bugün

(I.) -Bırakılmış-

Babam evden kovacağını söyledi beni. Bağırıp çağırdı anneme, dedi ki bu geceden sonra ben O'nun babası değilim artık.

Gece sakin; yıldızların ışığında gidebiliyorum en yakın köye doğru; ama ya şimdi doğurursam çocuğumu? Hıçkırığım çağırıyor belki de O'nu; belki de yüzümün nasıl olduğunu görmek için bir an önce doğmak isteyebilir. Ve titrer durur gece havasında soğuktan, örtsem bile O’nu bedenimle.

(II.) -Niçin geldin sen? ! -

Niçin geldin sen? Kimse sevmeyecek seni, güzel olmana rağmen çocuğum. Bütün diğer çocuklar gibi, dünya güzeli gülüşüne rağmen, öpmeyecek kimse seni benden başka, çocuğum. Ve küçücük ellerin oyuncak bulmak için uzansa bile, bulup bulacağı göğsüm ve gözyaşlarımın ince teli olacak, çocuğum.

Niçin geldin sen, seni dölleyen nefret ederken senden, öğrendiğinde dölyatağımda olduğunu?

Ama hayır! Sen benim için geldin, yalnız olan benim için yalnızca, ta ki sarmalayana dek beni Tanrı kollarında, çocuğum!

(III.) -Belirtmeler-

Temuco'nun yoksul bir sokağından, bir öğle sonrası geçerken, halktan bir kadının kulübesinin eşiğinde oturmakta olduğunu gördüm. Neredeyse doğurmak üzereydi ve yüzü derin bir acıyla kaplıydı.

Bir adam yanından geçti ve hayasızca bir şeyler söylemiş olmalı ki, kadın kıpkırmızı kesildi.

O anda, cinsiyetimin olanca dayanışmasını duyumsadım, bir
kadının bir başka kadına duyabileceği sonsuz merhameti, ve yürürken düşündüm ki: - içimizden birileri söylemeli bunu, (madem ki erkekler söylemiyor) : bu acı dolu ve kutsal duruma saygı duyulmalı. Eğer sanatın görevi herşeyi sonsuz bir şefkatle güzelleştirmek ise, neden şimdiye değin bu nefretli gözleri temizleyemedik?

Ve sonra yukarıdaki şiiri neredeyse dinsel bir amaçla yazdım. Ne ki, bu zalim ve doğal gerçeğe gözlerini yuman bazı kadınlar, iffetli görünmek amacıyla, acımasız bir yargı verdiler bu şiir için. Bu kadınlar adına çok üzüldüm. Üstelik benden istedikleri bu şiirin üzerine sünger çekmemdi.

Bu kendi kendisine avunan kitapta, ki benim gözümde bu kendisiyle avunuş azaldı, bu insancıl düzyazı parçaları, belki de önyargısız hayatın şarkısını söylemek için birleşmişlerdir. Üstüne sünger çekip de onları unutmak mı? !

Hayır! Bu şiir bu kitapta kalacaktır, değil mi ki hayatın kutsallığının analıktan fışkırdığını görebilen bir şiirdir bu, bu şiir bu yüzden kutsaldır da.

Eğer bu şiir şefkat uyandırıyorsa, bu bir kadının başkalarının çocuklarına bakmaya kendisini adaması ve anaları dünyanın bütün çocuklarının anaları olarak algılamasındandır.

Gabriela Mistral