bugün

uzmanından cahiline, eşcinselinden zıtcinseline kadar tartışma konusu olan zırvalık. Tedavisi olmadıktan sonra hastalık olduğunu kabul etmenin de ne işe yarayacağını anlayamadığım ıkınaklı konu. bulaşıcı olmayan bir hastalık olarak değerlendirilip bir de "kızılan" cinsel yönelim. Neye, kime, niye, ne şekilde kızılıyor anlamak zordur. Eğer hastalıksa kızılan ve kınanan tek hastalık olup, değilse de pek bi utanılıp sıkılınan insanlık halidir.
anomalidir.soru da sanıldığı gibi yoruma açık bi soru değil , gayet net bi cevabı olan sorudur..evet hormonların , eşeysel eğilim üzerinde etkisi vardır , sosyal koşulların da tabii ki..ama eşcinsellik seçim değildir..ay kızlardan sıkıldım eşcinsel olucam , ıyk erkekler iğrenç lezbiyen olucam esasen aptalım nendem ilgiye açıma kadar değişen bi yelpazede beyanat vermektir..sosyal koşullar derken de , bi kız tokası taktı diye feminen olmaktan ya da , etrafta çok kız var diye gay olmaktan bahsetmiyorum tabii ki..marjinal yani sınırların ötesinde bi "anomali" normların dışında olma halinden bahsediyorum..biz memeli canlılar olarak eşeyli ürüyoruz ve amacımız verimli döller oluşturmak..bunun yok ben almıyım sağol gibi bi alternatifi yok..
insanoglu denilen nesne binlerce yildan beri gelen kromozomlarin, genlerin ve irsiyetin esiridir. yani o'nun kendi kendisine tam olarak hakim oldugu soylenemez. iste bu kalitim yoluyla gecen bir takim ozellikler zaman zaman da ruh hastaligi seklinde tecelli eder. hulasa edersek bugun ortalikta dolasan escinsellerin atalarindan bazilar da escinseldi. onlar iste bu mirasin ozellikleriyle doguyorlar.Adolf hitler doneminde bunlara pek de musamahali yaklasilmamasinin sebebide budur haddi zatinda. gelecek nesillerin fiziki ve ruhsal saglini korumak.

edit : evet hastaliktir, genetik bir hastalik.
hormonal dengelerin bozukluğundan kaynaklanan bir hadise olsada tedaviside mümkündür. basittir. tedavisi olduğu halde bu yola başvurulması düşündürücü olmakla beraber ahlaki değerlerimizin artık ne durumda olduğununda basit bir göstergesidir.
hastalıksa sadece davranışlara ve hormonlara göre değil, daha çeşitli analizlere göre de tanımlanması gereken sorunsal.

mesela kan değerleri.

-Doktor: Amcacım geç geç.
-HAsta: Hayırdır, sonuçlar kötü mü?
D: Ya amca ben bunu sana nasıl söyleyecem.
H: Olum kanser mi oldum.
D: yok amca.
H: Böbrek yetmezliği, kalp-damar
D: yok amca onlarda değil, onlar sağlam.
H: yahu hasta etme adamı söyle.
D: Amca sen eşcinsel olmuşsun. Kan değerleri öyle söylüyor. Tıbben çaresi de yok.
H: ?!!?!
D: Üzülme amca.
H: Aman ne üzülcem ayol, dostlar sağolsun
hastalık değil,tercihtir.
hormanal bir durumdur eşcinsellik. eşcinsel olmamak için çaba sarfeden , iğneler vurularak testesteron hormonu seviyesini yükseltmeye çalışan insanlar biliyorum.

o halde en nihayetinde bir tercihtir. ancak bu tercihi oluşturan psikolojik ve fizyolojik etkenleri de yadsımamak lazım.
heteroseksüelliğin bir tercih olmaması gibi, homoseksüellik de tercih olamaz, yönelimdir. ÖSS mi bu tercih edecen, "anaa herkes ibne diyip dalga geçiyo, hem çocuğun da olamıyo, üstüne annen baban da intiharlık oluyo öğrenince, ben iyisi mi bunu tercih ediyim bak ilginçmiş..."
(bkz: http://www.saglikbilgisi....ellik-homoseksualite.html) sitesinde net olarak eşcinselliğin ne olduğu konusunda açıklama yapılmıştır.*
düz mantıkla "kısır" olan insanları da homoseksüeller gibi "üreme amacına uymuyor" gerekçesiyle dışlamamız gereken durum.
Veya evlenmeyenleri
veya çocuk istemeyenleri
veya iktidarsızları
veya üreme bozukluğu olan tüm heteroseksüellere de bir isim takılması ve "bu insanlara ay canım yazık ona da.. denir mi? amma da geyiksin, git bbgye katıl" ve bunun gibi mantık yürütenleri dışlamak da işten değildir.
normal olan bir durum aşağılanıyor, dışlanıyor ve cahilce yargılanıp tanıtılıyorsa bunu savunmak ihtiyacı doğaldır. BKZ: ne google, ne alman kütüphanesi, ne de din kitapları.. bkz: beyniniz! (kullanımdaysa tabi) *
(bkz: brad Pitt in kasları)
doğada insanlarda ve hayvanlarda belli bir oranda eşcinsellik mevcuttur. Bu üremeyi tehdit etmez, çünkü Eşcinsellik bulaşıcı değildir. insanlar çocukluk çağlarında neden olduklarını anlamadan karşı cinse ilgi duymaya başlarlar. Azınlıkta olan bir kesim çocuk da kendi cinsine ilgi duyar fakat toplumun beslediği korku, tiksinme, vb duygular nedeniyle bu yönelimini bastırmak zorunda kalır. Yıllardır bu özelliğin kınanması, suç olarak nitelendirilmesi ve dışlanması sebebiyle eşcinsellik bir hastalık olarak ele alınmış ve tedavi edilmeye çalışılmıştır. Yıllar sonra 1974 yılında amerikan psikiyatri birliği ve 1992 yılında avrupada ICD, homoseksüellik kavramını hastalık sınıflandırmasından çıkarmışlardır. Eşcinsellik, psikiyatri birliğinin bunun bir hastalık olmadığını ortaya koymasıyla bir sorun olmaktan kurtulmamıştır. Çünkü toplumun çoğunluğu kendi yönelimi olan heteroseksüelliğin dışında kalan tüm cinsel yönelimleri anlayamadığı için tiksinmeye, korkmaya ve öfke duymaya devam etmiştir. Daha dindar olan kesim bunu allahsızlık, ahlakçı olan kesim bunu sapkınlık ve marjinalliğin uç noktası olarak yargılamışlardır. Bu ise toplumda azınlıkta oln bu kesimin saklanıp kendilerinden utanmalarına, veya isyan edip diğer uca giderek abartılı bir şekilde cinselliklerini sergilemelerine farkında olmadan sebep olmuştur. Burada aslında uludagsozluk gibi bir tartışma forumunda göz önünde süregelen polemikten daha hassas ve ciddi bir problem yer almaktadır. O da şudur ki, kabul edilmeyen, onaylanmayan, hor görülen insanlar panik duygusu yaşarlar ve acı çekerler. Aslında hiç de görünürdeki kadar az olmayan fakat cinsel kimliklerini rahatça yaşayamayan, utanıp saklayan, veya utanmadığı halde tepki görmemek için gizli yaşayan bir dolu insan, toplumsal baskı yüzünden zorlandıkları için hastalanmaktadırlar. Bu hastalık cinsel kimlikleriyle ilgili değil, bu kimliğin kabul görmemesiyle ilgili ortaya çıkan kaygı, endişe vb duyguların toplamında oluşan kişilik sorunlarıdır. Bunu değiştirmek için psikiyatriste veya terapiye giden eşcinseller terapi süresince cinsel kimliklerini değiştirmek değil, eşcinsellikleriyle barışmak üzerine tedavi görürler. Aileler çocuklarının bu hale nasıl geldiklerini, nerede hata yaptıklarını sorgulayarak acı çekerler, eşcinsellerse ne ailelerinden ne de çevrelerinden görebildikleri destek yüzünden son derece yalnız kalır ve acı çekmeye devam ederler. Bu aslında vahim bir durumdur. eşcinselliğin dışlanması ve eleştirilmesi, down syndrome, fil hastalığı, kamburluk gibi "farklı" bir doğaya sahip insanların aşağılanması ve hor görülmesi kadar zalimce olsa da, bunun bir tercih olduğunu düşünmek dışlayan kesimin vicdanını rahatlatmaktadır. Tarafsız düşünüldüğü zaman aslında kimsenin bu kadar eleştirilen, hor görülen, aşağılanan bir cinsel yönelimi tercih etmeyeceği ortadadır. Yukarıdaki rahatsızlıklar hastalık sınıflandırmasındalardır çünkü yaşam kalitesini düsürmektedirler. Homoseksellikse bu tanımlamadan çıkarılmasına rağmen aslında halen bir hastalık haline "getirilmektedir" kanımca. Çünkü eşcinsellerdeki yaşam kalitesi, kişinin kendi tarafından değilse de, toplumun kişiyi dışlaması ve korkutması sonucuyla düşmektedir. Tedavisi ise toplumun bu konudaki tepkisini ve görüşünü değiştirmek, veya dışlanmış eşcinselin destek sistemlerini güçlendirerek, bir birey olarak farklı cinsel yönelimiyle de mutlu olabileceğini ve "kendi" olarak yaşamaya hakkı olduğunu adım adım içselleştirerek mümkün olduğu için çok zordur. Çünkü toplum, kendi zorlanmadığı fakat başkalarının zorlandığı konuları pek fazla umursamaz ve anlamaya üşenir. Psikoterapi ise son derece pahalı ve uzun bir dönemi kapsayan bir süreçtir. Sonuç ise, bu rahatsızlığın bir kısır döngü halinde devam etmesi, gizli eşcinsellerin utanç ve korku içinde internet sohbet kanallarında birbirleriyle anlaşıp gizli saklı buluşarak kurduğu baskılanmış ilişkiler, ucundan kıyısından yakalanmaya çalışılan mutluluklar ve öfke,isyan, acı ile mücadeleyi getiren bir "farklılık" ın kurbanı olmaktır.
Dünya sağlık örgütünün 'eşcinsellik bir hastalık değil, bir durumdur' şeklinde cevap verdiği sorunsaldır.
Geçenlerde bir forum sitesinde gördüm. Biri yazmış:
- Allah böyle bir hastalığı olanlara sabır versin, falan.
-herkesin başına gelebilir.
-tercih meselesi...

Böyle bir hastalığa sahip değilim. Böyle bir tercihim de yok, ama önemli olan bunun hastalık veya tercih olmadığını da biliyor olmam. Tıpta bu bir hastalık veya sorun olarak kabul edilmez. 'Hastalık' kriterleri kimsenin toplumsal, ahlaki veya dini kriterlerine göre tanımlanmaz.
homoseksüelite ne psikolojik ne de fizyolojik bir hastalık, bozukluk değildir. Tercih meselesine gelince, insanın bu konuda seçme şansı olmaz. Çoğumuz heteroseksüeliz, deneyin bakalım bir saatliğine kendi cinsimizden hoşlanmayı? eşcinsellik veya heteroseksüellik, normal kabul edilmelidir, garip karşılansa da, hayvanlarda dahi rastlanılır. Hani en azından
'bana dokunmayan yılan bin yaşasın' tarzı bir mantık benimsenebilir
edit: Bu arada çoğumuz heteroseküel değil biseksüelmişiz aslında.

edit2: Özellikle, 'toplumsal, ahlaki, dini kriterler' demişken, alttaki entrylar pek hoş yani.

edit3:(6.entry'a hitaben) ha ineğe değilde bir kadına 'tecavüz' etse normal. cinsel eğilim zarar vermeye, tecavüze kayıyorsa bu bir rahatsızlıktır. ineğe yapılanın da kaymaması imkansız. sanmıyorum bir ineğin bundan hoşlanıp kabul edeceğini. Ulan amına koyim banane, bu gerzeklere ne eşcinsellere, ne de ateistlere, farklı hiç bir insana saygı duymayı öğretemezsiniz. Bir de sonra gelip ağlarlar ' dinimi istediğim gibi yaşayamyorum, türban takamıyorum, ühüü ühüü.'
aseksüel yahut biseksüel olmak bir hastalık değil bir tercihtir.
yanlışı normalmiş gibi görmek hoş değildir. toplum, bu ve benzeri birçok konuda yanlış olduğu halde doğruymuş gibi gösterilme çabasının içerisinde. yanlışı, doğru olmayanı meşrulaştırmaya çalışmak da yanlışı yapanlara eş olmaktır.
eşcinsellik rahatsızlıktır, hastalıktır, sapıklık, sapkınlıktır. bu bedenen, ruhsal ya da başka nedenlerden olabililir.
eşcinsel oldukları için lut kavmi helak edilmiştir. neden? bu durum normal olduğu için mi?
hastalıktır. yaşadıkları bazı bunalımlar veya aşırı rahat bir hayat sonucu gerçekleşen mental hastalık.
(bkz: göt siktiren göt siker)
dünya sağlık örgütü eşcinselliğin hastalık olmadığını doğrulamıştır. bunun içinde seksologlar, psikiatrlar vardır. toplumun genel ahlak görüşüyle, bir takım zırboşların nefret söylemleriyle kimseyi ne eşcinsel kategorisine sokabilirsiniz, ne de o insanları haslalıklı olarak yaftalayabilirsiniz. eşcinsellik, biseksüellik, aseksüellik normaldir, doğada insan da dahil olmak üzere her canlıda bulunabilir. eril hegamonyanın toplumu tektipleştirmeye çalışmasından kaynaklanan nefret söylemleridir bunlar. faşizan söylemdir, ötekileştirip, hasta ilan edip onları iyileştirmeye çalışmak, farklılıkları ayıklamak adına yapılan eylemlerdir. hoşgörüyü, toleransı unuttuğumuz zamanlardayız, artık geçerli olan farklı, ötekileştirilmiş olandan nefret etmektir. kitap karıştırmadan, ne anlama geldiğini dahi bilmeden insanları eşcinsel diye etiketliyoruz, etiketlemekle kalmayıp bunu küfür gibi algılayıp yine sevmediklerimiz üzerine yapıştırıyoruz.
haydar dümen: fazla abartmadığın sürece hastalık değildir evladım.
eşcinsellik hormanlarla ilgili bir rahatsızlıktır.
eşcinselliğe yol açan 2 durum vardır. bunlardan 1.si fetal hayat testosteronudur. fetal hayatta beyin testosteronla buluşursa erkek beyni şeklinde gelişir, aksi takdirde ise kız beyni olarak gelişir. xy kromozomuna sahip birisi için normal olan beynin testosteronla buluşması olduğundan ötürü, buluşmaması patolojiktir. 2. durum ise psikolojik problemlerdir ki bunlar duygusal travmalar veyahut fiziksel travmalar sonucu gelişebilir. işin içine travma girince bunu da patoloji olarak adlandırmak doğru olacaktır.

burda da linki türkçe okuduğum geniş kaynağı bulduğum anda ekleyeceğimden şüpheniz olmasın.
http://www.peaktestostero...m/Fetal_Testosterone.aspx

--ilgili paragraf--
low testosterone can be just as devastating for a male infant. researchers have found evidence that phthalates, a common family of chemicals in plastics that lower testosterone [11] are linked to effeminizing behavior in boys. (see number 10 in my link on child iq for more details.) animal studies have shown nasty effects from phthalates as well, including permanent reproductive disorders [10] and a recent human study showed lowered sperm counts as verification. [14] in other words, the damage seems to be permanent.
--ilgili paragraf--
birleşik kelimeleri ayrı yazmak kadar ciddi bir hastalık değil gibi.
eşcinsellik bir hastalık değildir. Hastalık olmadığı için tedavisi de yoktur. Bunun bilincinde olmayanlar asıl hasta kişilerdir. Hiçbir kişi kendi iradesiyle eşcinsel olmak istemez.
bir psikoloji sorusudur.

Cevabını evet diye verdiğim guzide sorudur ayrıca. Hanım kızlarımız delikanlı gençlerimiz lütfen içinizdeki duyguları bastırınız. Cennet katında nasıl olsa huri istemezseniz nuri de verir allah.