bugün

evrimcilerin durumu 1-0 a getirdiği buluş.

detayları için: http://www.hurriyet.com.t...222682.asp?m=1&gid=69
#163882 * :o :( /msj ?

(bkz: evrim teorisi sensin maymunda sana girsin)
(bozgun, 12.04.2006 00:40)

bunun gibi şeyler yazan kişiler anlamasada belki kuş taşa deger...
"sık sık vücudumu terler basar ve kendi kendime hayatımı bir fantezi uğruna mı sarfettim diye sorarım" (23 kasım 1859 da darwinin arkadaşı lyell e yazdığı mektuptan)
Moleküler düzeyde ispatı(yani ispatlanamaması) şöyledir:
ispatlanması "normal" düzeyde olan beyinler için imkansız olan evrim teorisinin "moleküler" boyuttaki beyinler için düşünme kapasitesinde azalışla birlikte altacı olarak ispatlanmış gibi gözükmesi.
(bkz: piltdown olayı)*
(bkz: evrim teorisinin ne doğruluğu ne yanlışlığı tam olarak ispatlanamayacağı teorisi)
(bkz: evrim teorisinin ne doğruluğu ne yanlışlığı tam olarak ispatlanamayacağı teorisinin ne doğruluğu ne yanlışlığı tam olarak ispatlanamayacağı teorisi)
vs...
çürütülmedikçe "ispat" denmesi soru işareti olan olay.
evrime karşı ve yanlış olan sanrıların belki de en büyüklerinden ikisi olan; "evrim sürekli mükemmele gider" ve "her canlı sürekli evrilir" düşüncelerinin doğrudan öte, çok doğru olduğunu düşündüren bir takım entariler içeren başlık.

(#245399)
(bkz: sen konuşamıyor olabilirsin ama çince diye bir dil var)
(bkz: evrim savunucuları ateisttir)
(bkz: laikler ateisttir)
(bkz: hristiyanlar da ateisttir) * (bkz: bizden olmayan ateisttir)

(bkz: var ya aslında herkes ateist)
(bkz: tamam yav tamam kuru fasulye gaz yapar)
buna yalan diyenler buna inandı:

(bkz: ibret alınacak bir olay)
(bkz: neandartel insan)...
bu çalışma evrimin ispatı olsaydı literatürde evrim teorisi "evrim kanunu" olarak değişirdi.o yüzden buna bir ispat demek yanlıştır..zaten evrim hiçbir zaman canlıların nasıl varolduklarını açıklayamadı...sadece ortaya temeli olmayan bazı fikirler ileri sürdü..artık daha bilimsel fikirler ve varsayımlar üzerinde durulmalıdır
evrim teorisi'nin insan düzeyinde kanunlaşmasının şu anki teknolojiyle pek mümkün olmadığı kabul edilebilir olması bir yana, sözü geçen makalenin de zaten tüm canlıların ortak bir atadan gelebileceği (ki evrim bunu savunur, sadece insan maymundan gelmiştir gibi bir şey savunmaz) düşüncesinin moleküler düzeyde ispatıdır. bu da evrim teorisinin ispatında çok büyük bir adım olarak görülmektedir. zira bu buluş, doğadaki serbest elementlerin -laboratuar gibi belirli bir kaç element ve kısıtlı süre içinde dahi- canlıların temel taşlarını oluşturabilecek varyasyonlara girebileceğini kanıtlamaktadır.

edit: kişilere ve yazılarına bu kadar körü körüne düşman olmak nedendir?
hadi başlıktaki diğer bir takım entrylerimin kötülenmesini anlayabiliyorum ama, yukarıdaki makalenin özetini buraya yazmış olmam da mı rahatsız etmekte insanları?
ya da bu makale sahiplerini bulup "hıımmmm, çekerim senin kulaklarını" diyemedikleri için, ve ben yalnızca bu makale sahiplerinin düşüncelerini özetlemiş olmam sebebiyle hınçlarını benim "kulaklarımı çekmekle" mi çıkarmaya çalışıyorlar; bilemiyorum...
darvin gibi burnunun ucunu göremeyen bunaklara inanan küflü beyinlerin söylemleri...
Darwin kuramıüzerinde bilim adamları arasında başlayan tartışma çok geçmeden genişler, halk kesimlerine inen kırıcı çekişmeye dönüşür. Bilim dünyasında çoğunluk açık ve doyurucu bulunan doğal seleksiyon düşüncesine bağnaz çevrelerin tepkisi gecikmez. 1860'ta yer alan ve «Oxford Toplantısı» diye ün kazanan ilginç çekişme aradan yüz yılı aşkın bir zaman geçmesine karşın unutulmamıştır. Taraflar çatışmaya hazırlıklı gelmişlerdi. Kilise yüzyılların deneyim ve bilenmiş argümanlarıyla ortaya çıkıyordu. Hedefi Darwinciliği vurmak, kutsal kitabın yanılmazlığı dogmasını kurtarmaktı. Düelloyu, etkili konuşma gücüyle tanınan Oxford Piskoposu Samuel Wilberforce üstlenmişti.
Daha toplantı salonunun kapıları açılmadan Oxford, Piskoposun Darwin'i ezeceği söylentisiyle çalkanmıştı. Wilberforce'u tartışmaya, Darwin'e kişisel kin besleyen Profesör Owen hazırlamıştı. Karşısında Darwin'in «çoban köpeği» diye bilinen T.H. Huxley vardı. Aslında Huxley'in niyeti dinleyici olarak kalmak, tartışmaya katılmamaktı. Tartışmanın çok geçmeden demagojiye dönüşüp soysuzlaşacağı endişesini taşıyordu. Öyle bir kalabalıkta akıl değil, duygular ağır basacak, dolayısıyla bilimsel bir tartışmaya olanak olmayacaktı. Hatta arkadaşlarının ısrarı olmasa, toplantıya katılmayı bile istemiyordu.

Wilberforce konuşmak için yerinden doğrulmaya başlayınca salonda gerginlik artar, tüm gözler ona çevrilir. Piskoposyarım saat boyunca parlak ama içeriksiz bir retorik örneği sergiler; dinleyicileri düşünmeye değil duygulanmaya iten, gerçekleri çarpıtan bir dil kullanır. Ağır başlı bir din adamı görünümünde, evrim düşüncesinin anlamsızlığını vurgular; türlerin başlangıçtaki yaratılış biçimleriyle kaldığı, Tanrısal düzenin değişmeyeceği temasını işler. Dinsel törenlerde her zaman ustaca başvurduğu yöntemle konuşmasının etkisini yükseltmek, karşı tarafa ölüm darbesini vurmak için Huxley'e döner, alaycı bir gülümsemeyle şu soruyu yöneltmekten kendini alamaz: «Şimdi öğrenmek istiyorum, sizin maymunla akrabalığınız anne tarafından mı, yoksa baba tarafından mı?» Konuşmak niyetinde olmayan Huxley artık sessiz kalamazdı, Piskoposa ağzının payını vermek fırsatı doğmuştu. Yavaşça yerinden doğrulur, sakin, kararlı bir ifadeyle, «Maymunla şu ya da bu yoldan akraba olmayı düşürücü bulmuyorum. Beni asıl utandıran şey, söz söyleme ustalığıyla gerçeği saptıran biriyle şu anda karşı karşıya kalmış olmamdır.»
Huxley'in bu kısa yanıtı salonun havasını bir anda değiştirir. Öğrencilerin ısrarlı isteği üzerine dönemin tanınmış botanik bilgini Hooker kürsüye çağrılır. Hooker konuşmasında Piskopos'un bilimsel verileri hiçe saydığını, bilmediği bir konuda uzmanlık tasladığını, Türlerin Kökeni'ni okumadığı halde kulaktan dolma sözlerle karaladığını belirtir. Piskopos kendini savunamaz duruma düşmüştür; kurtuluşu çevresiyle birlikte toplantıyı hemen terketmekte bulur.

Bu olay aynı dili kullanmayan din ile bilimin bir araya gelip tartışamayacağını göstermekle düşünce tarihinde önemli bir yer tutar.

(bkz: Huxley in Yaşamı ve Mektupları)
insanların darvinin bilimsel teorileriniyoksayıp, yadsıyıp hatta aşağılayabilmelerine karşın.. çamurdan yapılan adem ve onun kaburgasından yapılan havvanın, çocuklarının ensest ilişkilerinden türemiş, çoğalmış olmayı pek doğal karşılayıp, güzelce kabullenmiş olmaları çok garip değil midir..
ciddi anlamda ilahi dinlerin sonunun geldigi durumsal
Moleküler düzeyde kendini kandırmanın en kolay yolu.Tüm evren ibret olmamış bu zavallılara gidip moleküler düzeyde kandırmak istemişler.

Bizim bakış açımız evrensel sizinkisi ise moleküler.
tam anlamıyla saçmalık

bir türk biolog olarak moleküler mekaniğin evrim teorisine uygun veri vermesini yeterli bulmuyorum ki büyük ihtimalle bu açıklamayı yapan amerikalı biologların anaç regülatör fosili tespitleriyle herşeyi ispatlamış olmadıklarının farkında olduklarını düşünüyorum.

evrim moleküllerin bir düzene göre dizilip genleri,genlerin bir düzene giripDNA yı olusturduğunu ve daha sonra bu DNA yapısının ilk hücreyi meydana getirdiğini ve daha sonra ise bu oluşan ilkel hücrenin zamanla gelişim göstererek diğer tüm canlı çeşitlerini oluşturduğunu savunur ki bugün amerikalı meslektaşımın ortaya attığı oluşum sadace biraz önce saydığım basamaklardan ilk basamakta anlattığım, moleküllerden gen sentezini açıklamaya çalışmaktadır ve kendi basamağı için bile yetersizdir.

kaldı ki kendi basamağını çözse bile diğer basamaklarda sorun nasıl çözülecektir??????
yani ilkel bir hücre nasıl bir gelişim iştahıyla çalışmıştır ki bir insan hücresini düşünecek olduğumuz da bu kadar hayrete düşmekteyiz.30bin gen 80bin gen gibi davranmayı başarıyor,bir molekül hemoglobin dinlenme yada yorulma durumu farklılıklarına ve dokunun ihtiyacına göre farklı miktarlarda oksijen taşımayı ayarlayabiliyor bunu beyin denilen bir yapı sağlıyor ki telefon şebekelerinin uyduların bilgisayarların sağlayamadığı hızla milyar çeşit bağlantıyı gerçekleştiriyor.beyin kendi rutininde tüm organların koordinesi gerçekleştirirken dışarıdan gelen mikroorganizmalara da gereken antijenleri ürettiriyor yani ki kendi organizmasını da korumayı da biliyor beslemeyi de biliyor işletmeyi de ürememesi gereken hücreleri durdurmayı da biliyor.

neyse maymundan gelmiş olmayı arzu ile ispatlamak isteyenlere ispatlayın siz onlardan geliyorsunuz demek istiyorum. ben CENAB-I ALLAHIN kulu olmakla onun ruhundan üflenmiş olmakla gurur duymaya devam ediyorum.
kişilerin aslında anlama kabiliyetlerinin ne kadar sınırlı olduğunu da gösteren bir başlık olmuştur zaman içinde. başlıkta -asıl olarak- ele alınan makaleyi ve savunulan düşünceyi tartışmak yerine, kişilere saldırmayı, hakaret etmeyi uygun gören kişilere allah; "olayları doğru anlama kabiliyeti" niye vermemiştir? * *
yoksa diğer cephedeki insanlar düşündüğü için, beyinlerini kullandıkları için onlara yapılan bir jest midir?

ayrıca; (bkz: tüm evrimcileri ateist sanmak) *(#247324)
- gel bakalım sayın bilim adamı.. darwin seni yan odada beklıyor..
- ama ben ispatlamıştım ya..moleküler düzeyde ispatlamıştım..prokaryot canlılardan türedik biz hemde!!!
- sen gir su odaya bir bak bakalım ne göreceksin!!
- aaaa.... darwin senin ne işin var burda ya ben ispatlamıştım!!
- gel otur söyle, götün kızgın sacın üzerine değsin önce ondan sonra devam edersin..
kartalın ucusundan,karıncanın yuvasına gidisine kadar hersey gizemli yaradılısı anlatır görebilene ama göremeyene sivrisinek saz...
canlıların tüm özelliklerini genlerinde sakladıklarını hepiniz biliyorsunuzdur, genler kromozomlarda sıralanıyor ve kromozom sayımız türlere göre bir spesifikite gösteriyor.

canlının üremesi esnasında ise -misal insanda yumurta ve sperm üretiminde- kromozom sayısı yarıya iniyor. NiYE? yumurta ile sperm birleştiğinde (23+23=46) kromozom sayısı yine aynı kalabilsin, canlının özellikleri değişmesin oluşan canlı yine "insan" dediğimiz türe örnek bi canlı olsun diye, bi kedi bi köpek bi eğrelti otu bi salyangoz bi ahtapot olmasın diye.

ya da at ile eşek çiftleştiğinde "katır" dediğimiz canlı meydana geliyor ve kromozom yapısı ne atınki ile aynı ne eşeğinki ile. ve bu kromozom yapısı bozulmuş canlı, ömrü boyunca üreyemiyor. NEDEN ÜREME YETENEĞi ELiNDEN ALINIYOR? türler arası türler, meydana gelmesin diye. BUNU KATIRA KiM ÖĞRETiYOR? evrim mi yani?

kaldı ki tür, değişim gösterdiğinde katır örneğinde olduğu gibi önü hemen kesiliyorsa, nasıl oluyor da o evrimi başlattığı iddia edilen, o ilkel, o birkaç molekülün kendi kendine türeterek olusturduğu, o inanılmaz, o akıl almaz, o gen neymiş kromozom neymiş bilmeyen ve bilmeden kendini olusturan o hücre, nasıl oluyor da bunca değişik canlı türünü meydana getiriyor?
olmadığına dair onlarca ispat olmasına rağmen görmek istemeyen kesim sürekli bir çalışma içinde..allahın varlığını 124000 nebi ispatlıyor ona inanmayıp birtakım bilimsel görüşleri evrimle bağdaşlaştıranlara mı inanayım ben şimdi hem onlar belgeyle bilgiyle geliyorlar okumamış bir insandan mükemmel bir kitap yazmasını bekleyemezsiniz ama peygamber efendimize indirilen kitap mükemmel..meydan okuyor ama kimse çıkıp karşılık vermeye cesaret edemiyor edemez de çünkü onun koruyucusu Allah..
güncel Önemli Başlıklar