bugün

Evde durum berkemal.
iyiyiz, annem de, ben de.
Odan, evin, mahallen hepsi yerli yerinde.
Fakat ülke için üzgün, insanlara da biraz kırgınım baba.
Yananlar yanıyor çığlık çığlığa, kalan herkes uzun bir sırada bekliyor suspus, art arda…
Sırası gelen biat etmiyorsa vuruluyor, dövülüyor; hapsediyor, aç bırakıyorlar.
Bombalar patlıyor başkentte, toplar yağıyor doğuda evlere güpegündüz…
Sıradakiler yine suskun. Kendilerine uzanmaz zannediliyorlarsa o kanlı pençe, susup başını öne eğerlerse, bu vahşi hırsı tanıyamamışlar bence. En üzücüsü de, can simidi gibi tutunmuş insanlar önyargılarının çerçevesine.
O Kürt, bu dinsiz, şu cemaatçi diye ayrışıp boşuna tartışılırken gerçekler boğuluyor, paralar yutuluyor, yalan kaplıyor yüzeyi, dibe vuruyor masumların hakkı, özgürlükleri…
Bir damga yetiyor insanların vicdanını rahatlamasına, suskunluğunu aklamasına.
Terörü, teröristi, hendeği duyan bir ‘oh’ çekip destek çıkıyor çatışmalara, askerlerin şehitliğine, morgda biriken çocuklara, bebeklere, sokaklarda katledilen sivillere.
Nefret köpürtülüyor her gün yöneticilerin dilinde, yandaş gazetelerde.
Ne oldu da bozuldu huzur?
Soran yok, unutulmuş insan neredeyse barış istemekten utanacak halde.
Durum böyleyken hala meslektaşlarının çoğu sus ve pus. Gün ardına insanların yüzüne yalanlar söylenip, ayrışma köküne kadar körüklenirken demokrasinin dördüncü kuvveti bildiğim gazeteciler, bir avuç insan dışında, ya korkudan sesini kısmış, canla başla rahatsız etmeyecek konular arıyor, yoksa yaratıyor ya da menfaatini sırtlamış tetikçilik peşinde.
Korku, tepkisizliğe ve suskunluğa bir bahane olmamalı baba. Bilinmeli ki şimdi susulursa asıl korku, haksızlık, şiddet ve ölüm gün gelip o uzak sanıların kapıları çaldığında duyulacak.

Baba;
Kırgınım dedim, kızgınım demedim.
Bu da öfkelenmemeyi senden öğrendiğimden, bir de umudumdandır her şeye rağmen. Şüphem yok gerçeğin üstün hakimiyetinden.
Zulmün hanedanlığı da yıkılacak elbet bir gün üstümüzden.
Sen ve ben, yine koşarak ineceğiz sahile, deniz aynı deniz, kucaklayacaksın güneşi sımsıkı, beni ve annemi kucakladığın gibi.
Bağrımızda dürüstlüğün gururu, elimizde bir avuç yassı taş, dalga dalga sekecek kahkahalarımız...
Özgürlük elbet bizimdir baba.
güncel Önemli Başlıklar