bugün

ne alaka lan diyeceksiniz ama;
(bkz: amelie)
izlediğimden beri kendimi fransız entelektüeller gibi hissediyorum. böyle değişik ve boş bir insanım ben. evet.

edit: başlığın üste kalması.. ***
The perfume(koku)
(bkz: hababam sınıfı)
aksini söyleyeni güdüklerim.
(bkz: soraya yı taşlamak)
(bkz: The Prestige)
the fourth kind. birazda firlama arkadaslarimin gazlamasiyla gercekten inanmistim filmi izlerken. nezaman ismini duysam tuylerim diken diken olur.
Ben musallat ve çizgili pijamalı çocuk diyorum. Birisi korku diğeri dram filmi. Korku filmi malum evin karşı koltuğundaki o teyzenin duruşu hiç aklımdan gitmez. Hatta yorganı hep kafama çekerim o günden beri. Diğeri dram ve trajedi filmi. Naziler Yahudilere işkence yaparken çocukları anlatıyor. Hayatımda dönüm noktaları diyebilirim bu filmler için.
Harry potter hala salak salak büyü hareketleri yaptığım oluyor.
bir ara kader filmine çok takılmıştım. daha sonra vatani görev için karsa gittim. bilirsiniz bekir uğur için karsa falan gidiyor malum bereli bir pozu var kars çayı kenarında. aynı o anı hissetmek için o çay kenarına gidip soğukta sigara içmişliğim var.
Mother.

Özellikle bebeğin -yani simgesel olarak isa'nın- insanlar tarafından parçalanma sahnesi tüylerimi diken diken etmişti.
Yeşil yol.
Hayalet gemi bazı sahneleri çok etkileyici.
(bkz: Tabutta rövaşata)
bize ve hayatımıza bir şekilde dokunabilmiş, sanatsal bir kaygı güden filmlerdir. çünkü, tek varoluş yolu sanattadır.

Nuri bilge ceylan'ın bir zamanlar anadolu'da filmi güzel bir örnektir. derdini farklı şekilde anlatan onca film izlemiş olmama rağmen, bir zamanlar anadolu'da benim için epey farklı bir filmdir.

'lirik bir senfoni' benzetmesini yapmak mümkün bir zamanlar anadolu'da filmi için. ağaçtan düşüp, cılız bir derede yuvarlanan elma ile varoluşu, yaşamı, ölümü sorgulamak, filmin sonunda kocaman bir coğrafyayı otopsi masasına yatırmak kolay değildir.

Nuri bilge ceylan ise, ustalık eseri olan bir zamanlar anadolu'da filminde bunu pek güzel yapıyor.
belki yeşil yol. belki.
im juli
Wristcutters a love story
Trainspotting.
Hayatım. Evet.
Barda filmini izledigimde kötü olmuştum. Sonra bu olayın aslında gerçek oldugunu oğrendim ve arastirdim. Kisilerin ifadelerini okudum. Baslarina neler gelmis arastirdim falan. Gercegi filminden daha da kötüymuş. Gerci filmi öyleyse gercegini dusunemiyorum bile. Hala aklıma gelse kötü olurum
Türk olarak Kabadayı. Yabancı olarak Hızlı ve Öfkeli Tokyo Drift.
Kevin Costner, Anthony quinn, Madeleine stowe rol aldığı revenge ve Jean reno, Natalie portman, Gary oldman rol aldığı Leon...

iflah olmaz platonik olmanın etkisi galiba, imkansız aşkları anlatan filmler sevilir. Hele ki revenge de final sahnesinde yutkunma zorluğu hâlâ çekilir.
Belki 10 defa izlenmiş ama her seferinde aynı şey...
Bir şey boğaza düğümleniyor.
Yönetmen Tony scott'ın böyle final yapıp bizi "göt" etmesi yüzünden küfür edildiği de oluyor.
Babam ve oğlum filmi. Değişik bir şekilde kalbime dokunmuş tek filmdir.
(bkz: Salo O Le 120 Giornate Di Sodoma)

(bkz: srpski)

Bu iki film yeterliydi. Yasaklı bir çok film izledim ( ergenlik işte) salo o le 120 giornate di sodoma çok etkilemişti beni.
Guguk kușu
Otomatik portakal
Tez
Hayat güzeldir
Bir sırp filmi
Asla gözlerini kacirma.
(bkz: Life is beautiful). Şuan da baba olmayı düşünmüyorum, istemiyorum da am bir gün bir çocuğum olursa filmdeki guido gibi bir baba olmak isterim.
(bkz: hannibal doğuyor)
hannibal ve kızkardeşi savaş zamanında askerlerin elinde esirken kızkardeşini pişirip hem kendilerini hem de esirlerin karnını duyurdukları sahneyi hala unutamıyorum. Sonra hannibal ısrarla kardeşini sorunca onun etlerinden yemek yapıp kendisine yedirdiklerini söylüyorlar gülerek. Ondan sonra psikopat oluyor işte.