bugün

emek gücü, üreticinin metanın üretim sürecinde ortaya konulan emektir, fakat bütün emeği karşılamaz. çünkü sermaye sahibinin para-meta-para olgusuna göre(bu olguyu anlayabilmek için para meta para başlığını kontrol etmekte fayda var) emeği değil, emek gücünü satın alır, bu sayede bir artı değer yaratır. konuya dönecek olursak emek gücü emeğin karşılığını değil, emeğin metaya dönüşüm sürecini tarif eder. kapital'de emek ile emek gücü bu nedenle ayrı tutulmaya özen gösterilmiştir. tarif etmek gerekirse emek gücü emeğin metalaştırılmış ve satılmış halidir.

kapitalist üretim sürecinde üretici ile sermaye sahibi özgür bireyler olarak karşılaşırlar. bu karşılaşma sonucu üretim araçlarının sahibi sermayedar emek sahibinin emeğini satın alırken emeği üreten ise emek gücünü satar. bu daha önce söylediğimiz gibi para meta para olgusunun bir yansımasıdır. asıl emek ile emek gücü arasındaki fark emek fazlasını oluşturur. bu ise artı değeri, artı değer üretim fazlasını oluşturur. bunlar gene karşılıklı ilişkiler biçiminde birbirini tetikleyen çift taraflı oluşumlardır.

emek ile birey arasında organik bir bağ bulunur, çünkü emek bireyin oluşturduğu bir kavramdır. sonuçta emek bireyin benliğine işler. yasalar karşısında sermaye ile emeğin eşit olması sonucunda emek tamamen satılamaz. eğer satılan emek olsaydı üretici birey aynı zamanda kendi benliğini satmış olurdu. bunun doğal sonucu olarak emeği üretenler birer meta haline gelir ve özgürlükleri ortadan kalkarak(yarı özgürlük demek daha doğru) köle haline gelirdiler. bu emek sahibi kişinin işine gelmeyeceği gibi sermayedarın işini de yaramaz. çünkü emek ile emek gücü arasındakş farkın var olmaması bir çok olayı zincirleme getirirdi. en basitinden toplumun belirli bir kesmi hızla köleleşir ve üretim fazlasının tüketimi var olamaz, ekonomi hızla çöker, üretim süreci sona ererdi. sürekli zarar etmek sermayedarın doğal olarak iflasına neden olurdu. sonuçta satın alacak ve satacak bir şey bulamazdı. bulsa bile bu minumum düzeyde kalırdı.

son olarak bütün bu olguları toplamak gerekirse emek gücünün ortaya çıkması için şu olaylaron ortaya çıkması gerekir:( en azından pazarın devamlılığı için) emek sahibinin emek gücünü satabilecek özgür bir birey olması ile birlikte, benliğinde emek gücünü satmak dışında bir metanın bulunmaması. bu koşullar emek gücünün ve üreticinin gerekli koşulları olarak yansıtılması önemlidir, ki üretim süreci daha iyi anlaşılabilsin.

(bkz: emek fazlası)
marx' ın analiziyle açıklığa kuvuşturduğu kapitalizmin temel üretici gücüdür. bir üreticinin belli bir zamanda bir ürünü ortaya çıkarması için sahip olduğu beceri ve yeteneği emek gücüdür. bu emek gücünün uygulanması ise emektir. kapitalist ekonomide üreticiler sermayeciye emek güçlerini satarlar ve bu emek güçleriyle sermayeci için değer üretirler. sermayeci tarafından satın alınan emek gücünün yarattığı değer satın alma değerinden yüksek olması zorunludur yoksa sermayeci parasını çöpe atmış olur.
artı değer yaratandır.
Karl Marx tarafından tanımlanıp kullanılan önemli ekonomi-politik kavramlarından birisidir. Emek gücü, emek ile aynı anlama gelmez, aksine Marx ısrarla bunları birbirinden ayrıştırmaya çalışır.

http://galeri.uludagsozluk.com/g/emek-gücü/
emek ile aynı şey değildir. emek gücü, çalışma kapasitesini ifade eder. işçinin kapitaliste sattığı şey emek değil emek gücüdür.
peki emek gücünün değeri nedir? diğer metalar gibi bu metanın da değeri, üretimi için gerekli emek-zamanla belirlenir. emek gücü'nün üretiminden, onun tekrar yerine koyulması anlaşılmalıdır. zira emek gücü de diğer metalar gibi sınırsız değildir. tükenir. şu halde işçi, çalışma gücünü korumak için bazı geçim araçlarına ihtiyaç duyar. emek gücünün değeri de işte bu geçim araçlarının toplamına eşittir.
işçi, işçi olarak kapitalistin yanında çalışmak zorundadır, hülasa; yiyeceği yoktur; kapitalist de üretime başlamak için işçiye muhtaçtır. işçi, her insan gibi, emek gücüne, yani çalışma yeteneğine sahiptir. Bütün üretim biçiminin temel öğesi olan emek-gücü de kapitalist topumda, bir meta haline gelir; meta üretimi genelleşir. Onun için kapitalizm, meta üretiminin üst düzeyini temsil eder.

Emek-gücü, ancak iki koşul altında meta haline gelir: birincisi, işçi, kendi çalışma yeteneğini canı istediği gibi kullanabilmek için Özgür bir insan olmalıdır (köle ve serf, kendi emek-güçlerini satamazlardı); ikinci olarak, işçi, üretim araçlarından ve her türlü geçim aracından yoksun bulunmalıdır ki, kapitalistin yanında işçi olmaktan başka çaresi olmasın (kendine ait küçük bir tarlaya sahip olan serf, kendisinin ve ailesinin gereksinmelerini karşılayabiliyordu).

Şu halde, kapitalizm, özgür ama geçim ve üretim araçlarından yoksun ve bu nedenle kendi emek-güçlerini satmak zorunda olan insanların ortaya çıkışı ile doğdu; Öte yandan, para miktarlarının ve donatım servetlerinin bir kısım insanın ellerinde toplanması gerekiyordu. Bu koşullar sermayenin ilkel birikimi devresinden, feodaliteden beri vardı.