bugün

bir şeyleri sorgusuz sualsiz kabul edebilecek zihniyetlerin asla anlayamayacağı gerçektir.

tdk diyor ki; teori: "sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok olayı açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü, nazariye."

elbet bilim çalışmalarında yanılgı payı olabilir; evrim teorisine kanıt olarak sunulan bazı deliller konusunda yanılabilirler, ama bütünüyle delilsiz şeylere inanmazlar.

ve ayrıca, yaradılış teorisinden çok daha fazla inanılabilir durmaktadır. sonuçta yaradılış teorisi denilen şey bilenler için saçmalıktan başka bir şey değildir.
bardağın diğer tarafından bakarsak evrim teorisine inananların sadece maymundan gelmesidir.
Liseli ergen şakirtlere söylendiğinde prim yapabilecek, size bir bilim insanı muamelesi gördürtecek söylem. Onlar misal “evrim varsa neden o zaman şu anki maymunlar insan olmuyor” dediğinizde de alkışlarlar sizi. Çünkü daha henüz bilim nedir bilmemektedirler. Üzücü olan muhtemelen bu başlığı açanın ergenliğini çoktan bitirmiş olmasıdır. Yazık tabi. Hep ezberci eğitimin sonucu bunlar.

Neyse, öncelikle bir teorinin kanıtlanmamış olması onun doğru olmadığı anlamına gelmez. Evrim teorisinin halen bir teori olarak kabul edilmesi bilimin ince eleyip sık dokuyan kimliğinden ileri gelir. yoksa evrim kesin doğru sayılacak kadar gerçek bir bilgidir.

yine de bir şeylerin daha iyi anlaşılması adına bir şeyin henüz kanıtlanmamış olmasının onun doğruluğuna zarar verip vermeyeceği konusunu inceleyelim.
mesela bir boks ringine iki boksör koyalım. Boksörlerden biri mike tyson, diğeri seksen yaşında ayakta zar zor duran bir ihtiyar olsun. Müsabaka boyunca sakatlık olmayacağı, her iki boksörün de tüm performansını kullanacağı şartını koyuyoruz. peki kim kazanır?

tabii ki mike tyson kazanır. işte şimdi önemli noktaya geldik. bu neyin kanıtıdır? acaba bu müsabaka her zaman dünya ağırsiklet boks şampiyonunun kazanacağının kesin kanıtı olmuş mudur? hayır efendim olmamıştır. çünkü o seksen yaşındaki adamın mike tyson’ı dövme ihtimali sıfır değildir. ikinci bir müsabaka yapıp yine bir dünya şampiyonunu seksen yaşında başka bir ihtiyarla karşılaştırdığınızda bilimsel olarak elinizde yine o şampiyonun kazanacağına dair bir “kanun” yoktur.

özetle “dünya şampiyonu bir boksörle seksen yaşındaki iki insanı karşılaştırdığınızda illa ki şampiyonun kazanır” diye bir kanuna sahip değiliz demek istiyorum. ama elimizde böyle bir kanun olmaması o müsabaka üstüne bahse girerken hiç seksenlik dedeye paramızı yatırmamızı sağlar mı?

bu kez örneği fizikten verelim. Newton’un kütleçekimi kanununu hepimiz biliriz. Nedir bu kanun: “Evrendeki iki cisim birbirlerini, kütleleriyle doğru orantılı; kütle merkezleri arasındaki uzaklığın karesiyle ters orantılı olarak çekerler.” bu bi kuraldır. bu kuralı newton kanıtlamış ve kanun olarak fizikte yerini almıştır. ama diyelim ki Newton hiç var olmamış ve kimse bu kuralı kanıtlayamamış olsun. Biz de milyonlarca çarpmada bu kuralın uygulanabilirliğini birebir gözlemlemiş, Trilyonlarca kez bunu denemiş ve aksi bir gözlem yapamamış olalım. bu neyin kanıtıdır?

evet yine bir kanıt değildir. Trilyonlarca kez gözlemleyip tek bir istisna bile bulamamış olmak hala bir kanıt sayılmaz. kütleçekimi meselesi bir teoremden ibarettir. ama bir bilim adamı karşısına bu konuda bir hesaplama olayı geldiğinde yine de bu teoremi kullanabilir. üstelik ortada bir kanun bile olmadığı halde. çünkü artık sayısız kereler bu teorem sorulara doğru cevap vermiştir. tıpkı seksenlik dedenin ortada bir kural bile olmadığı halde ringte dünya şampiyonunu dövemediği gibi. peki bu örneklerin evrimle ilintisini kurmak mümkün müdür? Ona bakalım.

evrim, doğal şartlara daha iyi uyum sağlayan bireylerin hayatta kalıp genlerini sonraki nesillere aktararak çoğaldıklarını, beceriksiz canlıların yok olduklarını, daha iyi uyum sağlamanın rastgele mutasyonlar sonucu meydana geldiğini, bu mutasyonlar sonucu tür değişikliklerinin de sağlanabildiğini iddia eder. peki bu kanıtlanabilir bir iddia mıdır? bence değildir. bugün bir buzul içinde bozulmadan hapsolmuş bi homo erectus bulsak bile evrim teorisi hala teori olarak adlandırılacak. çünkü erectus’un yaşamış olduğuna bir kanıt olacak o bulduğumuz (ki zaten bin tane fosil bulmuşuz, artık gerek yok donmuş bir tanesine ama neyse) ama onun önceki insansıdan evrimleşmiş olduğuna dair bir kanıt hala elimizde olmayacak. gelecekte belki kanıtlamak için yeni yollar icat edilebilir ama bugün için ben bir yol düşünemiyorum. Ne bileyim belki bir zaman makinası icat olur geçmişi fiilen görüp kanıtlamak mümkün olur gelecekte. Ama hiçbir zaman (dikkatinizi çekerim hiçbir zaman diyorum) evrimin tüm safhalarını tek tek kanıtlamak mümkün olmayacak.

özetle: sadece bir teori bu, önemi yok diyenler bilimin sadece evrim konusunda teorilerin üstüne şekillendiğini zannediyorlar. Ama gerçek bu değil. Gerçek olan evrimin varlığı. Evrim kanıtlanmış bir şey (bakterilerin şekil ve formasyon değişiklikleri). Ve artık laboratuvarda çalışan bir teknisyenin günlük uğraşı haline gelmiş durumda. Bu sayede ilkokulda aşı yiyor, hasta olmuyorsun. Henüz kanıtlanamamış olan ise evrim teorisi. O da iddiasının büyüklüğünden kanıtlanamıyor işte. Şimdilik..
Yaradılışın da sadece bir teori olması gerçekliğini görmezden gelen evrim karşıtlarının kendilerini rahatlatma biçimidir.
e yüz bin, milyon yıllık bir süreci test edemediklerinden, laboratuvarlarada gözlemleyemediklerinden ötürü olabilir mi ki acaba?=?

insaf.

evrim teorisi modernizm düsturudur.
beğen beğenme. inan inanma.
insanın gözlerini göklerden, dünya kabuğuna çevirmeyi ilke edinmiştir.
insanlığın varoluşu yönünden ilgilenmediğim ve üzerine fazla düşmediğim bir konu olmakla beraber; evrim kuramını kalıp şeklinde değil de geniş anlamda ele alırsak pek çok hastalığın zamanla evrime uğradığına şahit olabiliriz. çünkü evrim kelime olarak değişme ve gelişme sürecidir.

gel gelelim evrim teorisine... geçenlerde odtü'de düzenlenen 7. Ulusal Evrim Konferansı olsun diğer büyük üniversitelerimiz de olsun bu konu hala tartışılmakta ve konuşulmakta. bu kadar üstüne düşülüyor olması ve sonrasında evrim yoktur demek ayrı bir çelişki sebebi.

her neyse kendi fikrime gelecek olursam başta da belirttiğim gibi ilgilenmedim ve oturup kafa yormadım ama çevremden gözlemlediğim kadarıyla üzerinde hala ısrarla durulan bir konu ve asıl çelişkili olan ise yine aynı mekanlarda yok öyle bir şey diye anılması. ilginç.
(bkz: evrim teorisinin hala teori olması sorunsalı)
(bkz: aramaya inanmak)
(bkz: evrimin sıfatlarında açık arayanlar)
artık aksiyom sayılması gereken teoridir. doğruluğu ispatlanabilmektedir. ama bütün bir tarih boyunca evrim var mıydı ispat edebilmeye imkan yoktur. dolayısıyla aksiyom deyip geçelim arkadaş.
Yine klasik kısır tartışma konusu. bu bilimin konusudur bizim değil. ancak bu konu sürekli servis ediliyor biz de yiyoruz. kendisinden zerre haz etmesem de adnan oktar -ki kendisi bilim adamı da değildir- evrim karşıtı yayınlarıyla bu teoriye meydan okumaktadır. haklı olduğu tarafsa evrimin olabilmesi için gerekli olan "ara geçiş fosillerinin" bulunamayışıdır. gördüğümüz tek şey bilimsel dergilerdeki resimlerdir. bir bilim adamı da ara geçiş fosiliyle birlikte televizyona çıkmamıştır. e hal böyle olunca -ülkemiz malum belgelerle yatar kalkar oldu- adnan oktar daha inandırıcı duruyor. Edit: ben şimdi burada a. oktar'a hak verdim ya bazı etiketçiler hemen yapıştırırlar yaftayı: motorcu adnanın müridi ve/veya şakirt. kurtulun artık bunlardan.
Teori, kuram:
1. Uygulamalardan bağımsız olarak ele alınan soyut bilgi.
2. Belirli bir konudaki düşüncelerin, görüşlerin bütünü.
3. Sistemli bir biçimde düzenlenmiş birçok konuyu açıklayan ve bir bilime temel olan kurallar, yasalar bütünü.

evrim teorisi dediğimizde bunu 3. anlamında kullanırız. "adı üstünde, teori işte." diyenler önce kelimenin anlamını öğrensinler.