bugün

(bkz: vaginismus)
(bkz: ilk gece)
dertsiz başa dert alma korkusu.
şemsiye.*
(bkz: fatura ödeme korkusu)* * *
tek e$li ya$ayamayan ki$iler açısından, sadece tek bir ki$iye bağlı olmak ve hayatının geri kalanını bu $ekilde devam ettirmek.
doğru tercih karmaşası ve ekonomik yetersizlik başlıca sebeblerdir.
farklı ortamlarda yetişmiş iki insanın, beraber bir ömür geçirmeye karar verip, aradaki farklara rağmen uyum içinde yaşayıp yaşanamayacağı konusunda kafada oluşan sorulardan kaynaklanan nedenlerdir.

bunun yanında:
(bkz: aşkın biteceğini düşünmek)
(bkz: sevdiğin insanın değişme olasılığı)
(bkz: güvensizlik)
o imza atildiktan sonra bir tarafin, diger tarafa daha fazla baski yapmasi olasiligi da vardir. evet evet kiskancliktan bahsediyorum yada evlendikten sonra iyice abartilmasindan, sahiplenme duygusunun had safhaya cikmasindan.
eğer ki karşılıklı olarak beslenilen sevgi , saygı ve bunların getirdiği anlayışın değişmeyeceğini bildiğiniz birisi ile evlenirseniz yalan olacak sebeblerdir.
"köprüyü geçene kadar ayıya dayı diyen" erkeklerin var olmasından dolayıdır.
kendine güvenmemek. ya hazır değilsem, ya yeterince olgunlaşmadıysam diye kendine sorulan sorudur. bağlanmaktan korkmak, karşısında ki kadının değişmesinden korkmaktır. sorumluluk duygusunun en ağırı olduğundan mıdır bilinmez üzerine çok düşünülmesi gereken bir karardır. benden tavsiye geçiçi gazlara gelip hayatınızı ertelemeyin. karşınızda ki ya "o"dur * ya da değildir. ortası mümkün değildir.
(bkz: parasızlık)
(bkz: çocuk)
hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı gerçeği, bütün alışkanlıkların yeniden formatlanması ve değişik bir çehreye kavuşması, yeri geldiğinde sorumsuz hareket edebilme özgürlüğünün elden alınması sonrasında sanki bir kendi içinde otorite boşluğu oluşması gibi sebepler. aslında insanın manevra alanı daralıyor, karşı tarafla yeniden bazı şeyleri müzakere etme ve bir alana çekilme endişesi doğuyor. halbuki karşılıklı mesajlaşırken, sevişirken, gezip tozarken ne kadar rahat insan.
evlilik konusunda hala bir kararsızlık içindeyseniz, uzun bir süredir evli olan ve/veya yeni çocuğu olmuş ya da çocuklarını evlendirmiş bir baba ile beraber olmayın. bu sizin evliliğe gitme yönünde olan kararınızı tamamen tersine çevirebilecek bir eylem olur. aşağıda anlatılanlar 2 gün içerisinde gerçekleşmiş örneklerdir.

1. gün;

yeni kızı olmuş arkadaşımın eşi, doğumdan sonra sağlığını tam olarak geri kazanamamıştır. yaklaşık bir aydır hala sancıları devam etmektedir. iş, hastane, hastane, ev * arasında mekik dokumaktadır. bir sabah, çalışmak için çıktığımız saha da, varacağımız yere geldiğimiz de yan koltukta uyuyan arkadaşımı kaldırmak istediğim de;

-evlendiğim günü *
demiştir. nasıl lan? dedim. hani çok seviyordun, hani dünyalara bedeldi. ne oldu ki şimdi.
-çok uykum var mına goyum yaaa...
+tamam abi sen yat uyu. ben halleder gelirim.
eşini çok sevmek, çocuğunun dünyaya bedel olması. sinirle söyledi herhalde. uykusuzluk gergin yapıyor insanı nasıl olsa. öyledir kesin öyledir. uyusun uyansın düzelir.

2. gün;

yaklaşık 3 yıllık evli olan bir arkadaşa da sahibim. yakında onun da bir kızı olacak. şirketce bekliyoruz. bu arkadaşımla her hafta halı saha maçı yapmaktayız. maçımız bitince de arabamıza bineriz, onu eve bırakırım ya da o bırakır dağılırız. yine o akşamlardan birinde, maçımızı bitirdikten sonra aracımıza bindik. daha ben kontağa basmadan arkadaşımın telefonu çaldı.

-bir dur mına goyum yaa. bir huzur ver yaa. bir sakin ol yaaa. daha saat sekizi bir geçiyor. bu kadar olmaz ki yaaaa.
yola bakmaya başlamıştım, bunları telefonda söylediğini sanmıştım. telefonda söylemediğini ise;

-efendim hayatım

demesiyle anladım.

-geliyorum birtanem
+...
-hayır birtanem duş almadım.
+...
-biliyorum birtanem temiz olsa da almam burada zaten.
+...
-tamam hayatım, bir şey lazım mı?
+...
-hı... hı... tamam.

-bıktım mına goyum, bıktım. her şeyi söyle, her şeyi haber ver.
+hayırdır oğlum niye bu kadar kızıyorsun ki? kadın merak etmiş işte.
-arkadaş daha yeni bitmiş maç hemen aranmaz ki. bu kadar bunaltılmaz ki...
+mutsuz musun oğlum?

aslında kendim için sormuştum. ne cevap gelicek diye de korkmuyor değilim.
-yok oğlum ya. mutluyum, çocuğum da olacak. evlilik çok güzel. her şey sistematik * her şey bir düzen içinde. yemek saati, yatma saati, hafta sonu yapacakların. çok düzenli bir hayat.
+monoton yani.

bir insan bu ''sistematik'' düzenden çok mutlu olurken, diğer bir insan bunu monotonluğa bağlayacak kadar mal olabiliyor işte.

2. günün akşamı;

sanırım babamın 20 yıllık arkadaşıdır x amca. bulunduğum şehire gelmiştir. oteller de ve kurumuna ait misafirhane de yer bulamamıştır. babam beni aramış, x amcama yardımcı olmamı istemiştir. artık bu gece x amca ile beraber geçirilecektir. bulunduğu yerden x amca alınmış evin yolu tutulmuştur. x amcayı eskiden beri tanıdığımdan, içmesini sevdiğini de bilirim. misafir dediğin de iyi ağırlanmalıdır. karar verilmiştir, rakı balık yapılacak. yoksa bu kafa ile misafir çekilmesi imkansız birşey. babamla emsal bu x amcanın iki oğlu bir kızı olmakla beraber, iki gelini ve bu gelinlerden de birer torunu bulunmaktadır. bu iki oğlundan büyüğü de benden bir yaş kadar küçüktür. daha ilk dublelerimiz bitmemişti ki. yani daha çakır keyif bile olamamıştım ki;

-sen sen ol, evleneceğin kızla peşin peşin anlaş oğlum.

hemen diktim kafama, yenisini doldurdum. boğazım yanmasa, onu da hemen dikicem ama artık çok geç.

-de ki o kıza, senin annene iki gün gidiyorsak benim anneme de iki gün gidicez. senin anan da bir gece kalıyorsak benim anam da da bir gece kalıcaz. yoksa senin anan babam da bizim gibi torununu bilgisayar ekranlarından görür.

evlilik sözleşmesinin ortaya çıkması, hep zenginler de görülür ya böyle şeyler. fakirin evlilik sözleşmesi de bu olur.(muş)

(bkz: dedenin torununu msn den sevmesi)

aklıma hemen böyle bir başlık geliveriyor. başlık tamam da içine ne doldurucaz. kavrulsun boğazım, bu kadehi de dikiyorum. hemen yenisini dolduruyorum. her konuşmamız da evlen artık, nişan, düğün, torun, torun, torun diye başımı yiyen anneme, torununu msn den sevdirdiğim gözlerimin önüne geliyor.

-ben yetiştirememişim evlat bizim oğlanları, artık benim sadece bir kızım var. iyice hanım köylü olmuşlar. sen taaa buralara kadar gel, 29 gün kal, bir gün bile uğramadan gerisin geri git. yazıklar olsun.

bir daha dikiyorum kafama. artık x amcamın anlattıkları çok güzel geliyor. evlilik nasıldır? iyi midir? alışılır mı? kötü müdür? bunları bilemem arkadaş. bekarlık iyi şimdilik.

tek bir kötü yanı var. eve gidince hala kendi anahtarınla açıyorsun kapıyı. ya da kapıyı açanlar sürekli değişiyor.
kaynanalardır efendim.* cadı olmayan kaynana sayısı ülkemizde yok denecek kadar azdır arkadaşlar.
allah türk gelinlerinin yar ve yardımcısı olsun.*
Özetle sorumluluk ve özgürlüğünün kısıtlanıyor olması düşüncesi.
bağlı değil, bağımlı bir hayat yaşama korkusu.
Hesap vermek zorundasın. Temizlik yapmak var birde, neyse en iyisi 30 yaşına kadar kocamak..
eşimin ailesinin olaya ziyadesiyle müdahil olması.
(bkz: kayınvalide)
milyonlarca adam ve yıllar süren tek bir korku "dırdır".
arkadaşlar nikahta keramet falan yok, kandırmayın sakın kendinizi.
Sürekli aynı insanın suratını görünce soğumaktan korkuyorum.
sanırım bu konuda korktuğum şey aldatılmak veya terk edilmek.

benim dinimde boşanmak yasak çünkü. bilemiyorum.