. Dolayısıyla, kuantum mekaniğindeki olasılık faktörü onu etkilemiştir; bunun nedeni katı nedenselleği ortadan kaldırma eğilimidir ve Jung, bundan şu fikri çıkarmıştır: Nedenselliğin yanı sıra, normalde bağımsız biçimde fonksiyon gördüğü gözlenen olayları bağlayan başka fiziksel prensip var olabilir. “ Olaylar, genelde bir yanda nedensellik zinciriyle ve öte yanda, bir tür anlamlı çapraz bağlantı yoluyla birbirlerine bağlıdır.” işte bu fiziksel prensibe Jung, “ eşzamanlılık “ adını verdi. Bu eşzamanlılık prensibi için çok sayıda anlatı biçimi ve bir çoğumuzun kolaylıkla bağlantı kurabileceği kanıt topladı; örneğin, bir kişinin uzun yıllar görüşmediği eski bir arkdaşı hakkında konuşmasından hemen sonra onunla karşılaşması ve ya yanlış telefon numarası çevirmemiz sonucu telefonu açan kişinin, yıllardan beri aradığınız kişi olması gibi. Murry Hope (bkz. kaynak 2 ) kendi deneyimini şöyle anlatıyor: “ ikinci tesadüf araştırma amacıyla belirli bir kitaba ihtiyacım olduğunda ortaya çıktı. Londra metrosunda yolculuk ederken, gürültülü bir öğrenci grubu trene bindi; gürültü yapmalarının sebebi tıp fakültesinden diplomalarını almış olmalarıydı. Bir kız öğrendi, içinde birsürü kitap olan bir çanta taşıyordu ve erkek arkadaşı ona şöyle hitap etti; “ hayatım, artık bunlara ihtiyacın yok, hemen dışarı fırlat!” Bunun üzerine kız, üç ciltlik kalın kitabı “ iyi günler!” diyerek kucağıma bıraktı. işte o anda istasyona geldik, kapılar açıldı ve öğrenciler, şarkı söyleyerek ve çılgınca bağrışarak treni terk ettiler. Söylememe gerek yok, bana verilen hediyeler, tam o sırada aradığım kitapları ta kendileriydi.”
Paul Davies ise, kuantum mekaniğinin, uzayda birbirinden ayrılmış olan eşzamanlı olaylar arasında bağlantıların varoluşuna izin verdiğini kabul eder. Bu bilindiği üzere, herhangi bir geleneksel bilimsel realite kavramında imkansızdır. Paul Davies, eşzamanlılık prensibinin, bilimsel-metafiziksel geçilmezlik sınırını geçmeksizin parçacık fiziği tarafından içine alınabileceği yolu kavramlandırmıştır.
1-) Bildiğimiz zaman, birsürü “ bantlardan “ yalnızca biridir. Arada bir bunlar geçici olarak birbirlerine dokunurlar ve ya sadece mikrosaniye süresince birbirlerine yaklaşırlar fakat bu, aşırı derecede hassas olan beynin sinir hücrelerinin yakalaması ve yorumda bulunması içi yeterlidir. Her biri özel bir program taşıyan iki zaman bölgesinin belirli bir noktada yakınlaştığını farz edelim. Bir kişi, bir programla meşgüldür, diğeri ise, ikincisi ile uğraşmaktadır. Dolayısı ile herikisinin yolları birleşme noktasında birleşir. Öyle ki, belirli programlar arasında paylaşılan herhangi bir nitelik benim “kitap” anektodu örneğindeki gibi, her ne kadar şuur altında da olsa, söz konusu kişiler tarafından otomatik olarak kaydedilecektir. Eminim ki bu kavram kuantum terimleriyle kolay bir şekilde açıklanabilir.
2-) Evren içinde belirli bir frekansda tüm zaman bir oluğundan ve bütün sezgi sahibi varlıklar pekala, hem iç hem de Dış Zamanı(bkz. Ekte Teminolojik terimler), şuurlu olmasada şuurdışı bir biçimde, aynı anda yaşama yeteneği ile donatılmış olabileceklerinden, o zaman hem birey, hem de daha geniş kapsamda dünya içinde evrimsel süreçleri gerçekleştiren kozmik kanunlar işin içine karışacaktır. Başka bir deyişle, zaman doğru olduğunda gelişmemiz için önemli farz edilen olaylar, olayların doğal akışı içinde oluşacaktır. Şunu göz önünde bulundurunuz; yakından bakıldığında kaotik biçimde görünen küçük parçacık hareketleri, uzaktan bakıldığında, büyük güzellik simetrilerine ve tek amaca sebebiyet verebilirler; tıpkı fraktallerin incelenmesindeki gibi. (ekte terminolojiye bakınız) Bilgisayar Bilimi ile Kaos Biliminin birleşimi son zamanlarda, bilhassa fraktaller konusunda, soyuta biçim vermemize yardımcı olarak, değişik frekanslarda işleyen kozmik ilkeler bilgimize cömertçe katkıda bulunmuştur.
Murry Hope, Telepati konusunda şöyle diyor;
Bizim zamanı incelememiz ile tamamen ilgili olan bir şeyde telepati gücüdür çünkü, hem zamanı, hem de uzayı (mekan) dışarıda bırakmaktadır ve mesajları, ışık hızının önünden gitmektedir. Hope, düşüncelerin ‘şeyler’ olduğu kanısında. Anlamı da, her düşüncenin bir enerji parçası taşıması ve bunun sonucunda bir zaman bölgesinden diğerine transfer edilebilmeleridir. Düşünceler, büyük ölçüde soyut ve yönsüz olduklarından, bana öyle görünüyor ki kuantum dünyalarında yer alabilirler. Başka bir deyimle, belirli tür parçacıklar olduklarını varsayarak, bazılarının “bulanık” (belirsiz veya düzensiz), bazılarının ise “göze çarpan” veya “belirgin” oldukları zamanlar vardır.; bu ikinci özellikte olanlar ayrıca belirli bir yönü ima ederler. Dolayısı ile eğitimli zihin, göze çarpan parçacıklar üretmeye disiplin altında olmayan zihinden daha çok eğilimli olacaktır. Bu da şu olguyu açıklar: Bazı kişiler, kendi sağlıkları ve fiksel bünyeleri ( veya genel olarak fiziksel fenomenler) üzerine zihinsel bir kontrol gerçekleştirebilirler; halbuki, kendi kendine şifa veya veya zihinde canlandırma gibi popüler pratiklere başvuranlar ise çok küçük bir başarıyla karşılaşabilirler.
Bir çok kişi, düşüncelerinin kontrolsüz bir şekilde zaman ve uzay içinde dolaşmalarına izin verirlerve böylelikle, telepatlar için kolay hedef olurlar (bunlara psişikler adı verirler).
güncel Önemli Başlıklar