bugün

insanlar arasında rahatsız hissetmekten dolayı evden hiç çıkmamak.
insan bazen olağanüstü rahatsız hisseder, apartmanın bir metre bile dışına adım atmak ona rahatsızlık verir. kargaşa ve gürültü içerisinde kalıp rahatsız olmak yerine evden hiç çıkmamak başlıca tercihidir.
hayatı sözlük olmak'tır.
depresyon belirtisidir. sevgiliden ayrılma, sınavı kazanamama, sınıf tekrarı yapma, anayla babayla kavga etme gibi kritik dönemlerde başak gelen deneyim.
bu aralar yaptığım şey.
pazar gününden beri kapıyı açıp çıkmadım be sözlük.
bu pazar yine çıkarım, sevgilimle geçirebildiğim az vakti bize zehir etmemek için "iyi" olurum. sonra kaldığım yerden bu dünyaya katlanmaya çalışmaya, depresyona devam. devam ağlamaya.
evden çıkmaya değer ne var. adaletin olmadığı sistem mi? iki yüzlü insanlar mı? onlara benzeme ihtimalleri mi?
evim, bana ait olan, istemediğimin olmadığı yer; güvenli.
kelime, korkmuş, yılmış insan; anormal... iyileşecek. eminim.
aslında evin kendisinden de rahatsız olup evrende gidebileceği, saklanabileceği başka mekan var olmadığı için mecburen evde takılan, sinmiş, kendini koyvermiş insan.
parasızlığın getirdiği depresyon ve yalnızlık hissi.
sonuçlarından biri hayatı sanal yaşamaktır.bi süre sonra konuşmayı unutursun insanların gözünün içine bakmayı.dışarı çıktıgın an sesler kulagını tırmalar.kendini eve atmak istersin bi an evvel.

en düzenlisi şudur.günlük 2-3 saat yürüyüşe koşuya bi parka gidersin hem insanlardan uzaklaşmamış olursun hem de evinde diger zamanlarını doya doya geçirirsin haa bi de tabiki kilo almayı da engellersin.zararı dokunmaz artık yalnızlıgın.
kafa dinlemek için yapılan eylem. evde kalırsın ve ruhunun sesini dinlersin.
(bkz: evde hayat var)
bu aralar yapılması istenen eylemdir.
ders çalışmak zorunda olmaktır. yoksa kim bile isteye dört duvar arasında sürekli durmak ister ki. en azından ben istemem.
gidecek yerin yoktur. arayacak kimsen yoktur. ev iyidir, seni sarar.
Bilgisayarın bazen arkadaşlardan daha eğlenceli olduğunu gösterebilir.
çıkmadıkça çıkası gelmeyen histir.
çıkmadıkça çıkılmak istenmez. gün geçtikçe daha da isteksiz bir hale gelinir dışarı çıkmak konusunda. sürekli bahaneler üretilir. şimdi kim şunu yapacak, kim buraya gidecek, saçım da güzel değil, yorgun gibiyim...
çok fazla süre geçmeden dışarı çıkılmalı fazla sosyal olunmasa da insan içine karışılmalıdır.
ilk hafta keyfine diyecek yoktur; tv izlersin, nette takılırsın. 2 hafta sıkıntıdan bir iş olsa da yapsam moduna geçersin.
çay konularak çılgınlığa çılgınlık katılan eylemdir.
müthiş bir keyiftir. hele bu soğuklarda. seçilmiş güzel filmlerle...
yılbaşı finallere denk gelen öğrencilerin gerçekleştirdiği, gerçekleştirmek zorunda kaldığı eylem.
çılgınlıkların yüz karası, eylem.
kös kös dışarda takılmaya yeğdir.

ya da değildir.
3 günden sonra benim için gerçekten çılgınlık oluyor, anneme sardım en son örgü örmeyi öğrenmeye.

( örgü örmeyi öğrenmeye) tekerleme gibi lan.
çogu zaman deli gibi özledigim çılgınlıklar silsilesinin başı. Hele birde çılgınlar gibi uyumak vardır ki en sevdiğim , evet birazdan şeytana uyup bu çılgınlığı yine yapacagım.pisman degilim
[odandan çıkman gerekmez, masanda oturmaya devam et ve dinle... dinleme bile, sadece bekle... bekleme bile, gerçekten sakin ve yalnız ol. dünya özgürce sunacaktir kendini sana... maskesinden sıyrılmak için başka seceneği yok, huşu içinde yuvarlanacaktır ayaklarının dibine...] (bkz: franz kafka) evimdeyim, mutluyum.
geceye kadar film izlemektir.

tavsiyeler alınılabilir.