bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası20
- icardi190512
- anın görüntüsü12
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu31
- xdearm9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı13
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss24
- evlilik9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı16
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi23
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- ruh okuzu8
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi20
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi9
- futbolcu ismiyle nick almak14
- escort fiyatlarının güncellenmesi8
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı11
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- arda güler12
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
- sözlük kızlarının don renkleri9
- karınıza range rover alır mısınız18
- susmayan durmayan israile gemi ticareti10
- ali erbaş11
- bülent uygun15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar10
- güzel kızların size abi demeye başlaması12
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- sivasspor'a verilen penaltı27
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe11
istiklal marşını bir kenara bırakırsak Mehmet Akif Ersoyun en iyi şiiri Çanakkale şehitlerinedir.
--spoiler--
şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyada eşi?
en kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
tepeden yol bularak geçmek için marmara'ya
kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
nerde -gösterdiği vahşetle- "bu bir avrupalı!"
dedirir: yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
eski dünya, yeni dünya, bütün akvâm-ı beşer,
kaynıyor kum gibi... mahşer mi, hakikat mahşer.
yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
ostralya'yla beraber bakıyorsun: kanada!
çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
sâde bir hâdise var ortada: vahşetler denk.
kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
kustu mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
öyle müdhiş ki: eder her biri bir mülkü harâb.
öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
o ne müdhiş tipidir: savrulur enkâz-ı beşer...
kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
çünkü te'sis-i ilâhî o metin istihkâm.
sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
bu göğüslerse hudâ'nın ebedî serhaddi;
"o benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
işte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
o, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
bir hilâl uğruna, yâ rab, ne güneşler batıyor!
ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhid'i...
bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"bu, taşındır" diyerek kâ'be'yi diksem başına;
ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
yedi kandilli süreyyâ'yı uzatsam oradan;
sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
şarkın en sevgili sultânı salâhaddin'i,
kılıç arslan gibi iclâline ettin hayran...
sen ki, islâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
o demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... heyhât!
sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
sana âguşunu açmış duruyor peygamber.
--spoiler--
--spoiler--
şu boğaz harbi nedir? var mı ki dünyada eşi?
en kesif orduların yükleniyor dördü beşi,
tepeden yol bularak geçmek için marmara'ya
kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya.
ne hayâsızca tehaşşüd ki ufuklar kapalı!
nerde -gösterdiği vahşetle- "bu bir avrupalı!"
dedirir: yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi,
varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi!
eski dünya, yeni dünya, bütün akvâm-ı beşer,
kaynıyor kum gibi... mahşer mi, hakikat mahşer.
yedi iklimi cihânın duruyor karşısında,
ostralya'yla beraber bakıyorsun: kanada!
çehreler başka, lisanlar, deriler rengârenk;
sâde bir hâdise var ortada: vahşetler denk.
kimi hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...
hani, tâ'ûna da zuldür bu rezil istilâ!
ah, o yirminci asır yok mu, o mahhlûk-i asil,
ne kadar gözdesi mevcud ise, hakkıyle sefil,
kustu mehmetçiğin aylarca durup karşısına;
döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına.
maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz...
medeniyyet denilen kahbe, hakikat, yüzsüz.
sonra mel'undaki tahribe müvekkel esbâb,
öyle müdhiş ki: eder her biri bir mülkü harâb.
öteden sâikalar parçalıyor âfâkı;
beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı;
bomba şimşekleri beyninden inip her siperin;
sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin.
yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam,
atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam.
ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer
o ne müdhiş tipidir: savrulur enkâz-ı beşer...
kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el ayak,
boşanır sırtlara, vâdilere, sağnak sağnak.
saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller,
yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller.
veriyor yangını, durmuş da açık sinelere,
sürü halinde gezerken sayısız tayyâre.
top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler...
kahraman orduyu seyret ki bu tehdide güler!
ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından;
alınır kal'a mı göğsündeki kat kat iman?
hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrına râm?
çünkü te'sis-i ilâhî o metin istihkâm.
sarılır, indirilir mevki'-i müstahkemler,
beşerin azmini tevkif edemez sun'-i beşer;
bu göğüslerse hudâ'nın ebedî serhaddi;
"o benim sun'-i bedi'im, onu çiğnetme" dedi.
âsım'ın nesli... diyordum ya... nesilmiş gerçek:
işte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek.
şûhedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar...
o, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar...
vurulmuş tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
bir hilâl uğruna, yâ rab, ne güneşler batıyor!
ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhid'i...
bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
"gömelim gel seni tarihe" desem, sığmazsın.
herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
"bu, taşındır" diyerek kâ'be'yi diksem başına;
ruhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
sonra gök kubbeyi alsam da ridâ namıyle,
kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle;
mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan,
yedi kandilli süreyyâ'yı uzatsam oradan;
sen bu âvizenin altında, bürünmüş kanına;
uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
türbedârın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem;
tüllenen mağribi, akşamları sarsam yarana...
yine bir şey yapabildim diyemem hatırana.
sen ki, son ehl-i salibin kırarak salvetini,
şarkın en sevgili sultânı salâhaddin'i,
kılıç arslan gibi iclâline ettin hayran...
sen ki, islâm'ı kuşatmış, boğuyorken hüsran,
o demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın;
sen ki, ruhunla beraber gezer ecrâmı adın;
sen ki, a'sâra gömülsen taşacaksın... heyhât!
sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât...
ey şehid oğlu şehid, isteme benden makber,
sana âguşunu açmış duruyor peygamber.
--spoiler--
--spoiler--
zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem;
biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım;
-boğamazsın ki !
-hiç olmazsa yanımdan koğarım.
üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
yumusak basli isem kim dedi uysal koyunum?
kesilir belki fakat cekmeye gelmez boyunum.
kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu;
irticâın şu sizin lehçede manâsı bu mu?
--spoiler--
zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem;
biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım;
-boğamazsın ki !
-hiç olmazsa yanımdan koğarım.
üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
yumusak basli isem kim dedi uysal koyunum?
kesilir belki fakat cekmeye gelmez boyunum.
kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu;
irticâın şu sizin lehçede manâsı bu mu?
--spoiler--
olmayan şiirdir.
istiklal marşı dışında hiçbiri güzel değil. (istiklal marşını da ayrı bi kafayla yapmış zaten...)
adamı da sevmiyorum.
istiklal marşı dışında hiçbiri güzel değil. (istiklal marşını da ayrı bi kafayla yapmış zaten...)
adamı da sevmiyorum.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar