bugün

uzun yıllara dayanan engin tecrübelerimden yola çıkarak iddia ettiğim, özellikle türk ve rus erkekleri üzerindeki sosyolojik araştırmalarımda daha da açığa çıkan bir gerçek. "ben yatakta çok iyiyim, her hafta başka bir kız götürürüm" yaklaşımındaki erkeklerin aslında yatakta son derece pısırık, yeniliklerden korkan ve erken boşalan erkekler olduğunu her seferinde daha acı bir şekilde tecrübe etmenin burukluğunu yaşıyorum. oysa ki sessiz, sakin, işinde gücünde, "senin anan kocaman bir orospu" desen "hamdolsun" diyecek efendi erkek arkadaşlarımız yatakta azgın birer boğaya dönüşüyor.
suyun sessiz akanından erkeğin yere bakanından korkmak.
(bkz: elime vur ekmeğimi al)
"uysal atın çiftesi pek olur" atasözünü hatırlatan durum.
kızı yatağa atmak için elinden gelen bütün efendiliği göstermeye çalışan erkeğin, kızı yatağa atmayı başardıktan sonra bir nevi içini kusma durumudur.
böyle bir tecrübe! edinmek için kaç kişinin altına yatmak gereklidir sorusu akıllara gelir.
(bkz: ali kırca)
Yanlış bir tespittir.fırlama hatta piç olan bır erkegın yatakta cok daha azgın olabılmesı daha mumkundur..
tespit doğru tamlama yanlış...

efendilikten ne anlam çıkarıldığına göre değişecek yargı.

"senin anan kocaman bir oruspu" dediğinde, erkeğin hamdolsun demesi efendilikse; dam üstünde saksağan, doldur doldur koy sepete. ona hiç bir yerde efendi demezler, peynir ekmek yemezler...
(bkz: çılgınsın rıza)
bu araştırmanın nasıl yapıldığı sorusunu akla getiriyor.
aklıma ali kırca ve videosunu getiren tespittir.
(bkz: delimizikti)
küçük mavi haplardan yutmuş efendi erkektir.
Sessiz atın çiftesi pek olur.

Atasôzüyle destek bulan çılgınlaşma durumudur.
hızlı koşan atın boku da seyrek düşer.
Çoğu hatun bunu bilmediğinden yanılır.
kadın yada erkek fark etmiyor bu konuda. insanların günlük yaşamdaki karakterleri ile seks yaşamındaki karakterleri aynı olmak zorunda değil. çünkü günlük yaşamda insanların baskıladığı karakterleri düşünceleri istekleri vardır. seks yaşamında ise bunları bir nebze daha açığa vururlar. olay bundan ibaret.
boğa burcuysa oluyor öyle.
bu istatistikleri kim nasıl yapıyor sorusunu tekrar akla düşürür. istatistik neticede bir bilimdir. istatistiği oluşturmak için olayı yaşamak, deneylemek gerek. misal böyle 100 tane efendi takılan adamı alıp yatağa fırlatıyorlar da adamlar yatağa değer değmez mad max e mi dönüşüyorlar nedir bunun numarası ?
at gibi karı lazım, anca o baş edebilir.
demek ki dışarıda kendini bastıran, yatakta başkasına bastırıyor.