bugün

anneyi çileden çıkarmak için %100 etkili yol. evin içinde, onca cam eşyanın, dantel örtünün, koltukların, televizyonun arasında top oynamak, evi yakıp yıkmak işi.
ev içinde gerçekleştirilen aksiyonların en eğlencelisidir.kapı kasaları kale,sehpa ve koltuklar rakip defans,19 litrelik su bidonları baraj,koridordaki halının üzerindeki herhangi bir nokta penaltı noktası olarak kullanılarak gayet güzel bir stad atmosferi yaratılır.en önemlisi de sünger bir topunuzun olmasıdır.vee maçın başlaması için herşey hazır olur,4. hakemden işaret alınır,sonra ne kadar vazo,tabak,çanak,incik boncuk varsa yere indirilir.
genellikle cam veya lambanın kırılmasıyla sonuçlanır.
bunun için her zaman gerekli olacak malzeme bir çift top yapılmış kirli çorap...
uzun koridoru olan evlerde cok zevkli olan oyun.tabi yan etkisi de yok degil; cam/cerceve kirilir, ampul patlatilir, yerdeki halilar saga sola kayar, anne ve babadan azar i$itilir.
alt komşuların eve uyarmaya gelmesi sonucu topun anne tarafından kesilmesiyle devam eden, ardından yılmayarak gazete kağıtlarını yumuşturup koli bantlarıyla sarılması sonucu yeni bir top elde edilmesiyle sonuçlanan hadise. hol'de top oynamak oldukça zevklidir fakat o kadar geniş olmadığı için ikili mücadelelerde*zorluklar yaşanması muhtemeldir.
çocukluk yıllarının en heyecanlı en sevindirik şeysiydi.hem de top çorap olunca...
uefa dayağı yemenize sebep paf oyunu.******
avizeyi tavandan aşağıya indirmeye sonra da anne tarafından topun bilinmeyen bir yerlere saklanmasına sebebiyet veren olaydır.
erkek çocukların bulunduğu evlerde kaçınılmaz olan,onlar için ne kadar zevkliyse,ebeveynler için de o kadar sinir bozucu olan durumdur.
(bkz: EV DE TOPSUZ GEZMEK) *
erkek kardeşler arasında yapılan, kullanılan malzemenin top veya çorap olmasının sonucu değiştirmediği, kaybedenin markete gitmesiyle sonuçlanan hadise.
top yada çorap bulunamadığında birsürü kağıdın erkek kardeşler arafından buruşturulup bantlanmak suretiyle topa dönüştürüldüğü durumdur.
hangi yaşta olursa olsun birçok erkeğin vazgeçemediği süper şey. *
ev ahalisinin kızması sonucu daha da bir eglenceli hal alan davranış.çocukken kah oturup birbirine yerden yuvarlamak kah havalandırmak suretiyle, ilerleyen yaşlarda duvarlarla voleybol oynamak ve zaman zaman da abilerle şut çekme çalışmaları yapmak şeklinde kendini gösterir.
bir çift çorap alınır, bir tanesi özenle bir kenara koyulur ki sonra aranmaya.. e malum çorap, dünyada koyulduğu yerde bulunamayan tek nesnedir! neyse, bu bir tek çorabın içerisine, tercihen kağıt ya da gönülden ne koparsa doldurulur. fakat doldurmadan önce top haline getirilmeli ve iyicene sıkıştırılmalıdır ki çorabı kendi şekline sokmasın. neyse, bu da yapıldıktan sonra o tek çorabın içine koyulur ve de çorap kendi ekseni etrafında fazlalığı bitene kadar sarılır. bu işlemden sonra kenara özenle koyulan çorap alınır, elimizde mevcut olan kağıt+çorap kombinasyon yumağı bu çorabın içine tepilir. iyice alta ittirdikten sonra o yuvarlağın üst boğumundan sıkıca tutulur, ampul misali çevrilir. yeterince sıkıldığına emin olunduktan sonra çorabın ağız kısmı o malum yumağın içinden geçirilir. bu işlemde dikkat edilmesi gereken nokta, malum yumağın çorabın içinden diğer tarafa geçmesi ve dolayısiyle aşağı düşmemesidir. bu işlem başarıyla tamamlanmışsa fazlalığın tümü gidene kadar tekrar edilir aynı işlem. sonunda ille de kalan ufak fazlalığa bakılıp küfredildikten sonra alttan üstten çekiştirmek suretiyle o fazlalık da giderilir. sonraki adım da futbolu özgürce oynamaktır. bir süre oynadıktan sonra çorabın açılmasına küfredilir ve aynı işlemler uygulanarak tekrar yapılır. bu da bir süre oynandıktan sonra açılınca son çare olaraktan çorabın ağzı dikilir! böylelikle açılma sorunu da çözülmüş olur. ve fakat çorap ziyan olduğu içün kimseye çaktırılmamalıdır. çaktırıldığı vakit şöyle diyaloglar yaşanması muhtemeldir;
+ oğlum babanın siyah çorabı nerde? bulamıyorum..
- anne ne biliyim nereye koymuşsa ordadır!
+ zbaaaamm!!!!(terliğin duvara çarpma efekti)
+ eşşek sıpası, gene diktin dimi çorabı?!!
- ohooo dikmekle kalsa.. ehe ehe
+ (zbaaamm!)
bitiminde ev ahalisine söylenecek yalanlar üzerine ince çalışmalar gerektiren çok eğlenceli olay.
küçükken genelde erkekler tarafından yapılan ve annenin çıldırmasıyla ya da komşuların gelmesiyle sonuçlanabilecek durumdur. (bkz: evin içinde amerikan futbolu oynamak)
duvardan sektirdiğiniz topu takım arkadaşınızdan gelen bir pasmışcasına alıp duvara monte ettiğiniz dandik potanıza alley oop'u gömmeniz veya yine duvardan seken topa yatağa doğru uçup şık bir vole çakmanız veya sadece koridorda topun peşinden haldur huldur koşturmanız şeklindeki atraksyonları içinde barındıran eğlenceli aktivite...

tabi siz bunları yaparken anneniz cinnet geçirmekte, komşular çıldırmakta, evdeki kırılgan eşyaların bir kısmı gerçekten kırılgan olduklarını ispatlamakta ve yatağın yayları fırlamaktadır...
bitiminde yenilen taraf evi toplama cezasına çarptırılacaktır...
diğerine de dalga geçerek yenileni izleme zevki kalır.
(bkz: çorabı top yapıp oynamak)
çocukluğu apartmanlarda geçen veletlerin yegane aktivitesi. sehpanın üzerindeki örtü geriye doğru sarkıtılırken yere değmesine özen gösterilir. örtünün sehpa üzerinde kalan kısmına ütü vs yere değen kısmına da bilimum ağırlıkları yerleştirisiniz ki böylece kalenin ağları tamamlanır. kışlık çoraplar özenle seçilir çünkü kalın olması itibariyle iyi de top olur bunlardan. sonra çarprazdan bir çakarsınız top yan ağlarla buluşunca o örtü öyle bir dalgalanır ki kendinizi bir an cruyff sanırsınız.
cocuk olmanin en onemli yasalarindan biridir. ozellikle arkadaslariniz eve gelmistir, disarda yagmur vardir. dusunulur, ne oynasak diye? eger 90'larda cocuksaniz adsl hattiniz yok demektir, bu yuzden yaratici olmak zorundasinizdir. saklambac mi? hayir, cok zevksiz. en sonunda karar verilir: evde top oynamak. illa futbol olmak zorunda degildir, koltuklarin ustune cikip topu birbirine atmak bile olabilir. bir yandan hicbir sey kirmamak icin cabalarken bir yandan bagirirsiniz. zaten asil zevkide anneye ragmen, salondaki kirilacak bircok seye ragmen o topu evin icinde atiyor olmaktir. sonunda sanki 90 dakika futbol oynamis gibi terlersin ve soguk bir su icersin. anne yine kizar. ayrica kiz cocugu iseniz bir de "sen ne bicim kizsin?" diye azarlamalarida duymaniz kacinilmaz olur. hatirliyorum da bir tek kuralini bile bilmedigimiz amerikan futbolunu bile arkadaslarla evde oynamistik. guzeldi 90'larda cocuk olmak.
kışın soğuk günlerinden birinde kardeş ve kuzenle birlik olunup odada top oynanmaya başlanır. kuzen dediğimiz kişi biraz fazlaca gelişkin bulunup kardeşle herpesin iki katına denk gelmektedir, herpes ve kardeşi yanında kibrit çöpü gibi görünmektedir.. yaptığı her hareket sert, kendine güveni tamdır, bileğinin kalınlığı bile oyunun nasıl sonlanacağını belli etmektedir aslında. ancak son beklendiği gibi olmaz. sert tavırlı kuzen attığı sert bir şutla topu avizeye denk getirmiş ve ardından şangıırt diye bir ses duyulmuştur. avize fosil denecek kadar eski kırılan camdan dalın eksikliği ise ayan beyan meydandadır. akla bir şeytanlık gelir. ordan çıkılır, büyükannenin evine gidilir, antika avizeye bir göz atılır, evet aynı cam dallar bu avizelerdede bulunmaktadır. birisi lafla büyükanneyi oyalarken iri yarı kuzen altına bir sandalye alıp avizedeki cam dalı çalar. eve gelinir, dal yerine takılır. olaydan ucuz kurtulunulmuş olunur.

not:büyükannem cam dalın eksikliği 10 yıl sonra farketti. *
(bkz: şu çılgın çocuklar)
güncel Önemli Başlıklar