bugün

emperyalizmin çocuklara yansıtılması, kapitalizmin desteğiyle olabilir. hedef kitle üzerine reklam ve propaganda kampanyalarıyla saldırılır, bir kendileştirme süreci başlatılır. bu kampanyalarının veciz alt metni de şu olabilir;

büyü de gel çocuk, büyü de gel
marka takıntılı bir sürüyle gel
amerikan hayali koy beynine
elinde big mac menüyle gel
emperyalist güçlerin cumhuriyete sahip çıkmasıyla *kendine yeni gelir kaynakları oluşturmasıdır. tabiki bu gelir kaynakaları çocuklardır.*
kullanır çocukları reklamlarda, ne güzel de prim yapıyor değil mi? bez reklamı ,turkcell reklamı.en çokta turkcell reklamına ifrit olusunuz ,çocukların cep telefonlarından etkilenme durumu yetişkinlerden daha fazla olduğu ne kadar zararlı olduğu ortadayken para için, semaye için ne güzel malzeme mavi gözlü kız değil mi?.
çocuklara yönelik cinsel istismarın artmasına yol açar, ülke olarak dünyada başı çekiyoruz bu konuda zaten..
(bkz: genç bakış)
dün 50 kuruşa aldığı şekeri, ertesi gün 60 kuruş olduğu için alamayan çocuğa bakmaktır.
sömürünün en yoğun hissedildiği alandır çocuk işçiler. kar anlayışı ve artı-değer yaratma çabası ucuz işçi gücüne yöneltir egemen sermaye sahiplerini. 12 , 13 yaşındaki işçiler daha büyümeden sömürülmeyi öğrenir. okuyamamayı öğrenir. sağlık hakkı diye birşeyin olmadığını öğrenir. aç kalmayı öğrenir. köle olmayı öğrenir.

(bkz: nike ın uzakdoğuda çocuk işçi çalıştırması)

(bkz: tek yol devrim)
turkcell'inkidir. turkcell'in sömürdüğü kavram-oluş'tur 'çocukluk'.
çocuk ucuz iş gücüdür yasal sürelerin üzerinde çalıştırılır, yüzlerinden çok elleri yaşlanmaya başlar önce ,dolmuşta iett de uyuklar bulursunuz onları,belleri kırılır,binlerce çocuk iş kazasından ölmekte ya da sakat kalmaktadır.
binlerce çocuk çöplüklerden beslenir bu dünyada. arjantinde ekonomik krizden sonra binlerce çocuk ellerinde torbalarla, bir gece vakti çöplüklere saldırmıştır.
(bkz: bir minik kız çocuğu)

--spoiler--
meraklandım birkaç gün durakda görmeyince
tanıyanlar soyledi inanmadım ilk önce
dalmış bir gün rüyaya mavi önlük içinde
fabrika değil sanki bir okul bahçesinde
işte o an dişliler kapmış iki elini
böyle ödemiş yavrum ruyanın bedelini
tebessüm donup kalmış ağızının kenarında
solu vermiş minik kız henüz ilkbaharında
bir minik kız çocuğu bir minik kuş yüreği
ölümün kucağında uşur uşur uşur elleri
--spoiler--
her durumda istismarı en kolay canlı çocuktur. en kolay istismar edilen, en çok yaralanan, en fazla zarar gören, küçücük bedenine göre en fazla yük bindirilen canlı, çocuktur.
yarınlarımız, geleceğimiz, umudumuz dediğimiz çocuklarımız..

o yüzden gözümüzün önünden gitmez;

kanlar içinde yerde yatan ölü annenin sıcaklığına sokulmaya çalışan çocuğun gözlerindeki korku ve kaybolmuşluk ifadesi..

esmer teni, kara gözleri ve şişmiş karnı ile iskelete dönmüş çocuk yüzündeki inançsızlık ifadesi..

sadece kötü birşey yaptığını hissediyordum, yaptığının ne olduğunu tam olarak anladığımda buna son vermek için öldürdüm onu, cok canım yanıyordu diyen çocuğun yüzündeki, çocukluğumu çaldınız bakışı..

kirlenmiş suratı, çıplak ayakları, yırtık elbiseli ve kıvırcık saçlı kızın; annesinin elinden tutmuş dondurmasını yiyerek yürüyen pembeli kıza bakışındaki, imrenen aç ifade..

bu ve bunun gibi bir sürü örnek, milyonlarca.. sanayide çalışan tırnağının arası makina yağı ile kapkara olmuş çocukla, çocuklar duymasın dizisinde ya da benzeri bir dizide oynayıp çocuk olamadan ünlü olmanın bunalımı ile başbaşa kalmış çocuk arasında da bu anlamda çok fark yoktur.. bu sayılanların hepsinde ortak şey, çalmışız..
hepsinin çocukluğunu çalmışız.. insan hayatının en duru, en samimi, en yalın, en tasasız olunan dönemini çalmış ve bu canlıları biçtiğimiz rollerin ortasına oturtmuşuz..
masumiyet, temizlik gibi kavramları hiçe sayarak, ama şirin bir maske takarak attığı bakıştır. yürek yakar.