bugün

klasik osmanlı dönemi sarayları daha mütevaı iken, son dönem saraylarda giriş kapısından itibaren bir azamet karşılar sizi. tahmin ediyorumki, bu dönemlerde hiç bir yönden başarı gösteremeyen osmanlı devlet otoritesi, klasik dönemde sahip olduğu güçten bir şey kaybetmediğini bu şekilde yedirtmeye çalışmıştır. ancak klasik dönemdeki o haşmetli, dörtbaşı mamur aslanın esamesi bile yoktur ortalıkta.
Eski ve Yeni Osmanlı Sarayları
Eski ve Yeni Saraylar

istanbul'u devlet merkezi yapmak isteyen Fatih Sultan Mehmed fetihten iki sene sonra kendisi için şehrin ortasında ve şimdi Bayezid'te Üniversite binasının olduğu yerde Eski saray denilen bir saray yaptırmıştır; Fakat burada oturmakta mahzur gördüğünden daha sonra Saray-ı Cedid-i Âmire adı verilen Yeni saray'ı inşa ettirdi. Eski saray terkedildikten sonra burası vefat eden hükümdarların aileleriyle kızlarına ikametgâh olarak tahsis edilmiştir.
Yeni saray binası Zeytinlik denilen mevkide olup yakınında Aya irini veya Sent iren kilisesi (Şimdiki Askerî Müze) vardır. Yeni saray'a 866 H. 1461 M. veya 872 H. 1467 M. de başlanarak Bâb-ı hümâyun denilen büyük kapının üzerindeki kitabeye göre 883 H. 1478 M. senesinde bitmiştir. Saray sahası üçgen şeklinde olup iki dıl'ı deniz ve bir dıl'ı karadadır ve her taraftan surla çevrilmiştir.
istanbul'un emniyet altında bulunup her türlü taarruzdan masun kalması için istanbul ve Çanakkale boğazlan toplarla tahkim edilmiş ve bilhassa Akdenizden gelmesi melhuz donanmalara karşı koymak için Çanakkale oldukça müdafaa edilir derece kuvvetlendirilmişti. Fetihten bir buçuk asır sonra istanbul nüfusu sûr haricine taşarak bir buçuk misli artmıştır.