bugün

7-15 yaş arası
sonrası çöp.
lise zamanlarımdı. o sıralar pek farkında değildim ama aradan geçen yıllar gerçekleri yüzüme tokat gibi çarptı.
2009. 2006. Yılları. Tek derdim oda kaçış mantık oyunları ve mynet poker de sabahlamaktı.
Son sıgara içilişinin üstünden 45 dakika gibi bir zaman geçmiştir ve bir işle uğraşılmıştır. Bir anda akla sıgara gelir. O arayı sıgarayla doldurmanın mutluluğu sanırım.
yaklaşık 1 ay önce ona sarıldığım zaman.
Okulda bana gülümseyerek bakan öğrencilerin sevgisini hissetmek.Bugün fazlasıyla ruhumda hisssettim.
yok diyecek kadar hatırlamıyorum, kim bilir ne kadar eskidendi.
orta okulda, okul çıkışı eve gelirdim, bir taraftan yemek yer, diğer taraftan televizyon izlerdik annemle. keşke başka kadınlar tanımasaydım.
O kızı gördüğüm her saniye her dakika onun yaklaştığında kalbimin hızlanması kelimelerin boğazımda düğümlenmesi ben galiba o kıza aşık oldum..
90-96 yılları arası en tavan yaptığı yıllardı. Özellikle yaz tatillerim unutulmazdı benim için.
Okuma yazma öğrenene kadar her şey iyi idi.
Hep geçmişte daha mutluymuş gibi hisseder insan, öyle olmamasına rağmen. Aslında anılar mutluymuş gibi hissettirir geçmişi. O yüzden bol bol anı biriktirin. ilerde bir gün “ne güzeldi” diyebilmek için.
üniversite için istediğim bölümü kazandığım andı. kendimi sınıf öğretmenliği için öylesine hazırlamıştım ki çocuklara ders anlatışımı falan hayal ediyordum. istediğim bölümün geldiğini duyunca da bayağı sevinmiş mutluluktan ağlamıştım. dakikalarca.
çocukken palyaçoları pek sevmedim ama o gün mükemmel bir palyaço karşıma çıktı. boş ve rengarenk ışıklı bir pistte herkesin içinde aniden benim elimden tutarak hızla beni koşturmuştu. ağzımı tutamadan sonuna kadar gülmüştüm kontrolsüzce ordan oraya savrulurken.
18'den önceki zamanlarımız olabilir. Büyüdükçe herşey artıyor.
görsel
26 Ekim 2013... tüm hayatım o tarihten sonra değişti...
2006-2007-2008-2009.
Olmayandır. Gereklilik denilen mevhum mutluluğu uçuruveren bi şeydir..
pazar günleri yağmur sesiyle uyanmak.

bayılıyorum.
1999-2001 ve 2011-2012.
Mutlu olmaktan daha çok mutlu olmayı başarmayı seviyorum. Bu konuda bireysel veya sosyal birer kitap yazabilirim, hakettiğimce soluklanabilirsem: örneklemeye ihtiyaçsızcasına...
Mutluluk diye bir şey yok kendimden biliyorum öyle bir şey yok...
Çok eskiden çok.

Salonda uyuyakaldığımda yatağıma babamın yatırdığı zamanlar kadar eski.
"Kaldı bu silinmez yaşamak suçu üzerimde" diyor ismet özel.

Ben de ismet özel'den aldığım yetkiyle henüz portakaldaki vitamin olduğum dönemleri hayatımın en mutlu evresi olarak tanımlıyorum.