bugün

taraf yazarı Rasim Ozan Kütahyalı medyacasusu'na verdiği özel röportajda Engin Ardıç için çok ağır kelimeler kullandı!

http://www.medyacasusu.co...lifiye-bir-fasisttir.html

Köşende medyaya dair, medya içinde olup bitene dair pek bir şey yazmıyorsun, oysa bir yandan Taraf, bir yandan Reha Muhtar'ın danışmanlığı dolayısıyla medya ilişkilerinin epey içindesin...

Evet, ben herhangi bir köşe yazarını merkeze alan hiçbir yazı yazmadım bugüne kadar... Medyanın kendi içindeki ilişkileri, kimin kimle bilmem ne yaptığını merkeze alarak kurduğu sanal dünyadan ve bu tip fikri-felsefi içeriği olmayan, salt kişisel polemiklerden hiç hoşlanmam...

Yazsaydın kimin hakında yazardın peki?

Valla ben, bir insanın önce kendine yakın kesimi eleştirmesi gerektiğini savunurum hep... Kendine liberal diyen ama liberalizmin ahlakına ve değerlerine tabandan düşman bir köşe yazarı var mesela, o kişi hakkında yazardım...

Kim o isim?

Engin Ardıç... Öteden beri, kendine "liberal" diyenlerin de içinde olduğu, kimi kişilerde bir Ardıç sevgisi var olduğunu görürdüm... Ardıç'ın solcu olarak bilinen kimi kesimlere ve merkez medyanın birçok tanınmış simasına "geçirmesi"nden, "giydirmesi"nden libidinal bir haz duyan tipleri bilirdim. Fakat bu tarz kişisel komplekslerini Ardıç üzerinden tatmin eden tipleri pek önemsemezdim...

Fakat son dönemde Ardıç'ın Sabah'taki yazılarıyla birlikte, Ardıç'a bir "özgürlükçü-demokrat" yazar olarak referans verenlerin, Ardıç'ın yazdıklarını ahlaki bir kıstas olarak alanların, Ardıç'ı ulusalcı-faşizme cephe alan, Kemalist tabuları yıkan bir adam olarak görenlerin sayısı iyice artmaya başladı... Engin Ardıç gibi bir adamın bu tür sıfatlarla anılması beni çok rahatsız ediyor... Aklı ve vicdanı olan her insan bu duruma itiraz etmek zorundadır... Bu ülkenin insanları, özellikle de bu ülkenin sahici özgürlükçü-demokratları bu derece unutkan, bu derece kör olamaz...

Engin Ardıç ne demiş ki, unutkan olsunlar, üstelik sana da "genç Engin Ardıç" diyenler var, Ardıç'ın liberal çizgisinde neyi eksik görüyorsun?

Engin Ardıç'ın faşizmi eleştirebilmesi için önce kendi faşizmiyle hesaplaşması gerekir... Ardıç, bu ülkenin medyasında yazılagelmiş en faşist yazılardan bazılarını yazabilmiş bir adamdır. Korkunç bir dille nefret suçu kapsamında ifadeleri hiç çekinmeden yazabilmiş bir adamdır. Bu ifadeleri kullandıktan sonra da hiç bir zaman geri adım atmamış, özür dilemeye tenezzül etmemiş, bu yaptıklarından ötürü hiç utanmamış, sıkılmamış, yüzü kızarmamış bir adamdır... Nasıl olur da böyle biri "özgürlükçü-demokrat" gibi bir sıfatla anılabilir?

Var mı somut örneklerin?

Elbette var... Şimdi "ortama uyup" Kürt halkının haklarını ve özgürlüklerini savunmaya kalkan, bu amaçla ant içme törenlerinin kaldırılmasını savunan bu pek "anti-faşist" adam daha iki yıl önce "Törenize tüküreyim" diye baştan aşağı Kürtleri aşağılayan bir yazı yazabilmişti... Öyle ki töre cinayetiyle katledilen Gülistan'ı dahi küçümseyen alçak ifadelerle doluydu Ardıç'ın yazısı... Delik deşik edilerek katledilmiş bir kadın vardı ortada... Oysa bu vicdansız zihniyet, Gülistan'la alay eden cümleler kuruyor, bu alay ettiği kadını katleden caniler üzerinden de tüm bir Kürt halkına nefretini kusuyordu o yazıda... O yazı şu cümlelerle bitiyordu:

"Biz de bu canlılar bizden ayrılmasınlar diye binlerce çocuğumuzu şehit verdik..."

Günümüzün ulusalcılığa ve Ergenekonculuğa cephe almış pek "liberal" Ardıç'ı daha üç sene evvel böylesine ırkçı, böylesine faşist yazılar yazabilen bir adamdı... Şimdi sağda solda kendi söylediği tabirle "Başbakan'ın gazetesi"nin kalemşörü olan adam, bundan yedi sene evvel de Türk lumpen neo-faşizminin lideri Cem Uzan'ın tetikçisi olarak hareket ediyordu...

Sabah, Başbakan’ın gazetesi mi?

Engin Ardıç her yerde öyle söylüyormuş, biraz da istihza ile böyle söylüyor tabii... Demin dediğim Engin Ardıç faşizmine başka somut örnekler de var... Bu aralar dindarların özgürlükleri konusunda da bugünlerde hiç taviz vermiyor Engin Ardıç biliyorsun... Oysa başörtüsü sebebiyle önce parlamentodan sonra da ülkeden kovulan Merve Kavakçı'nın o acı günleri yaşadığı zamanlarda Kavakçı'nın parmak arası terliklerine kafayı takmıştı kendisi... O sırada aşağılanmakta ve linç edilmekte olan bir dindar kadın vardı... Ardıç ise öyle zor bir dönemden geçen kadına dair şöyle satırlar kaleme alabiliyordu:
"Merve'nin çıplak ayaklarını görünce, dedim ki içimden, kim bilir kaç aksakallı muhterem gece rüyasında, Merve'nin çıplak ayaklarının hayalini kurup asılmıştır..."

Ardıç'ın cinsiyetçiliği sadece Müslüman kadınlara karşı da değil... Ardıç tipi erkek-egemen zihniyetlerden özgürleşmek için mücadele veren her türlü kadına düşman olan bir zihniyet var karşımızda... Feminist kadınları "Kendi orospuluklarına özgür kadın kılıfı arayan hatunlar" diye niteleyen bir zihniyetten bahsediyoruz... Kate Milett gibi öncü feminist düşünürleri "Bir takım hamburger ve fıstık yağı şişkosu Amerikan sevicileri" diye adlandıran bir ucuzluktan ve düzeysizlikten bahsediyoruz. Ulusalcılar gibi dandik değil kalifiye ve komple bir faşizmin örneği bu adam...

Valla baya sert ve ağır yükleniyorsun! Sana fikren yakın olduğu varsayılan birine böyle hitap etmen beni şaşırttı...

Tam aksine bana fikren yakın gibi gözüktüğü için en sert eleştirileri yönlendiriyorum! Sosyalistler konusundaki eleştirilerimden çok daha fazlasını kendine liberal diyenlere yöneltiyorum. Ahlak bunu gerektirir bence...

Sonra bence ağır da yüklenmiyorum! Kürtlerden, Türklerden, Müslümanlardan, kadınlardan yani insana dair olan her şeyden tiksinen kendi patolojisinde boğulmakta olan sefil bir zihniyet var karşımızda "Engin Ardıç böyle bir adam"

Bu Ardıç'a itibar eden, Ardıç’ı takdir eden, "Ardıç ne de harika yazıyor, tabuları kırıyor" diyebilen her türlü "liberal", "demokrat" hatta her türlü insan kendinden utanmalıdır! Bu utançtan uyanınca da Ardıç'tan hesap sormalıdır! Engin Ardıç, yaptıkları yanına kar kalarak, köşesinden "liberalcilik" oynayamaz! Bunu sorgulamamak Türkiye liberalleri adına da utanç vericidir...

medyacasusu.com
(bkz: liberalizmin ahlakı)
(bkz: götümüzle güldüğümüz terimler)