bugün

uzun süredir üzerlerinde inceleme yaptıgım fakat herhangi bir mantıklı sonuca ulaşamadıgım, sırf entel olmak ugruna yaptıklarına kanaat getirdigim cins entellerin vazgeçemedikleri mevzu.
adam evini, hayatının neredeyse yarısını geçirdigi alanı başkasının eline emanet ediyor, kendisi hiçbir şeye karışmıyor.
ulan saf mısın kardeşim sen? kendi evini kendin döşesene. yatak odandaki perdenin rengini seçmekten, tuvalet taşının modelini begenmekten de mi acizsin? anca sıçmayı mı biliyorsun tuvalette?
her insanın az çok bir göz zevki, bir begenisi vardır kardeşim. eminim ki sizde de var. haydi hep beraber sizdeki bu cevheri ortaya çıkaralım.
peki bu iç mimar denen en gereksiz meslegi icra edenlerin yaptıkları ne? evini bunlara emanet eden bir kaç arkadaşımın evinde gördügüm kadarıyla hiçbir bok. yani dişe dokunur hiçbir bok yapmıyor adamlar. yaptıkları sadece fayans seçmek, koltuk seçmek, serfloor'un rengini belirlemek filan.
bu mimarlar kendi evlerinde sikseler kullanmayacakları aletleri garibim entellerin evlerine döşüyorlar. adam kıçıkırık bir vazoya 100ytl veriyor, salonun baş köşesine oturtuyor. ulan insafsız herif, senin kendi paran olsa alır mısın onu? kendi evine koyar mısın?
hem o adamın senden daha zevkli oldugu ne malum ki? iyi okulunu okumuş, amerikalarda master yapmış filan da 'zevkler ve renkler' tartışılmaz ki kardeşim. o koydugu boktan vazoyu sikseler bana satamazlar. evimin baş köşesine koydurmam ben onu. yani hangi mantıkla evlerini bunlara teslim eder insanlar bilmiyorum valla.
evi her mimara döşeten kişinin entelektüel olmadığı bir gerçektir. gidip eşya vs. seçmek istemeyen kişilerin zevklerine göre mimara döşetmesinde de yadırganacak bir şey yoktur.
(bkz: entelektüel) ve (bkz: entel)

farklı kavramlar tabii ki bunlar.
(bkz: zenginin mali yazarin klavyesini yorar) *
hangi iç mimara, hangi tarzda döşetilirse döşetilsin bir süre sonra içinde yaşayanların hayat tarzına dönüşmeye başlar o ev. kaçınılmazdır. kişi bir süre sonra kendine benzetmeye başlar. kullanış özelliklerinden ziyade görsel uyuma önem verildiği için rahat edemez kişi. misal beyaz koltuklar alınmışsa çok geçmeden üzerlerine örtüler örtülür. çocuk varsa eğer, aksesuarlar yavaş yavaş dolaplara kaldırılır, sehpalar falan kenarlara çekilir. mekanizmalı perdelerle başedilmez olunca bir kaç yıkayıştan sonra klasik perdelere dönülür, derken bir kaç yıl sonra o evden eser kalmaz.

mutfaklar ise en çok değişimin yaşandığı yerlerdir. başlangıçta uzay üssü gibi steril, neyin nerde olduğu anlaşılmayan, ortalıkta hiç ıvır zıvırın olmadığı mutfak, eğer yemek pişirilen, yaşayan bir mutfak ise çarşamba pazarına döner.

bu arada evi iç mimara döşetenlerin enteller olduğunu söylemek yanlıştır kanımca. entellektüeller tarzı da olan kişilerdir ve kendi zevklerini yansıttıkları söylenebilir. bunu tercih edenler daha farklı bir kesimdir. parası olan belki vakti olmayan, belki züppe, belki kendi zevkine güvenemeyen kişiler olabilir.
(bkz: her işin bir ustası vardır)
(bkz: feng shui)
parasını nasıl harcıyacagını bılemeyen insanların aktıvıtelerındendır.
alakası yoktur. her işin bir profesyoneli vardır. insanlar kendilerini yeterli görmedikleri konularda uzmanlardan yardım alırlar. çok normaldir. entellik dantellik ile yakından uzaktan alakası yoktur.
tıraş olmak için berberi seçmiştir. kendi de kesebilirdi tabi saçlarını. zevkine daha uygun ama daha amatörce. iç mimarlar için ekmek parasıdır. her döşeten entelse evet hepimiz enteliz yok entellektüel olunuyosa hemen döşetelim.
mimar eve değil, ev sahibine döşemektedir aslında.
mimar , evde yaşayacak kişilerin zevklerini yansıtacak ,onlara en uygun ortamı hazırlayan kişidir.evi dösetmek isteyen kişiyle bilgi alışverişi yapıp, onun tarzı hakkında ipuçları yakalamaya çalışır.ama bazen ''sen mimar değil misin,yap işte güzel bişiler..'' diyen insanlarla da karşılaşabilir.böyle durumdaki insanlar,''evimi mimara döşetiyorum'' cümlesini kullanmayı çok istemişlerdir..
Fransa'nın suyundan içmiş entel kardeşimizdir. Pisa kulesinde fotoğrafı olduğu yönünde asılsız iddialar vardır.