bugün

yayincilarin basina vura vura sonunda ulkemizde izleyebilecegimiz film.
http://www.sinema.com/fil...bilgiler.aspx?FilmID=4933

(bkz: sil baştan ne lan)

ayrıca Jim Carrey'nin ''ben bu işi komedi dışında da çatır çatır yaparım'' dediği film.
fantastik bir aşk hikayesidir. ayrica zekice yazılmış ve kurgulanmış mukemmel bir senaryo.
aşkın mükemmel bir şekilde anlatıldıgı bu aşmış filmde jim carrey'nin ve kate winsletin alışılmışın dışında özellikle jim carrey'nin her rolü mükemmel oynayabildiğini gösteren süper oyunculuklarını izliyoruz

not: bu arada film boyunca jim carrey'nin fabio luciano'ya benzediği aşikardır

http://www.eternalsunshine.com/
şu sıralar sil baştan adıyla türkiye'de yeniden gösterime giren jim carrey filmi.
akla öyle sarhoş olsam ki şarkısının sözlerini getiren bir film.

"seni gördüğüm günü,
sevdiğimi unutsam
.
herşey bir rüya olsa
unutarak uyansam"

dizeleri filmde gerçeğe dönüştürülüyor ve bu fantazi hayata geçiriliyor bir nevi. ama sonradan fark ediliyor ki kazın ayağı öyle değil aslında, hatıraların insan hayatında ne kadar önemli olduğunu hatırlatan bir film. ayrıca birbirini bu kadar seven karakterlerin aslında çok küçük bir sebepten ayrılmaları ve sonradan bu pişmanlıkların yaşanması insanların sevdiklerine ve kendisini seven insanlara karşı tavırlarına dikkat etmesi gerektiğini, geri dönüşü olmayabilecek kalp kırmalardan kaçınılması gerektiğinin de altı bir güzel çizilmiştir.
sinema literatürüne "sadece jim carrey tarafından oynanabilecek karakterler" gibi bir açılım yapılmasına neden olacak filmlerden sadece bir tanesidir. diğerleri için :
(bkz: the truman show)
(bkz: the majestic)
jim carrey yakışıklıymış dedirten film. bir ilişkinin başlamasına neden olan şeylerin zamanla aynı ilişkinin bitiş nedeni de olacağını gösteriyor. filmin başlangıcı ve sonu çok etkileyici başlangıçtaki sevgililer günü ile ilgili yapılan tespita katılmamak elde değil, sonunudada anılarını sildirmelerine neden olacak derdece de acı veren bir aşka sonu yine acı dolu olacağını bilebile yeniden başlıyorlar. aşkı beyninden sildirebilirsin ya kalbinden
düşündüren ve uzun süre etkisi geçmeyen film.
mutlaka izlenilmesi gereken film. kurgusu akıl defterinin kurgusuna benziyor
sanırım akıllarda jim carrey'le birleştirilmesi ve seyirci çekmesi açısından
"sil baştan" gibi komedi filmi ismini andıran bir isimle gösterime girmiş, beyoğlu'nda alkazar ve cine majestik'te izleyebileceğiniz, görüntüleri şahane, "bende deniz kıyısında karla oynamak istiyorum" dedirtecek, anılarınızı tekrar gözden geçirmenize sebep olacak ve doğallığıyla kendini hemen sevdirecek iç geçirten, etkileyen film.
jim carrey ve kate winslet'in ne kadar büyük oyuncu olduklarının bir kez daha görüldüğü, senaryosunun ilerki yıllarda filmden esinlenerek bilimadamlarınca gerçekleştirilmesini beklediğim, her zaman izlenilebilecek güzellikte olan bir film... ülkemize baya bir gecikmeli gelmiştir o ayrı bi durum...
film güzel olması dolayısıyla bursa sinemalarına uğramayacağı düşünülmektedir içimdeki deniz ve benzerlerindede bu durum gözlenmiştir siyad yılın en başarılı 2. filmi seçmiştir
jim carrey nin nekadar iyi bir oyuncu olduğunu gösterdiği harika bir film, bu filmdeki performansı ile sadece komik rollerin adamı olmadığını göstermiştir!
şu sıralarda ülkemizde vizyonda olan dünyanın en iyi aşk filmidir. ancak türkçeye çevirilirken yaptıkları hata bence çok kötüdür. ''lekesiz zihnin sonsuz ışıgı'' daha orjinal ve dogrudur. keşke bu isim ile çıksaydı vizyona. ama olsun önemli olan filmin anlaşılması...
türkçe adına şiddetle karşı çıkmama ragmen(bakınız: sil baştan) yine de gidip görünce eh olabilirmiş dedirten yorucu ama bir okadar da izlenesi film.jim carrey her haliyle şahane.buzun üstünde yatma,karda yuvarlanma sahneleri "hadi canım sende bunlar ancak filmlerde olur" dememize sebebiyet vermiş fakat filmin ardından içilen "ev yapımı limonata:)" ile birlikte uzun tartışmalara girmeden de edilmemiştir.
(bkz: sil baştan)
yok anasını satim (bkz: balerina cifi onun adı)
bir çok kişi ve site tarafından methini duyduğum gaza gelip indirdiğim,izlediğim ancak anlatıldığı kadar güzel olduğunu düşünmediğim film...
- wait
- why?
- i dont know, just wait
- ok
- ok

gibi kisacik bir diyalogun insanda tarifsiz duygular uyandirabildigi film. izlerken mantiginizi bir tarafa birakip, askin gucune inanıyormuş gibi yapın öyle düşünmüyorsanız bile, yoksa "bu mu lan herkesin anlattığı film, eah" tepkisi verip filme yazık edebilirsiniz.
ha unutmadan,
yaşanması gereken *yanlış da olsa, sonu gelicek de olsa, kimi zaman aci da verse, kaçış imkansızdır...*
40 yılda bir denk gelir ya izledikten sonra yumruk yemiş gibi olursunuz, suskunluk basar ortalığı, dalgın dalgın bakmaya başlarsınız film hakkında yorum yapamazsınız çünkü filmin içinde hissetmissinizdir kendinizi.

işte öyle bir şey.
ismini alexander pope'un eloisa to abelard adlı şiirindeki bi dizeden almış, güzel, etkileyici, izlenesi film...
filmdeki Clementine Kruczynski karakterinin jim carry 'nin canlandırdığı joel barish için "suratı hata yaptığı için suçluluk duygusuna bürünmüş köpek yavrusuna benziyor" demesi bence en güzel anektodtu. karakter joel barish için değil jim carry 'nin surat ifadesinin tam olarak ifadesi olduğunu gördük bunun. muhtemelen jim carry o satırların yazarını hollywood 'dan sürmüştür..

sanırım film bize birisini hayatımızdan çıkarırken ne kadar aceleci davrandığımızı, aslında geri dönmek isteyebileceğimizi falan anlatıyor. yani jim carry 'nin beyninde oluşmuş matrix vari yapının içerisinde iki sevgilinin de hafızalarını sildirmekten vazgeçmesi başka neyi ifade eder? rotadan çıkıyolar falan..
türkiye'ye iki sene sonra gelmesiyle ünlenen ve gayet ilginç konuları içeren jim carrey filmidir. filmde her ne kadar joel 2004 şubat'ı desede film ülkemizde 2006'nın mayıs ayında vizyona girmiştir.
sadece jim carrey'in oynayabileceği roller gibi bir başlık sözlükte değil dünya sinema literatüründe açılacaksa, evet en önemli sebep bu filmdir. diğerleri:
(bkz: the truman show)
(bkz: man on the moon)
jim carrey'nin ağzını burnunu yamultmadan da çok iyi bir oyuncu olduğunun kanıtıdır bu film.önce basit bir aşk filmi gibi gelir,final sahnesinde apıştırır.kate winslet'ın anlamsız renkteki saçlarına pek anlam veremesemde,filmdeki zaman kavramını ön plana çıkardığını düşündüm sonradan.*