bugün

birbirlerine son derece bağlı ve bir diğeri olmadan ayakta duramayacak olan olgulardır.

endüstriyel kapitalizm ortaya çıkmadan önce tüketim kalıpları kişide kimlik duygusu oluşturmamaktaydı. tüketimin, tüketilen nesnelerin yarattığı sosyal statü alanı çok dar olmakla birlikte sadece çalışma alanı içerisinde kendisine yer edinebiliyordu.

özellikle modern kapitalizm ile birlikte, tüketimcilik olarak adlandırdığımız şey, hayatın anlamının birşeyler satın alma, önceden belirlenmiş deneyimleri yaşamanın önemli olduğuna vurgu yapan ideolojiye dönüşmüştür. bir yönüyle kapitalizmi yasallaştıran diğer yönüyle de topluma hayallerinde olduğu kadar gerçekte de tüketimde bulunmalarını vaadeden bu tüketim ideolojisi, yabancılaşmanın da şiddetini arttırmasına yol açar. bu dönemde, tüketilen metalar ve hayat deneyimi önceden paketlenir, düzenlenir, yaratılır. uygun kodlarla tüketicide istenen tepki oluşturulur. modern dünyanın modern tüketicileri fiziksel olarak pasif, zihinsel açıdan da çok meşguldür. çünkü tüketim artık zihinde çözülmesi gereken bir olgudur. sadece vücudun ihtiyaçlarına cevap veren basit bir süreç değildir. böylelikle modern tüketim kalıpları içine yabancılaşma ve uzaklaşma kavramları girmiş olur.
bedensel ihtiyacın dışında kapitalizmin yeni oyuncağı endüstrinin, zihinsel tüketime teşvikidir. insanlar arasında nesnelerin statü yaratmasını sağlayan şey, sizin için önceden seçilmiştir.
tüketim kültürünü bize aşılayan kapitalizm bunu 3 ana başlıkta yapar.

1)başaramadıklarınız.
-televizyon programlarında, reklamlarda gördüğünüz ünlüler.
-kullandıkları arabalar, taktıkları saatler ve giydikleri giysiler.
-mutlu aile tabloları vb.

2)korkularınız.
-gelecek korkusu
-ölüm korkusu
-arkadaşınızla dışarı çıktığınızda ona kötü görünme korkusu vb.

3)harcadıkça para kazandığınıza sizleri inandırmak.
-çippara
-bonus
-çekiliş hakkı

en acısı da insanlara "siz bunların farkındasınız, akıllısınız, aslansınız kaplansınız." diyerek daha fazla düşünmemeleri için ellerinden geleni yapmaları. ve bizlerin bunu çok güze lbi şekilde yiyerek bir de üstüne gaza gelerek onuncu yıl marşı eşliğinde kendimizi siktirmemiz.
tüketim, kültürü. Yazarın bilinçsizliğine sağlık. Tüketmek kültür değildir zira. Tüketim çılgınlığı, sonradan gurmelik, kendine kadar tüketmek, tüketmek belki işemeden hiç. Ama tüketim kültürü değil. Endüstriyel kapitalizm üretim amaçlar. Nihayet tüketeceğinin fazlasını üretmektir.
en büyük hayalimizin marka bir saat olduğu, cep telefonunun statü göstergesi sayıldığı, ülkemizin kurbanı olduğu kültürleşmedir.