bugün

arkadaşınız saçını kestirmiştir, olmamıştır ama çok sevdiğiniz bu arkadaşınız o an adeta kendini bir adriana lima gibi görüyordur.
ve siz yalan söylemek olmasın diye hiç fark etmemiş gibi yaparsınız ama o...

- ayy canım nasıl olmuş saçlarım dün kestirdim bak.
+oha şimdi farkettim, oha çok güzel ya nasıl farklı bir hava katmış böyle şey olmuş ya şey, ıımm kem küm........

işte o gelmeyen kelimeler de sırf yalancılık ve canınız arkadaşınızın kalbini kırmamak arasında gidersiniz. çaresizlikle...
işte o kendisini adriana lima zanneden bir kıza aşık olursunuz ve o kız size vermez.
zaman karşısında aciz kalındığının anlaşıldığı anlardır.
Sevgilinizin artık seni sevmiyorum demesidir.
gece ikide acıktığın andır. yemek yesen bir dert yemesen ayrı dert.
şarjın bitmesidir.
Karşınızda hasta bir insanın acı çekmesi. Bunun üzerine çaresizlik tanımam.
Tam tuvaletteyken ısrarla kapının zilinin çalması.
bir işe giriştiğinizde, "sana inanıyorum." diyen birinin olmayışıdır.
sevgilinin ona yaptığın tribe karşılık vermediği, gönlünü almak için en küçük çaba sarf etmediği an.
çoook... anlatılmaz yani. bunların alası var bende. neyse.
Herkesi herşeyi bir daha görmemek üzere geride bırakıp uzaklaşmak. Yapacak hiç bir şeyin yok.
WC deyken tuvalet kagidinin bitmis oldugunu gormek.
susamışsınızdır ve su içmek için çömelir damacana pompasının ağzına bardağınızı dayar pompaya basarsınız, su bardağınıza dolmaya başlar. ancak gelmekte olan suyun bardağınıza fazla geldiğini anlarsınız ve artık yapacak hiç bir şeyiniz yoktur. bardağı çekmeye yeltenirsiniz bir an ama bunun saçma olduğunun farkına varırsınız sağa sola bakarsınız telaşlanırsınız öylece beklersiniz ve bu arada su çoktan dolup taşmıştır bile.