bugün

akşam gazetesinden çiğdem toker, mit müsteşarı'nı kurtarmak için hükümetin yaptığı yasa değişikliği girişimini böyle değerlendirdi:

devletin amok koşusu: müsteşar fidan'ı kurtarmak

biri edebiyat, diğeri sinema alanındaki iki başyapıtı aynı anda hatırlatan çılgın ve benzersiz bir koşu izliyoruz.

hükümet, stephan zweig'ın, sonuna kadar savaş geleneğini anlattığı amok koşucusu misali, 'er ryan'ı kurtarmaya çabalıyor.

sanki görünmez bir kronometre işliyor ve devletin yürütmesi, devletin yargısından hızla kaçıyor.
'finish' bandının üzerinde, 'mit kanunu madde 26' yazıyor.

maraton, 7 şubat gecesi başlıyor.

mit müsteşarlığı'nın görevsizlik ve yetkisizlik itirazını dikkate almayan istanbul cumhuriyet başsavcılığı'nın, ankara'da talimatlı ifade talebi üzerine, turlar hızlanıyor.

ufukta, mit mensuplarının tutuklanma olasılığı belirince, koşunun engelleri, bir bir analiz ediliyor.
ankara cumhuriyet başsavcılığı'nın ifade tebligatının süresi ve yöntemi; yani usul hukukunun ayrıntıları üzerinden yapılan hesapla adımlar hızlanıyor.

aslında, tebligat ulaştığında, istenen ifadenin 'derhal' verilmesi gerekiyor.

ancak, hem 'derhal'in belirsizliği; hem de tebligatın ulaşmasına biraz vakit olduğu için, mit müsteşarı hakan fidan'ı, başbakan'ın 'izin' şemsiyesine dahil edecek; cmk 205-3'ten koruyacak değişikliğin o saate kadar resmi gazete'de yayımlanacak biçimde gerçekleşmesi için, yoğun ve toplu bir harekata girişiliyor.

artık kimse bize, kişiye özel kanun çıkarılamayacağını anlatamaz.

bir hukuk devletinde kabul edilemez olan 'kişiye özel kanun'un, hiç alışmadığımız süratte hazırlanıp meclis'e sunulması; tek bir şeyi gösteriyor:

ne kadar derin bir devlet krizinin içinde olduğumuzu...

kuşkusuz ki, devletin güvenlik ve istihbarat birimlerinden başlayıp, yürütme yargı ilişkisine genişleyen bu krizin sürmesinin kimseye yarar sağlamayacağı açık.

dolayısıyla bu tansiyonun düşürülmesi gerekiyordu.

ama 'kişiye özel kanun' yolunu açan bu tartışmalı adımın krizi çözüp çözmeyeceği de henüz belli değil.

bir: bu teklifin yasalaşmasına kadar geçecek olan zaman diliminde, mevcut yetki sınır ve kapasitelerinin zorlanmayacağından kim emin?

iki: bu teklif yasalaşsa bile, soruşturmayı yürüten ve mit mensupları için başbakan'dan izin istemeyen savcılığın, yeni yasaya göre izin istemeyeceğinin garantisi mi var?

diğer yandan bu değişikliğin, cmk 250-3 değil de mit kanunu üzerinden yapılması, başta tutuklu eski genelkurmay başkanı olmak üzere; özel yetkili mahkemelerde yargılanan diğer kamu görevlileri açısından da hukuki bir tartışma başlatacak.

ancak hükümetin, bu tartışmayı şimdilik önemsemediği anlaşılıyor.

mit mensuplarını 'operatif' açıdan korumayı amaçlayan bu teklifin; mit çalışanları açısından 'görevde veya emekli' diye herhangi bir ayrım içermediğinin altını çizelim.

dolayısıyla, 'alt metin'de başbakan erdoğan'ın da yargıya mesajı var:

sadece fidan'a, emre taner'e, afet güneş'e değil, başta 'oslo görevlendirmesi' olmak üzere, kendisinden neşet eden görevlendirmelerin tamamının arkasında durduğunu ve savunduğunu da gösteriyor.

amok koşusu, henüz bitmedi.

http://www.haberarz.com/g...ani-kurtarmak-h10555.html
hakan fidanı gören masum arınç ve bozdağın durumu ise bilinmemektedir.